Bu haliyle de, hiçbir zaman iktidar olamaz. Kendi içinde birlik sağlayıp, muktedir olamayan ve kendini yönetemeyen bu parti, ülkeyi nasıl yönetir?
Değerli okurlarım; İflah olmaz demekte ki muradım, “kendine gelemez, aslına dönemez, düzelemez, iyileşemez ve onmaz” demek istiyorum.
Çeşitli eleştirilere ve tepkilere rağmen 17 seneden beri ülkeyi “kör-topal”yöneten iktidar partisi, her seçime tam bir birlik ve kenetlenme içinde hazırlanıp istediği sonucu alırken Cumhuriyet Halk Partisi, biraz daha didişmek için seçimlerin yaklaşmasını bekliyor.
Bu ne aymazlık, bu ahmaklık, bu ne yanlışlık hatta biraz da ağır bir söylemle bu ne aptallık demekten, insan kendini alamıyor.
DİDİŞMEYE DEVAM…
Önümüzde mahalli seçimler var. Her taraf seçim havasında, 2 ay sonrasına bakıyor. Adaylar bir bir açıklanıyor. İktidar partisi tam bir disiplin ve sessizlik içinde adaylarını belirledi ve açıkladı bile.
Aday yapılan da yapılmayan da, sonuçları sessizlikle karşıladı, kabullendi ve partinin koyduğu disiplinden kopmadı. “Beni aday göstermediler” diyerek, partisinin yetkililerine çatmadı. İstifa yoluna gitmedi. Hatta, partim için daha çok çalışırım dedi. Aday gösterilenleri olanca gücümle desteklerim açıklaması yaptılar.
CHP’DE, ÖYLE Mİ OLDU?
Hayır! Cumhuriyet Halk Partisi de, iktidar partisi gibi kurulan bir ittifakın içinde seçime gidiyor, ama her aday açıklanması aşamasında partinin içinden çatlak sesler, kırgın tavırlar, istifalar ve küskün görevlilerin ortaya çıktığı görülüyor.
Adaylar açıklandıkça, küskün sayısı artıyor, küskünler yani aday olamayanlar bir bir istifa ediyor. Böylece partilerine ne kadar bağlı olduklarını, daha doğrusu hiç de bağlı olmadıklarını gösteriyorlar.
Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ilgisini üstüne çeken İstanbul’un CHP İl Başkanı yapılan bir hanım, Kadıköy İlçesinden Belediye Başkan adayı yapılmadı diye, İl Başkanlığından istifa ediyor.
Bu hareketini partisi iplemeyince, ertesi günü istifasını geri alıyor. İnternet üzerinden yaptığı istifayı oradan kaldırıveriyor. Şu pişkinliğine ve partisine olan şu sadakatine(!) bakın.
Bir parti yetkilisi onun bu yaptığını ağır bir dille eleştirirken “Onun bu yaptığı şımarıklık” diyor. Ve “Bir daha geri dönemez” diyerek şiddetle tepkisini koyuyor. Bu tepkisi, partide ve kamuoyunda tasvip görüyor.
Sonra ne oluyor? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, onun bu istifa ve cayma hareketini tasvip etmediği ve geri dönmesini istemediği halde, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ikna eden İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu bir çuval inciri berbat edip, bu vefasıza arka çıkıyor ve seçimlere kadar geri dönmesini sağlıyor.
Böyle bir siyaset ve partiye böyle bir sadakat olmaz. Partisine göbeğinden ve midesinden bağlı olanlar o partiye yararlı olamazlar, olamadılar da. Tıpkı bu bayan gibi,
Hareketi tasvip edilmeyen ve dönek duruma düşen bu İl Başkanını destekleyen İstanbul Büyükşehir Başkan adayının bu tavrı da hoş karşılanamaz. Kendisi için olumsuz bir puandır.
Salt bu sebeple, Ekrem İmamoğlu’ndan oyumu esirgemeye karar verdim. İmamoğlu’nun başka büyük kusurları da var.
Mesela, komşu ilçe Büyükçekmece’de 4 katın üstünde tek bir bina yokken, İmamoğlu’nun Belediye Başkanı olduğu Beylikdüzü, gökdelenlerle doldu. Bu binalar, çoğunlukla Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu zamanında ruhsatlandı, inşa edildi.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün bu konuda takdir toplarken, aynı partiden Ekrem İmamoğlu bu sebeplerle tekdir topluyor.
Görünen o ki, bu ve benzeri tutumuyla CHP, iktidar partisinin ekmeğine yağ sürmeye devam edecek, kendisi ise hiçbir zaman iktidar olamayacaktır.