DOLAR 35.86 ₺
EURO 37.24 ₺
STERLIN 44.50 ₺
G.ALTIN 3,234.28 ₺
Ç.ALTIN 5,270.17 ₺
BİLEZİK 2,939.69 ₺
BTC 104,645.87 $
ETH 3,269.12 $
BİST 10,023.24

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Adli Kontrol(muş)

Yayınlama: 7 Haziran 2019 Cuma 16:16 Okunma: 2334

   Düşüncede niyet iyi, ama kullanımı kötü. Suç o kadar bariz ki, adamı hemen tutuklamak ve cezalandırmak lazım. Hem de, herkese ibret olması için bunu mutlaka yapmak lazım. Herkes. mahkeme kapısında bu sonucu bekliyor. Sonuç ise, “Adli kontrol kaydıyla serbest.

     Değerli okurlarım;  Bendeniz hukukçu değilim. Eğer olsaydım ve o sıfatla bugünleri görseydim bu mesleği bırakır, kendime başka bir iş bulmaya çalışırdım.

    Çünkü bu alemde, daha doğrusu bu memlekette hakkını yedirmeden ve kimsenin hakkını yemeden insanca yaşamanın temel taşı olan “Hukuk”un nasıl yerlere serildiğini, hukuku gözettiğine inanılan adaletin kapısında hak aramanın, saman çuvalında iğne aramaktan daha beter ve zor olduğunu bilmeyen kalmadı.

     Hemen her gün adaletin kapısında yapılan haksızlıkları öğrenince, “Bu kadarı da olmaz.” demekten başka, elimizden bir şey gelmiyor.

   Konuya hemen girelim.

                 NEDİR BU ADLİ KONTROL ADALETSİZLİĞİ/HAKSIZLIĞI?

    Daha önce, adı ve uygulaması böyle değildi.  Sanığın kaçma ya da aleyhindeki delilleri yok etme gibi bir duruma karşılık, belli bir mekanı da yoksa sanık tutuklanıyordu. Ta ki, bütün deliller toplanıncaya kadar. Bu işlem Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’na (CMUK) göre yapılıyordu.

    Bu iktidar, kanunda değişiklik yaptı. Kanunun 109’ncu maddesiyle  “Denetimli Serbestlik” denilerek, “Adli Kontrol” kaydı ile şüpheli ya da sanığın denetim altına alınıp, serbest kalmasını sağladı.

     Ortada tutuklama sebepleri oluştuğu halde, aynı kanunun 110’cu maddesine göre, 3 yıl ve daha az cezayı gerektiren suçlar için, tutuklama yerine işte bu uygulamayı getirdi.  Uygulamayı ve biçimini gösteren başka sebepler de var. Ancak, olayın oluşuna göre durumu mahkemenin takdirine bıraktı.

                                                UYGULAMA NASIL?

      Kanunun bu hükmü, C. Savcılarının talebiyle Sulh Ceza Mahkemelerince uygulanıyor. Verilen karara “Mahkeme kararı” dense de, karar tek hakimin verdiği karar olduğu cihetle, buna “Hakim kararı” demek daha doğru olur.

     Uygulamanın çok sağlıklı ve adil olduğu katiyen söylenemez. Zanlı, üstelik suçüstü yapılarak Savcının karşısına çıkarılıyor. İfadesini alan Savcı, büyük ihtimalle zanlıyı serbest bırakıyor. Henüz hüküm giymediği için biz ona “Zanlı” desek de, o suç üstünde yakalandığı için tamamen suçlu. Serbest kalan adam, gülücükler saçarak ve elini kolunu sallayarak adliyeden ayrılıyor. Mağdurları ise, arkasından bakakalıyor.

     Şöyle de olabiliyor ve sıkça oluyor. İfadesini alan Savcı, tutuklama isteğiyle Mahkemeye sevk ediyor. Bu kere ifadesini alan Hakim, işte bu “Adlı Kontrol” kaydıyla diyerek serbest bırakıyor. Sanık ya da suçlu yine memnun, yine mutlu. Mağduru ise, düşünen yok!

     Burada hemen sormak gerekiyor. Aynı olaylar, bu haksız ve yanlış kararları veren Savcı ya da Hakimlerin veya yakınlarının başına gelse, acaba aynı kararları verebilirler mi? Asla!  O halde, yürek sızlatan bu yanlış kararlar niye? Şöyle;

                                  UYGULAMANIN PÜF NOKTASI

    Edinilen bilgilere göre, Anayasanın 138’nci maddesine aykırı olarak verilen talimatla, Savcı ya da Hakimlerden böyle davranmalarının istendiği ifade ediliyor. Çünkü, Cezaevlerinin tamamen dolduğu, kimi Cezaevlerinde iki kişinin bir yatakta yatmak zorunda kaldığı ve o sebeple tutuklamalardan kaçınılıp, Adli Kontrol Sistemi’nin uygulanmasının istendiği belirtiliyor.

     Çok sayıda Cezaevi’nin yapılmakta olduğu, zaten bu ifadeyi doğruluyor.

 

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4