|
|||
RÜŞVET HİKAYESİ | |||
Tekin Sönmez | |||
Vali, rüşvetçi memurlarına ilginç bir ceza usulu bulmuş. Gelip geçenler adamın yüzündeki kıpır kıpır sinekleri gördükçe acıyor, birşey yapamıyorlarmış. merhameti çok, muhakemesi de o kadar az olan biri tutmuş, cebinden çıkardığı mendille adamın yüzündeki kovalamış, kurtardığını düşünüyormuş ki; eli kolu bağlı adam bağırmış “Ne yaptın be adam? ” ne yapıyım seni sineklerden kurtardım; kötülük mü ettim?” `elbette!!` “demiş bağlı adam ve eklemiş: `Bu sinekler iyice doymuşlardı. artık beni fazla rahatsız etmiyorlardı. sen onları kovaladın, gittiler. onlardan boşalan yerlere bu defa açlar gelecek, aç karınlarını doyurmak için yeni bir hırsla beni yemeye başlıyacaklar. şimdi anladın mı bana iyilik mi ettin yoksa kötülük mü ? kadroyu değil zihniyeti değiştirmek gerek. yoksa toklar gidip açlar gelir, rüşvet çarkında doyma yarışı sürer, gider. SATILIK KOMŞU Osmanlı İmparatorluğu vezir-i âzâmlarından Hekimoğlu Ali Paşa, çok cömert ve hâl ehli bir zât idi. Onun komşularından biri, paraya ihtiyacı olduğundan, kendi evini satılığa çıkardı. Talipliler “Evi kaç paraya veriyorsun?” dediler. Evini satmak isteyen adam “yüz bin akçeye” dedi. Hayrete düşen talipliler “senin bu küçük evin o kadar eder mi?” dediklerinde, “siz, Hekimoğlu Ali Paşa’nın komşuluğunu kaça almak istiyorsunuz?” diye cevap verdi. “Komşu satın alınır mı?” dediklerinde, adam “Ev, komşu için alınır. İyi bir komşu, bir şey istenildiğinde memnuniyetle hemen verir. İstenilmezse bir şey lazım mı, diye sorar. Kendisine kötülük edene iyilik eder. İşte Hekimoğlu Ali Paşa da bunlardan biridir. Böyle bir komşuya sahip olmak için evime yüz bin akçe çok mudur?” dedi. Komşusunun bu hikmetli sözü, Hekimoğlu Ali Paşa’nın kulağına gidince, adama bir hayli para verdi ve “Bununla ihtiyacını gider, evini de satma. Senin gibi kadirşinas komşudan ayrılmak istemiyorum” dedi. İKİ KÖLE Bir gün padişah iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü inci dişli biriydi, nefesi gül gibi kokuyordu. Diğeri oldukça çirkindi, dişleri çürümüş ağzı kokuyordu. Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş ağzı kokan köleyi yanına çağırdı. Kendini çok beğendiğini fakat arkadaşının kendisi hakkında çok kötü şeyler söylediğini belirterek, onun da arkadaşının kötü huylarını söylemesini istedi. Fakat köle arkadaşına toz kondurmadı hep onu övücü sözler söyledi. Padişah ne yaptıysa bir türlü o köleye arkadaşı hakkında kötü bir söz . söyletemedi. Nihayet ikinci köle hamamdan geldi. Padişah onu da sınamak için huzuruna çağırdı. Onu övücü sözler söyledi. “Sıhhatler olsun ne kadar zarif ve latif olmuşsun. Keşke öbür kölenin sayıp döktüğü kötü huyların da olmasa ne . olurdu.” dedi ve onu da diğer köle gibi denemek istedi. Bunun üzerine köle kızdı, köpürdü ve arkadaşı hakkında kötü şeyler sayıp dökmeye başladı. Biraz konuştuktan, arkadaşının kötülüklerinden bahsettikten sonra padişah onu susturdu: – “Yeter artık ikinizin de özünü, aslını anladım, onun ağzı kokuyor, senin ise için kokmuş, bundan sonra sen o doğru sözlü ve güzel huylu kölenin emrindesin haydi git.” dedi. |
|||
Etiketler: RÜŞVET, HİKAYESİ, , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.