|
|||
Yaktın Bizi Adalet! | |||
Naci AKAY | |||
Bir gazete haberi, içimi bir kere daha acıttı. Adalete olan güvenim, yeniden yerle bir oldu. Ona olan hasretim ise, bağrımı dağladı. Ah Adalet, yaktın bizi! Hem de cayır, cayır! Değerli okuyucularım; Sözlerime “Allah’ın adaleti” ya da adalet üzerine Allah’ın emir ve telkinleri ile başlamalıyım. Yüce yaradan, Kur’an-ı Kerim’in 12 Suresindeki toplam 21 ayetinde, adaletin insanlar üzerindeki öneminden söz ediyor. (Bakara/100, Al-i İmran/18-21, Nisa/3,-58-105-135-152, Maide/8-42, Araf/29-159-181, Nahl/76-90, Enbiya/47, Azhab/5, Şura/15. Hucurat/1f0, Hadid/25, Mümtehine/8) Özetle diyor ki, “İnsanlar arasında adil olun, adaletten ayrılmayın.” Kime diyor? Tabii ki insanlara diyor. İnsanların hem birbirlerine karşı davranışlarını kastederek, hem de adalet dağıtanlar için bu buyruklarını sıralıyor. Günümüz dünyasında adaletin her yerde geçerli olmadığını, olmadığı yerlerde de zulmün hakim olduğunu, her halde bilmeyenimiz yoktur. Bugün dünya üzerinde henüz devlet olamamış, kabile halinde yaşayan topluluklarda bile, bir adalet kavramı var. O ilkel insanlar, kendilerine ya da birlikte yaşadıklarına karşı bir haksızlık yapıldığında, adına ne derlerse desinler adalet yoluna başvuruyor ve bir haksızlık varsa, bunun giderilmesine çalışıyorlar. Bununla da kalmayıp, adaleti yaşantılarında sürekli kılacak kurallar koyabiliyorlar. Devletleşmiş ileri toplumlar ise, devlet otoritesi marifetiyle yaptıkları kanunlarla adaleti sağlamaya çalışırken, yargı organları ve bunların görevlilerini tayin edip, böylece zulümden korunmaya çalışıyorlar. Zulümden korunmanın tek yolunun adalet olduğunu da çok iyi biliyorlar. O kadar ki, gün geliyor adaletin yediğimiz ekmek, içtiğimiz su, hatta aldığımız nefes kadar önemli olduğunu ısrarla ifade edebiliyorlar. ADALET, HER YERDE VAR MI? Uzaklara gitmeden kendi yaşadığımız çevreye, daha doğrusu kendi ülkemizdeki duruma bakmalıyız. Allah’ın bile bütün toplumlarda hakim olmasını istediği adaleti ve o adaleti dağıtmakla yükümlü hakim, savcı ve onların görev yaptığı o güvenilir mahkemeleri, ne yazık ki eskisi gibi göremiyoruz. Bu iktidarın iş başına gelmesinden sonra adalet üzerinde oynanan oyunlar, adalet dağıtmakla yükümlü olanların uğradıkları baskılar, mahkemelerden sipariş ve korku üzerine kararların çıkması ve adalet dağıtmakla görevli olanların hak-hukuk-kanun ve vicdanlarından ziyade, başka güçlerin korkusunu yaşaması, adaleti adalet olmaktan çıkardığı gibi, ona karşı olan güven duygununu da yok etmiş durumda. Bir dostum, “Adaletimiz gerçek adalet değil, ısmarlama adalet halini almış” deyince, doğrusu titredim ve irkildim. Çünkü, doğru söylüyordu. ADALETİ YERE SEREN, TAZE İKİ ÖRNEK Örnek 1. Bir Belediyenin taşeron firmasında çalışan kadın, kullanılmayan kutuların arasından boş sandığı bir kutuyu alıp, evine götürüyor. Çalıştığı yere, aldığını da söylüyor. Kutunun sahibi şikayetçi olunca, kadın hırsızlık suçlamasıyla mahkemede yargılanıyor ve Beraat ediyor. Bu arada çalıştığı yer, kadını işinden çıkarıyor. Konu Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay Berat kararını bozunca, kararı veren ilk mahkeme kararında ısrar ediyor. (yani kadını yine suçsuz buluyor.) Dava bu kere, Yargıtay Genel Kuruluna gidiyor. Ve, son sözü söyleyen Kurul, kadını yine suçluyor ve cezalandırıyor. İşte size, bir masuma, bir garibana uygulanan adalet. Örnek 2. Bir Bankanın müşteri temsilcisi, müşterilerinin hesabından 3 milyon liradan fazla bir parayı kendi hesabına geçiriyor. Yakalanıyor, tutuklanıyor. 6 yıl hapis cezasına çarptırılıyor. Ancak, suçunu itiraf etti diye hapisten çıkarılıp, serbest bırakılıyor. İşte bu da adalet. Aklıma hemen, o kutucu Genel Müdürün evindeki kutularda sakladığı 4,5 milyon dolar geldi. Hatırlayınız o da, 70 gün hapis yattıktan sonra çaldığı paraları faiziyle geri almıştı. Şimdi, çıtır çıtır yemeye çalışıyor. Değerli okuyucularım, adaleti adalet olmaktan çıkarmış nice örnekler var. Hakim ya da Savcı, kendisinin o günkü ruhsal durumuna göre, tepesinden paçasına kadar suç akanları adli kontrol deyip serbest bırakırken, küçük bir olaya istemeden adı karışan masum denebilecek nice kişileri tutuklatıyor. Bu tür haberleri TV ekranlarından seyrederken, inanın ağzım açık kalıyor. Oturduğum koltuktan ayağa fırlayıp, “Ey adalet neredesin?” diye haykırdığım oluyor. Haklı olarak, “Yaktın bizi adalet!” demek zorunda kalıyorum. “Yazıktır ve günahtır.” demekten başka bir şey de, elden gelmiyor. Daha önce de yazmıştım. Israrla tekrar yazıp söylüyorum. Adına Saray denilen Adliye Binalarının ve Mahkeme kapılarının önünden geçmek istemiyorum. Allah, hiç kimseyi o kapılara muhtaç etmesin!
|
|||
Etiketler: Yaktın, Bizi, Adalet!, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.