Görünüşü ihtiyar, ama kalbi kıpır kıpır olan biri, manifaturacılık yapıp geçinip gidiyormuş. Günlerden bir gün içeri bir afet girmiş ve sormuş:
- Kumaşın metresi kaça?
İhtiyarın hovardalığı tutmuş:
- Metresi bir öpücüktür, dudaktan.
Kız kararsız:
- Eh, on metre alayım bari.
Gözleri fıldır fıldır dönen ihtiyar, on metreyi saniyede kesmiş, kıza uzatmış ve hesabı istemiş. Kız kapıya doğru seslenmiş:
- Büyükanne, hesabı öder misin?
VAY
Rahibenin biri günah çıkartmak için bir rahibin yanına gitmiş ve işlediği günahları anlatmaya başlamış:
- Sayın peder, benim hayatımda bir erkek var, ama orospu çocuğunun teki!..
Rahip sormuş:
- Peki yuvrum, neden ona orospu çocuğu diyorsun?
- Çünkü o benim yanağımı okşayıp beni öpüyor.
Rahip, rahibenin yanağını okşamış ve öptükten sonra sormuş:
- Böyle mi?
- Evet.
- Bu ona orospu çocuğu demeni gerektirmez ki.
- Ama o benim elbiselerimi çıkartıp, vücudumu da okşayıp öpüyor.
Rahip, rahibenin elbiselerini çıkartmış ve bir süre okşayıp öptükten sonra yeniden sormuş:
- Böyle mi?
- Evet.
- Bu da ona orospu çocuğu demeni gerektirmez ki.
- Ama o sonra beni bir güzel beceriyor.
Rahip bunun üzerine rahibeyi bir güzel becerdikten sonra sormuş:
- Böyle mi?
- Evet.
- Bu da ona orospu çocuğu demen için yeterli bir sebep değil.
Rahibe bu sefer hiddetle bağırmış:
- Ama o Aids'li!..
Rahip çok kızmış ve demiş ki:
- Vay orospu çocuğu vay!..
VAR MI?
Gece gündüz camiye gidip ibadete başlayan Temel, güzel bir hanımla evlenmiş. Aradan iki ay geçtikten sonra, Temel karısına sormuş:
- Benden önce birkac sevgilin olduğu doğru mu?
Karısı bu soruya başka bir soruyla cevap vermiş:
- Dinle tatlım; evinde sıcak yemeğin var mı?
- Evet var.
- Temiz ve ütülü elbiselerin var mı?
- Evet var.
- Evin düzgün ve temiz mi?
- Hem de nasıl.
- Gece yatakta benimle sevişmekten memnun musun?
- Hem de cok.
- Öyleyse söyle tatlım; ben nerede öğrendim bütün bunları, camide mi?
KARINCA
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Avrupalıların 'Muhteşem Süleyman' lakabıyla andıkları Kânunî Sultan Süleyman Hân, 'Muhibbî' mahlası ile çok güzel şiirler yazmıştır. Şiirlerinden bir kısmı toplandı.Bir gün, saray bahçesindeki ağaçların karıncalar tarafından istilâ edildiğini görüp, karıncaların öldürülmesi hususunda, zamânın Şeyhülislâmı Zenbilli Ali Efendi'den fetvâ istedi.
Suâli şiir şeklinde olup, şöyleydi:
Dırahtı (ağacı) sarmış olsa karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca.
Zenbilli Ali Efendi de, bu zarif suâle yine şiirle cevap verip, suâl kâğıdının altına şu beyti yazdı:
Yarın divânına Hakkın varınca
Süleyman'dan alır hakkın karınca.
|