Eski zamanlar. Şakir bir barda tek başına oturuyormuş. Birden bir gürültü ile barın kanatlı kapısı açılmış ve içeri bir Amerikalı girmiş. Girer girmez de garsonu kolundan tuttuğu gibi duvara dayayarak başına bir elma koymuş. Hemen silahını çekmiş ve adamın başındaki elmayı vurmuş. Silahının üzerindeki dumanı üfledikten sonra, “i am red kit” demiş ve bara geçmiş. Şakir şaşkına dönmüş. Aradan çok uzun süre geçmeden barın kanatlı kapısına tekme atarak içeri İsviçre’li biri girmiş. Oda garsonu tuttuğu gibi başına elma koyarak ve duvara geçmesini söylemiş. Aynı şekilde tam elmadan vurmuş ve “i am William Tell”diyerek bara geçmiş. Artık Şakir bu işin iyiden iyiye kolay olduğunu düşünmüş ve hemen dışarı çıkarak tekmeyle içeri girmiş tekrar. Garsonun başına elmayı koymuş ve adamı kafasından vurmuş. O da “i am sorry” diyerek bara geçmiş.
KÜÇÜK DEVE
Her şeyi merak eden küçük deve annesine sormuş. “Anneciğim, bakıyorum da benim ayaklarım kocaman, bunun nedeni nedir?” Annesi cevap vermiş. “Çöllerde dolaşırken ayaklarımız kuma batmasın yere sağlam bassın diye evladım.” “Peki anne, neden bizim sırtımızda şu kocaman kambur var?” “O da çölde su bulamazsak diye, ihtiyacımızı buradan karşılamak için su depoladığımız yer evladım.” “Anladım anneciğim, pekiii bizim kirpiklerimiz neden bu kadar uzun ve bu kadar sık?” “O da çölde kum fırtınası çıktığında gözünüzü kumlardan korumak için evladım.” Genç meraklı deve en sonunda “peki anne o zaman bizim bu hayvanat bahçesinde kafesin içinde ne işiniz var anlayamadım.”
TAKSİMETRE
Kayseri’li, bir iş görüşmesi için İstanbul’a gelmiş. Havalimanından taksiye gitmiş ve gideceği yeri söylemiş. Taksi normal hızla giderken birden yokuş aşağı frene patlamış. Şoför ne yapsa arabayı durduramıyormuş. Araba gittikçe hızlandığından şoför paniklemeye başlamış. En sonunda arkada oturan Kayseri’li bağırmaya başlamış. “Durdur artık şu arabayı be adam daha ne bekliyorsun?” Şoför, “durduramıyorum”. diye haykırınca, Kayseri’li, “o zaman kapat şu taksimetreyi be adam kapat.”
AV SEZONU
Genç çift 2 yıllık evlidir ama ne yaptılarsa bir türlü birleşememişlerdir. En sonunda doktora başvurmaya karar verip, doktorun yolunu tutmuşlar. Adam hemen anlatmaya başlamış. “Doktor bey, ben o iş için bir türlü hazır olamıyorum. Sadece bizim köyün deresinde yüzerken ara ara bana bir şeyler oluyor, ama eve gidene kadar yine eski halime dönüyorum bunun nedir çaresi?” Doktor uzun bir muayeneden sonra adama cevap vermiş, “fiziksel olarak bir şeyin yok. Tamamen psikolojik bir sorun. Bunun içinde siz dereye gidip hazır olduğunda tüfeğinizle havaya ateş edin, karınız da bu şifreyi anlasın ve koşarak yanınıza gelsin.” Adama öneri mantıklı gelir ve uygulayacağını söyler. Aradan 1 ay geçer ve doktorla adam yolda karşılaşırlar. Doktor sorar, “nasıl önerim işe yaradı mı?” “Yaradı doktor yaradı da av sezonu açıldı, kadın her tüfek sesine koşmaya başladı.”
MAYMUN AVCISI
Temel ve Dursun ormanda maymun avına çıkmışlar. Maymunun canlısı da daha çok para ettiği için vurmadan yakalamak istiyorlarmış. Ormanda bir o yana bir bu yana dolaşırken, sonunda ağacın tepesinde bir maymun görmüşler. Temel başlamış ağacı sallamaya, sallaya sallaya sonunda maymunu ağaçtan düşürmeyi başarmış. Maymun ağaçtan düşer düşmez de temelin köpeği hemen maymunun üstüne çıkıp, malum şeyi hayvan halsiz kalıncaya kadar yapmış. Sonunda da Temel maymunu bitkin halde kolayca yakalayıp çuvala koymuş. Bu şekilde 3 tane maymun yakalayan Temel yine ağaçta bir maymun görmüş. Ancak bu ağacı ne kadar sallasa da nafile maymun bir türlü düşmemiş. En sonunda Dursun’a, “ula Dursun al şu tüfeği ben yukarı çıkıp maymunu düşürmeye çalışacağım. Maymun düşerse, köpek zaten görevini biliyor dokunma. Hee olurda ben düşersem, hiç bekleme köpeği fur.”
GÜZEL SÖZ
Anlamayanlar için dilimi, vefasızlar için yüreğimi yordum! |