– En iyisi, adam gibi bir çoban bulup bunun işine son verelim! İçlerinden çok yaşlı olanı:
– Durun yahu, dedi, öyle tez canlı davranmayın. Ne yapalım, bir cahillik etmiş işte. Hem öyle, ha deyince iyi bir çobanı nereden bulacağız? Bunu bile nasıl zorla bulduk, unuttunuz mu? Biraz daha deneyelim bakalım, kararımızı sonra veririz.
Hepsi bu sözleri mantıklı buldular, herkes işinin başına döndü. Yalancı Çoban onları nasıl aldattığını düşünerek hâlâ gülüyordu. O hafta çarçabuk geçti; ama sonra günler yine birbirinin aynı olmaya başladı. Yanında bir arkadaşı olsaydı onunla laflar, böylece vaktin nasıl geçtiğini anlamazlardı bile. Bu koyunların ve köpeğin dili yoktu ki konuşsun.
Ara sıra uyukluyordu; ama inanır mısınız, kendisini oyalayacak bir düş bile görmüyordu. O da aynı oyunu bir daha yapmaya karar verdi. Yine:
– İmdaaat! Kurtlaaar! Kurtlar sürüye daldı. Kurtlaaar! Kurtlaar! diye haykırarak köye koştu. Köylüler alanda toplandılar. Biri:
– Bırakın canım, yine şaka yapmıştır, dedi, şimdi biz telaşla koşacağız, o da için için bizimle eğlenecek! Bir başkasıysa:
– Ama ya doğru söylüyorsa? diye atıldı, benim bütün varım yoğum sürüdeki üç beş koyunum.
– Yok canım, diye konuştu kısa boylu olan; eski çobanın zamanında bizim sürüye hiç kurt saldırdığı görülmüş müydü? Olmaz öyle şey.
– Şimdiye dek sürüye kurt girmediyse, hiç bir zaman girmez değil! dedi. Uyanık olmakta yarar var! Mal kaygısı ağır basınca, hepsi yine evlerden tüfek ve sopalarını alıp sürüye koştular. Yine önceki gibi bir manzara; ortada kurt murt yok!
Muhtar:
– Bana bak! dedi, yoksa yine şaka mı yaptın bize! Yalancı Çoban:
Ne yapayım, canım öyle sıkıyordu ki dayanamadım; evet şaka yaptım! – Bir kez neyse, ama şakaların kabak tadı verdi. Sana son bir fırsat daha veriyoruz. Ya adam gibi çobanlık yaparsın ya da…
Tamam, tamam, büyütmeyin artık, dedi çoban. Hem sürüye kurt girmediğine sevinmelisiniz; ya şakam gerçek olsaydı? Şakanın gerçek olmadığına sevinen bir köylü: – Eh, tümden de haksız değil hani, diyerek gülümsedi. Hadi biz gidelim de daha fazla işimizden gücümüzden kalmayalım!
Kimi sinirinden gülerek, kimi söylenerek döndüler. Ama hepsi de öylesine öfkeliydi ki, yeni bir çoban aramak gerektiğini ciddi olarak düşünmeye başladılar. Aradan yine birkaç gün geçti. Hava çok sıcaktı, koyunlar otlamayı bırakmış, hepsi bir yer bulup uykuya dalmışlardı. Köpek de tek gözünü kapatıp tedirgin bir şekilde uyukluyordu. Ortada her zamanki hayvanlar görünmüyordu. Ne su içmeye geliyorlar, ne de çayırlarda şakalaşıyorlardı. Yalancı Çobanın canı her zamankinden daha çok sıkılmaya başladı. Köylülere yeni bir oyun mu düşünseydi acaba?
Ama artık bu oyuna alışmıştı, bundan pek de zevk almayacağını düşündü. Tam o sırada, birkaç tavşan önünden koşarak geçti. Bir şeyden korkmuşlardı; ama neden? Birden yamacın tepesinde küçük bir kurt sürüsü gördü. Kurtlar alev gibi gözlerle çevreyi süzüyorlardı; birden sürüyü fark ettiler. Sakıngan adımlarla koyunlara yaklaşmaya başladılar. Koyunlarsa başlarını kaldırmış, yine de bir şeyden kuşkulanmadan ot lamaya başlamışlardı.
|