Adamın biri öyle küfürbazmış ki; ağzını açar açmaz söze küfürle başlıyormuş. Çok küfür ettiği için, insanlar bu adamla konuşmaz olmuş. Bir gün mahallesindeki bir kıza aşık olan adam, arkadaşlarına demiş ki:
- Bu kızı çok seviyorum ve onunla evlenmek istiyorum.
Arkadaşları uyarmış:
- Sen kızı seviyorsun, iyi de kız seni sevecek mi? Kızın ailesi bu işe ne diyecek? Senin gibi küfreden birine kimse kız verir mi?
Adam kızı çok seviyormuş, arkadaşlarına yalvarmış:
- Yahu etmeyin, eylemeyin; isteyin şu kızı bana!..
Adamın ısrarlarına dayanamayan arkadaşları demişler ki:
- Tamam, ama kızı istemeye gidince, sen hiç ağzını açmayacaksın, yoksa işleri berbat edersin.
Gel zaman git zaman kız isteme günü gelmiş çatmış, hep beraber gitmisler kızın evine. Evin kızı çayları getirmiş, ama bizim küfürbazın bardağına çay kaşığı koymayı unutmuş. Derken sohbet koyulaşmış. Gel gör ki bizimki çayından bir yudum bile almamış. Onu dikkatle izleyen kızın babası dayanamayıp sormuş:
- Hayrola evladım, çayını neden içmiyorsun, bir derdin mi var?
Bu soru üzerine bizim küfürbaz dayanamamış, açmış ağzını:
- İçeceğim, içeceğim de; bu çayı şeyimle mi karıştıracağım?
KUYRUK
Hareket etmek üzere olan trene, yetişmek isteyen Temel aceleyle gişeye gelmiş ve parayı uzatmış:
- Hemşerim bir bilet verir misin?
- Kuyruğa gir!..
Temel sağa bakmış, sola bakmış; gişenin önü bomboş. Bilet satan memur gazeteyi genişce açmış; gelen gidene bakmadan, önünü göremeyecek şekilde gazete okuyormuş.
- Yahu kimse yok kuyrukta, sadece ben varım!..
- Kuyruğa gir!..
- Etme, eyleme kardeşim, tren kaçacak da, bir bilet ver!..
- Olmaz, kuyruğa gir!..
İyice sinirlenen Temel, biletçinin suratına okkalı bir tokat vurmuş. Tokatı yiyen biletçi, gazeteyi elinden atarak, hiddetle bağrırmış:
- Kim vurdu ulan bana?
Temel gayet sakin hiçbir şey olmamış gibi cevap vermiş:
- Bilmiyorum uşağım, kuyruk çok kalabalıktı!..
KAVUK YERİNE MİĞFER
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Osmanlı Devletinde en büyük yenileşme hareketlerini yapan Sultan II. Mahmud, bütün bu icraatları için Şeyhülislam Mehmed Tahir Efendi’den fetvalar almıştı. Bilhassa Yeniçeri ocağının kaldırılması için verdiği fetvaya çok memnun olan padişah, ona çok kıymetli bir elmas yüzük hediye etmişti.
Yeniçeri ocağının kaldırılmasından sonra kurulan Nizam-ı Cedid ordusunun kıyafetleri de Avrupa’dan örnek alınmıştı. Bilhassa Yeniçeri kavuğu yerine miğfer giyilmesi gerekiyordu. Bunun için de yine Şeyhülislam’ın fetvası gerekliydi. Mehmed Tahir Efendi saraya davet etdildi. Padişah, Şeyhülisamı, yüzü güneşe karşı gelecek şekilde oturttu. İkindi güneşi, Tahir Efendi’nin tam gözüne geliyor ve onu fazlasıyla rahatsız ediyordu. Bu yüzden devamlı olarak eliyle güneşe karşı gölgelik yapmaya çalışıyordu. İşte istediği fetvayı almak isteyen padişah o esnada sordu:
-Efendi Hazretleri, görüyorum ki güneşe dayanamadınız, ya benim askerlerim, kafirlerle güneşe karşı nasıl harbederler, diye sorunca
Şeyhülislam:
-O halde kavuk yerine miğfer giyilebilir, şeklinde padişahın istediği fetvayı verdi.
|