AKP’nin 16 yılı aşan iktidarında, kadınlar kadar şiddete ve zulme uğrayan hiç kimse olmadı. Bu süre içinde kadınların aşağılanması, erkeklerinse kendilerini bir b.k sanması, kadınlarımızı, kızlarımızı ve özellikle küçük yaşlardaki kız ve erkek çocuklarımızı perişan etti.
Değerli okuyucularım, Kadınları bu denli aşağılayan, kendi aşağılık egolarıyla onlara zulmeden ve canlarına kıyan o mahlukata buradan sesleniyorum, “Sizi, bir kadın doğurmadı mı? Sizin ananız kadın değil mi? Sizin hiç kızınız ya da kız kardeşiniz olmadı mı?” Ve daha nice sorularım var.
Allah’ın bahşettiği hayatın en mükemmel varlığı olarak bizi 9 ay karnında taşıyan, acılarla ve zorluklarla doğurup dünyaya getiren, yine bin bir zorlukla büyüten, altımıza yatak üstümüze yorgan olan, bizim için nice acılar ve çileler çeken analarımız birer kadın değil mi?
Eğer, bir kadın birazcık da olsa yoldan çıkmış ise, onun yoldan çıkaran ya da kötü yola zorlayan kimi erkekler değil mi?
Hele bugünkü yaşamımızda, kadınların bu topluma erkekler kadar yararlı olduğu, hatta kimi alanlarda erkeklerden bile üstün ve başarılı olduğu görülmüyor mu?
Elde etmek ve evlenmek için önüne güller dökerken, murada erdikten sonra kadını aşağılamak ve onu ikinci, hatta üçüncü plana itmek niye?
Bu sözlerimden sonra, o beyinsizlere soruyorum. Bir kadının, cinsiyetinin dışında sizden ne farkı var?
Ey Müslüman geçinenler, İslam dininde kadının aşağılanması ve toplumda ikinci plana atılması-itilmesi diye bir hüküm var mı?
Azıcık inancınız varsa, “Cennet, anaların ayakları altındadır” sözü neden söylenmiştir? Söyleyen kimdir?
Mesela, o kara suratlarını yüce dinimizin kalkanı gibi gören, kendilerini bir b.k sanan kimi Araplardaki bu kadın düşmanlığı niye? Kadınları, sadece bir cinsel obje olarak algılayan bu aşağılık mahluklardaki bu kadın düşmanlığı niye?
Kendileri her türlü pisliğe bulaşırken, parası var diye gittikçe aşağılaşan ve kadını aşağılayan bu Arap soysuzları ve onlara benzeeyenler, nasıl Müslüman olabiliyorlar?
Değerli okuyucularım, bu sıraladığım cümleler, duyduğum öfkenin çok, ama çok az bir kısmıdır. Oysa, bu kadın düşmanlarına söyleyecek çok daha fazla sözüm var. Özetlersem, Allah onların belasını versin!
GELELİM, TÜRKİYE’DEKİ KADIN CİNAYETLERİNE
Son, 16 yıldan beri, yani Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar olmasından sonra, ülkemizde de kadınlara karşı bir aşağılama kampanyası başlatıldı.
Öncelikle, İslam Dini kuralları gerekçe gösterilerek kadınlar sıkı bir örtü altına alınmak istendi. Örtünmeyen kadınlara, kötü sıfatlar yakıştırılarak toplumdan adeta tecrit edilmek istendiler.
Kadınların uğradıkları haksızlık ve zulme karşı, yargı organları hiç de duyarlı olmadı. Çok kere, kadına yapılan haksızlıklar yapanın yanına kar kaldı.
Aşağılanan kadın, büyük zulüm gördü. Dövüldü, sövüldü ve toplumun ikinci sınıf bir varlığıymış gibi algılanmasına yol açıldı.
Ve, kısa sürede kadınları darp etmeler ve kadın cinayetleri başladı, sürüyor.
Kadınlar, başta kocaları olmak üzere, çeşitli kesimlerden kaba muamele gördü, dövüldü, sövüldü ve öldürüldü. Vahşet, devam ediyor.
Yaptığım ciddi bir araştırmada, son 10 yıl içinde Türkiye’de tam 2337 kadının öldürüldüğünü tespit ettim. Sadece 2016 yılında, 261 kadın öldürülmüş.
2017 yılına gelindiğinde, kadın cinayetlerinde % 25 artış olmuş ve 2017 içinde 409 kadın öldürülmüş. 2018’in sadece Ocak ayında, yani bir ay içinde 28 kadın öldürülmüş.
ÇOCUKLARA CİNSEL SALDIRILAR
Bu sosyal ayıp, bu sosyal pislik ise, sadece kadınlara yapılanlarla sınırlı kalmıyor. O kendilerini bir b.k sanan kimi pislikler, çocuklara da cinsel istismarda yani tecavüzde ve cinsel şiddette bulunmuşlar. Mesela geçen 2017 yılında 387 çocuk cinsel tecavüze uğramış.
Tecavüze uğrayıp da, muayene ya da doğurmaya gelen yüzlerce çocuğun İstanbul Küçükçekmece’deki Kanuni Sultan Süleyman Hastanesine yaptıkları başvurular, sürekli gizlenmiş. Gizleyenlere yuh olsun, yazıklar olsun!
İslam Dinini olabildiğince sömüren kimi Vakıfların yurtlarında da, çocuklara cinsel saldırılarda bulunulmuş, tecavüzler olmuş ancak bunlar da hep gizlenmiş. Hatta o kadar ki, bir dönemin Aile Bakanı olan Bayan, o Vakfı savunmak için “Bir defadan bir şey olmaz” diyerek, olup bitenleri örtmeye çalışmış. Bir kere daha yazıklar olsun!
BU REZALETLER, NE ZAMAN SON BULACAK?
Bu tecavüz ve cinayetler, başka bir deyişle bu rezaletler, bu kafa yapıları son bulmadıkça hiçbir zaman son bulmayacaktır.
Hükümetin içinde yer alan Aile Bakanlığı, tamamen göstermeliktir. Bakanlık, aylık kirası bir milyon liranın üstünde olan bir binada lüks içinde oturmakta, Türkiye’nin sosyal hayatına ve aile hayatına (ailenin, kadının ve çocuğun korunmasına) bir milim faydası dokunmamaktadır.
Tedbir şu olmalıdır ki, kadın cinayeti işleyenler, çocuklara cinsel saldırıda ve tecavüzde bulunanlar, en ağır cezalarla bu toplumdan soyutlanmalıdır.
Karısı ve çocuğu olmadığı için bu konu ile zerre ilgilenmeyen, af içinse ortalığı ayağa kaldıran Devlet Bahçeli, biraz da bu konu ile ilgilenmelidir.
Kadınlara ve çocuklara karşı şiddet, tecavüz ve öldürmeler, vahşet ve sapıklıktır. Bunu yapanların bu toplumda yaşamaya hakları yoktur. Buna göz yumanların da.
Unutmadan belirtmeliyim ki, çocuk evlilikleri de artık son bulmalıdır. İdam cezası, bir daha çıkmamak üzere Türkiye’nin gündemine girmelidir.
Toplum, artık silkinip kendine gelmelidir. Bu toplumu yönetenler, vazifelerini yapamıyorsa, çekip gitmelidirler. Son çare budur.