DOLAR 35.86 ₺
EURO 37.25 ₺
STERLIN 44.53 ₺
G.ALTIN 3,225.97 ₺
Ç.ALTIN 5,270.17 ₺
BİLEZİK 2,939.69 ₺
BTC 101,792.75 $
ETH 3,312.19 $
BİST 10,004.38

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Yenmez Bu Gıdalar, Yenmez!

Yayınlama: 18 Kasım 2019 Pazartesi 14:57 Okunma: 2270

Daha önce de, bu sütunlarda yazmıştım. Tekrar ediyorum ve son yapılan araştırmayı, yapanlara doğrulatarak yazıyorum. Bu gıdaları ister yiyin, ister yemeyin. Sağlık sizin değerli okuyucularım. Yeter ki, tepkisiz kalmayın!

     Değerli okurlarım; Biz hep bölücü terörden, PKK teröründen,. FETÖ’nün teröründen söz ediyoruz. Oysa esas terör yediğimiz gıdalarda. Daha doğrusu bize yedirilen gıdalarda.

     Devletin birinci önceliği halkın sağlığını korumak olmasına rağmen, göstermelik bir-kaç denetimle bunu yaptıklarını sanıyorlar, ama halk aldatılıyor ve yediği gıdalarla zehirleniyor. Gıdaların saçtığı zehirden başka, taşıdığı pislikler de işin çabası.

       Tam da, “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” durumundayız. Yani, hemen her şeyimiz Allah’a emanet. Devletin otoritesi, yönetenlerin elinde oyuncak olmuş, halka aldırış eden yok. Varsa, yoksa sadece kendileri.

     Ancak, unutmasınlar ki, bu gıda terörü bir gün onların kapısını da çalacak. Ceplerindeki kolay kazanılmış bol para da, onları kurtaramayacak.

                                 ŞU TABLOYA BİR BAKAR MISINIZ?

     Öyle göstermelik değil. Çok ciddi bir araştırma yapmışlar ve yayınlamışlar. Okuyup da gerçeği öğrenen çok az. Bendeniz, bu küçük köşede duyurabildiğim kadar yazıyorum. Hem de araştırmayı yapanlara doğrulatılarak. Gerisini artık siz düşünün.

   Bu rezaleti, başlıklar halinde, madde madde yazıyorum. İnşallah, daha kolay hafızanıza işler. Bakın, bize neler yediriyorlar?

     *  İçinde tek bir damla süt olmayan margarinden peynir üretiyorlar.

  • Sucukların içinde, kırpıntı et parçaları, kanat, at ve eşek eti kol geziyor. Bol baharat, ancak gerçek sağlıklı et yok.

  • Köfterler de öyle. Çok kere at ve eşek etinden üretiliyor. Baharat, varsa kötü kokuları yok ediyor. Tadını artırıyor.

  • Dondurmalar, pis kaplarda ve süt tozundan üretiliyor.

  • Tatlı gıdalarda şeker yerine glikoz ve nişasta ve de öteki yapay tatlandırıcılar kullanılıyor.

  • Baklavalara Antep fıstığı yerine, bezelye kırması (unu) konuluyor.

  • Kırmızı bibere, çok miktarda kiremit tozu karıştırılıyor.

  • Zeytinler, siyah boya ile boyanıyor. Boya, çekirdeğinde bile belli oluyor.

  • Bayatlayan tavuk etleri, klorla beyazlatılıyor.

  • Küflenen peynirler, kaşar peyniri yapımında kullanılıyor.

  • Margarinden üretilen beyaz peynir, kireç katılarak beyazlatılıyor.

  • Semt pazarlarında satılan peynirler, tam bir mikrop yuvası.

  • Lahmacunun içine etten başka nelerin katıldığını, katanlarla sadece Allah biliyor.

  • Salamın içine öğütülüp, kemik tozu katılıyor.

  • Salam ve Sosisler üretilirken görenler, bir daha yanından geçmiyor.

  • Döner kebapta, bol miktarda bağırsak var. Tavuk dönerinde ise deri.

  • Yoğurda, domuz jelatini katılıyor.

  • Tereyağına, patates ve margarin katılıyor.

  • Hazır kıymalar, et yerine boyalı iç yağı ve az miktarda et ile satılıyor.

  • Çikolatada, hayvan yemi var.

  • Kuru üzüm, dayanıklı olması için mazota boyanıyor.

  • Sütün ekşimesini önlemek için, içine soda katılıyor.

  • Natürel-Sızma Zeytinyağına, ucuz Kanola yağı karıştırılıyor.

  • Bitkisel baharatlara, kurutulmuş ot tozu katılıyor.

  • Tahin, susam yerine soya ile yapılıyor.

  • Kaçak çaylar, domuz kanı ile renklendiriliyor.

Değerli okurlarım; Daha çok örnek var, ama yazıp da midenizi bulandırmak istemiyorum. Bunlar, sadece bazı örnekler. Üstelik, bunlardan pek çoğu sertifikalı (ne demekse?) “Helal Gıda” olarak satılıyor. Helali böyle ise, haramı nasıl acaba?

 Hele, hazır Yemek Fabrikalarında yemek üreten o pis ellerin ve diğerlerinin yemekleri ve kullandıkları malzemeleri düşününce, insanın aklı yerinden oynuyor.

   Şu hususu da bilhassa belirtmek isterim ki, Türkiye’den ihraç edilen özellikle bitkisel gıdalar, yabancılar tarafından kabul edilmeyip, sürekli geri gönderiliyor. İşte, onları da bize yediriyorlar.

    Yabancı ülkelerde, satın aldığı gıdadan mağdur olan kimse dava açıp büyük tazminatlar alırken, bizde böyle bir dava açan bile yok.

    Zehirli gıdalar ve ilaçlar yalnız insanımızın değil, hayvanların bile ölümüne sebep oluyor. Kanser vakaları, acaba neden çok arttı? Hiç düşündünüz mü? Varın, daha da gerisini düşünün bakalım.

    İşte bu ve benzeri sebeplerle, bizi batı dünyasının içine almıyorlar. Yine düşünün bakalım, kim haklı?

                                        O HALDE NE YAPMALI?

    Gıda üretimi ve dağıtımında, devletin ciddi bir denetimi olmadığına göre;

  • Hazır gıdaların ambalajının süsüne ve “al-beni”sine kapılmayıp, onlardan kaçınmak lazım. Marketlerin rafları, o sebeple zehir saçıyor.

  • Güven duyulmayan ve bilinmeyen hiçbir yerden, gıda ürünü almamak lazım. Özellikle ucuz gıdaların üstünden, zehir ve pislik akıyor.

  • Ve özellikle, yemekleri dışarıda değil, evlerimizde pişirip yemek lazım.

  • Gıda üretenlerin ve satanların yalanlarına katiyen inanmamak ve de  kanmamak lazım.

Evinizde pişen bir tas çorba, dışarıda hazırlanan ziyafet masasındaki göz alıcı yemeklerden daha kıymetli, daha temiz ve daha önemlidir. Başka ne denir ki?

 

 

     

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4