Büyük şirketlerden birinin patronu, bilgisayar sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için, bilgisayar muhendislerinden birinin evine telefon etmiş:
- Alo!..
Karşı taraftan fısıldayan bir cocuk sesi duyulmuş:
- Alo.
Patron sormuş:
- Baban evde mi?
- Evet.
- Onunla konuşabilir miyim?
- Hayır.
- Peki, annen evde mi?
- Evet.
- Peki, onunla konuşabilir miyim?
- Hayır.
- Orada baska kimse var mı?
- Evet, bir polis memuru var.
Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen patron yine sormuş:
- Memur beyle konuşabilir miyim?
- Hayır, şu anda meşgul.
- Neyle meşgul?
- Annem, babam ve itfaiyeci amcalarla konuşuyor.
Meraklanan ve endişelenen patron, telefondan gittikçe artan bir gürültü duyunca sormuş:
- Bu ses de ne?
- Helikopter.
- Neler oluyor orada?
- Arama ve kurtarma timi geldi.
Patron endişeli ve neler olduğunu bilememenin kızgınlığı içinde, fısıldıyarak konuşan çocuğa bağırarak sormuş:
- İyi de neyi arıyorlar?
Küçük çocuk kıs kıs gülerek cevap vermiş:
- Beni arıyorlar!..
BEN TÜRKÜM
Bir gün Viyana'da bir Avusturyalı, bir Türkün arabasına binmiş. Yolda giderken trafik lambalarını olduğu yere gelmişler. Kırmızı ışık yanmasına rağmen, bizim Türk gaza basıp geçmiş. Avusturyalı şaşkın şaşkın sormuş:
- Kırmızı ışıkta niye geçtin?
Bizimki kendinden emin bir ifadeyle yanıtlamış:
- Ben Türküm!..
Yola devam etmişler ve karşılarına yine kırmızı ışık gelmiş, bizim Türk gaza basıp geçmiş. Avusturyalı biraz da alaylı bir ifadeyle sormuş:
- Niye kırmızıda geçtin?
Bizimki de aynı emin ifadelerle cevap vermiş:
- Ben Türküm!..
Epeyce bir yol aldıktan sonra yine lambalara yaklaşmışlar. Trafik ışıkları yeşil yanıyormuş, bizim şöför durmuş. İyice şaşıran Avusturyalı arkadaşı uyarmış:
- Yahu niye durdun? Devam etsene!..
Bizim Türk çekingen bir sesle yanıt vermiş:
- Olmaz, bir Türk geçebilir!..
BENDE BU KAFA VARKEN
Delinin biri, akıl hastanesinden taburcu olacakmış. Başhekimin başkanlığında doktorlardan oluşan bir heyet, taburcu olacak deliye tekrar muayene edip, sorular sormaya başlamış:
- Ellerin nerede?
Deli ellerini göstermiş.
- Bacakların nerede?
Deli bacaklarını göstermiş.
- Burnun nerede?
Deli burnunu göstermiş.
Başhekim doktorlara emir vermiş:
- Bırakın bunu, salıverin gitsin!..
Başhekim çıktıktan sonra, deli öbür doktorlara işaret parmağı ile göbeğini göstererek şöyle demiş:
- Bende bu kafa varken, elbette salıverirsiniz!..
Zekicefıkralar.com
|