Değerli okuyucularım, Aslanla-Öküz 'savaşının' hikayesini bilenleriniz vardır?
Bu Bir Afrika Hikayesidir.
İlçemizde, son zamanlarda CHP cephesinde üç seçim yaşandı. Bir de Esnaf ve Sanatkarlar Odası seçimi yapıldı. CHP İlçe Başkanlığı süreci çok iddialı geçti. Arkasında CHP Gençlik Kolları ve daha sonra Kadın Kolları derken, son olarak ta, Saray Esnaf ve Sanatkarlar Odası seçimi gerçekleşti. Bu seçimlerin tümünde Nazmi Çoban’ın perde arkasında olduğu ve gereken desteği verdiği apaçık. Ancak hiçbirisini başaramadı. Hatta Nazmi Çoban'ın o seçimlere müdahalesi, adaylara faydalı olmaktan ziyade zarar verdiği de kesin.
Gerekçesini de soracak olursanız, insanlar Nazmi Çoban'ı sevmiyor. Sevmedikleri gibi yolda görenler ya yolunu değiştiriyor ya da görmezden geliyorlar. Oysa bir ilçenin belediye başkanı bu durumu düşmemeli.
Aday olan arkadaşların hepsi de güzel ve düzgün insanlardır. Çoban, seçimlere müdahale etmeseydi, adaylar daha şanslı olabilirdi.
Şayet bu seçimlerin ilkini, mevcut başkanlar kayıp etmiş olsaydılar, seçimlerin bir kısmı aynen, "Sarı Öküz" Hikayesi'ne dönme olasılığı yüksekti.
Mevcut adaylar seçimleri bir bir kayıp etseydiler, 'yaşadıklarınızı' düşünerek, aşağıdaki hikayeyi bi okuyun.
Eğer okumuş ve biliyorsanız; 'bir kez daha' okuyunuz.
Ve yaşadıklarınızı 'ona' göre analiz edin.
Hikaye bir hayli uzun. Ama hayat ta bir o kadar uzun!
Bakalım 'Aslanla-Öküz' hikayesin de ne denli 'ders-i ibret' mevcuttur.
“Eski zamanların birinde bir otlakta öküz sürüsü yaşarmış.
Ama çevredeki aslanlar da bir türlü rahat bırakmazmış onları.
Hemen her gün saldırırlarmış sürüye.
Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları.
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı...
"Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demiş aslanlardan birisi.
"Nereye gideriz" diye düşünürlerken sürünün en çelimsiz, ama en kurnazı topal aslan "Hayır" demiş!
"Hiçbir yere gitmiyoruz... Ben hallederim bu işi."
İnanmamış kimse ona! Ama "Bir şans verelim ne çıkar" diye düşünmüşler.
Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına.
Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini.
Topal aslan "Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemek için geldik" diye başlamış söze.
"Evet, size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz?
Hep o sizin aranızdaki sarı öküz yüzünden.
Onun rengi gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor.
Verin onu bize, siz kurtulun biz de barış içinde yaşayalım!"
Boz öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş.
Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife. Bir tek yaşlı benekli öküz "Olmaz" demiş.
Ama kimseye dinletememiş sözünü.
Zavallı sarı öküz teslim edilmiş aslanlara.
Sürünün selameti için bir öküz; gerekliymiş bu.
Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış.
Aslan milleti, ne kadar sabreder ki "Acıktık" demişler.
Topal aslan boz öküzün yanına gitmiş:
"Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz.
Yalnız büyük bir sorunumuz var! Şu sizin uzun kuyruklu öküz.
Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor.
O kuyruğu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor.
Gelin verin onu bize eskisi gibi barış ve huzur içinde iki taraf da hayatını sürdürsün..."
Boz öküz yine istişare yapmış sürünün 'önde gelenleriyle.
Yine sadece benekli öküz olmuş karşı çıkan.
Hepsi de "Verelim gitsin" demişler. Dışlamışlar uzun kuyruğu sürüden.
Saatler sürmüş zavallının çırpınışları...
Tekrar tekrar yinelenmiş bu olanlar.
Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar, alabildiğince güçlenmişler.
Öküzler ise her geçen gün daha da zayıflamışlar, seyreldikçe seyrelmişler.
Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyormuş.
Artık bir neden bile söyleme gereği duymuyorlarmış.
"Verin bize şu öküzü sonra karışmayız" diyorlarmış.
Zavallı öküzlerin "Hayır" diyebilecek güçleri kalmamış.
Hepsi birer birer can veriyormuş aslanların pençesinde.
Boz öküz de aralarında olmak üzere birkaçı kalmış en sona...
"Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karşı".
"Oysa ne kadar da güçlüydük?" diye sormuş biri boz öküze.
Boz öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek;
"Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu kavgayı!" demiş.
Ve bir süre sonra 'Öküz sürüsünden' geriye kalan; 'kemik kalıntıları'!
Onlarda 'zaman' içerisinde, 'akbabalar' başta olmak üzere diğer 'kemirgenler' tarafından 'afiyetleşmiş'!
Ne 'Sarı Öküz' ne de sürünün önde geleni 'Boz Öküz'!
Bu seçimleri mevcut başkanlar yenilgiye uğramış olsaydılar, bunların sonu da aynen “Sarı Öküz” hikayesine dönerdi. O zaman Nazmi Çoban’ın adaylığına kesin gözüyle bakılırdı.
Yani anlayacağınız, Aslan bir başka 'Sarı Öküz' sürüsü ise; başka 'alanlara' yönelir ve güçlü olduğunu da herkes kabul ederdi.” |