Adamın biri arabasıyla giderken tekerlerden biri fırlar. Adam aracını zorla
kontrol eder ve şans eseri zararsızca yolun kenarına çeker. Bir bakar ki akıl
hastanesinin önünde. Bagajından stepne çıkarır fakat onu takmak için hiç
bijonu yoktur. Adamcağız baslar kara kara düşünmeye. Bu sırada akıl
hastanesindeki bir deli adamın halini farkedip sorar:
- Arkadaşım sorun nedir?
Adam: - Sorma yahu!... Lastik patladı, stepne var ama hiç bijonum yok!
Deli der ki: - O halde, diğer tekerleklerden al birer bijon, stepneyi öyle tak! Her
tekerde üç tane bijon seni bir tamirciye kadar idare edecektir!
Adam bu akla hayret eder ve deliye sorar: - Yahu sen bunu nasıl akıl edebildin?
Deli de der ki: - Biz deliyiz oğlum... Aptal değiliz!...
Deliler
İki deli tımarhanede aynı odada kalıyorlarmış. Odanın kapısına bir anahtar
uydurmuşlar her gece kaçıp geziyorlarmış. Bir gün görevli odanın kapısını
açık unutmuş. Bunlar kapının yanına gelmişler kapı açık. Bir deli diğerine
demiş ki:
- Eyvah bu gece kapı açık nasıl kaçacağız?
Öbürü de: - Akıllıya bak bu gece de pencereden atlarız, demiş.
Peygamber
Akıl hastahanesinde bir deli, arkadaşına peygamber olduğunu iddia eder.
Tabii ki arkadaşı da ona inanmaz. - Oğlum; kafayı yedik de, o kadarda değil!
Daha sonra diğer bir arkadaşının yanına gider ve der ki: - Falanca arkadaş peygamber olduğunu iddia ediyor!
Bunun üzerine diğer arkadaş: - Yalan!... Ben böyle bir peygamber göndermedim!...
Duş
Deliler hastanesinde bir deli sormuş: - Neden şemsiyeyle duş alıyorsun?
Diğer deli cevap vermiş: - Havlumu almayı unutmuşum da!...
On üç
Adamın biri akıl hastahanesinin yanından geçerken; garip sesler duymuş.
Seslere kulak verince delilerin: "On üç... On üç..." diye bağırdıklarını
farketmiş. Adam kafasını uzatmış, bakmış. Deliler, adamı kafasından
tuttukları gibi içeriye çekmişler. Bağırmaya devam etmişler, fakat slogan
değişmiş: "On dört... On dört..." Kaynak: Sihirli hikayeler. com Kalın sağlıcakla.
İlk Gün Hediyesi
Bizim Hoca, şehla gözlü bir hatuncukla dünya evine girmiş. Ağzımız
tatlansın diye eve bir tabak kaymak getirmiş. Karısı ne dese beğenirsiniz: – A beyim, ne gerek vardı iki tabak kaymağa, bir tabak neyimize
yetmiyordu; beraber rızıklanırdık… Hoca’nın keyfi yerinde. Ancak hatuncuk: – Aşk olsun, ilk günden misafir de ne oluyor, deyince, Hoca: – Hop… Hatun, demiş, tamam, her şeyi iki görebilirsin ama, ben bir
taneyim.
|