Moved Permanently

          Yerel seçimler için gün sayılıyor. İktidardan yaka silkenler, yine avuçlarını yalayacaklar. Çünkü, halkın sürünen ve soyulanları, hayatından memnun.  Şimdi, “Yandaş Seçim Kurulu” dedikleri Yüksek Seçim Kurulu’nun yardımseverliğini de düşünürsek,  iktidar yine kazanacak.

      Değerli okuyucularım;  İster genel, ister yerel seçim olsun, seçimlerin öncesinde kimi vatandaşlarımız heyecan duyar. Acaba kim kazanacak? Diye merak eder.

     Çok sayıda seçim görmüş bir kişi olarak, benim de merak ve heyecan duyduklarım oldu. Ancak, o zamanlarda “Seçim hilesi” olarak nitelenen ve gerek seçim öncesi ve sonrasında, gerekse sayım işlemleri sırasında herhangi bir hile, yani katakulli söz konusu olamazdı. Bırakın katakulliyi, bunun sohbeti/dedi-kodusu bile yapılmazdı.

      1946 yılında yapılan ilk Milletvekili seçimleri bugünün tersine “Açı oy-Gizli sayım” esasına göre yapılınca, mideler bulandı. CHP’nin kazandığı o seçimler, bu parti üzerinde bıraktığı lekenin silinmesini imkansız bıraktı.

      Daha sonra yapılan ilk seçimde, tam tersine bugünkü gibi “Gizli oy-açık sayım”a dönülünce, endişeler ortadan kalktı. Ta ki,  Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar oluncaya kadar.

                                              ŞAİBESİZ SEÇİM YOK!

     2001 yılında kurulan AKP’nin bir yıl sonra katıldığı ilk seçim, hilesiz ve şaibesiz yapıldı. Merhum Bülent Ecevit ve bugün “Beka Sorunu” diye bir söylemi ortaya atan ve muhalif bir partinin lideri olduğu halde iktidara yapışan Devlet Bahçeli’nin ortağındaki hükümet ülkenin ekonomisini batırınca, AKP halkımız için bir “Kurtarıcı” gibi geldi ve oyları silip süpürdü. Benim oyumu da aldı.

     İktidarın ilk dönemi, başarılı geçti. 2007 yılına gelindiğinde, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bir ”Askeri muhtıra” icat edildi ve halkın tepkisini alan bu muhtıra, iktidarın işine yaradı ve de tekrar seçimi kazandı.

                                                 GİDİŞAT KÖTÜ !

      Geçen zaman içinde, ülkenin siyasi ve bilhassa ekonomik durumu kötüye gitti. Beli kırılan enflasyon, yeniden canlandı. Bugün, adına FETÖ dedikleri Cemaatçi Fethullah Gülen ekibinin devletin yönetimine katılması ve ipin bir ucunu eline alması, iktidarı zor durumda bıraktı.

      Öyle ki, bu birliktelik 2013 senesinin 17 Aralık günü bozulma noktasına gelince, gerilen ipler koptu. Bütün foyalar döküldü.

     Görüldüğü ve söylendiği gibi, Cemaat bu birlikteliğe ihanet etmişti, çünkü iktidardan her istediğini almıştı. Detaya hiç girmeden olaya bakılırsa, bu bir ihanetti.

    Ancaaak, o yapılan hırsızlıklar, ortaya çıkarılan yolsuzluklar, çalınan paralar, yenilen rüşvetler, kutulara konulan ve evlerde saklanan kutu kutu rüşvet/dolarlar, yataklar üstüne serilen çeşit çeşit para desteleri, para sayma makineleri, kasalar ve yerleri gün boyu değiştirilen paralar neydi, işsiz-güçsüz rüşvetçilerin binlerce dolara kiraladıkları rezidanslar gibi rüşvet yuvaları ve öteki pislikler neydi? İşte, “zurnanın zırt dediği yer” burasıydı ve bütün bunları FETÖ ortaya çıkarmıştı.

                              BEN SOYULUYORUM, SANA NE?

      Hayret! Hayret ki hayret! Bu olaydan sonra yapılan seçimleri de hep AKP kazandı. Sokak röportajlarında halkın bir kısmı, “Soyarlarsa beni soyuyorlar, sana ne?” deyip,  bu durum halkın çoğunluğu tarafından benimsenince, AKP girdiği genel ve yerel seçimi de kazandı ve bugünlere gelindi.

      İnterneti izliyorum. Her gün yeni videolar düşüyor. Aynı düşüncenin devam ettiğini görüyorum. Asgari ücretin azlığından, geçim darlığından, artan fiyatlardan ve devam etmekte olan yolsuzluklardan yakınan halkın önemli bir bölümü, yine iktidara oy vereceğini söylüyor, anketler de bunu doğruluyor.

     Partinin liderinin “G”.tünün kılıyım” ve “Onun haremine girmeye hazırım” diyenlerin var olduğu toplum, bu iktidarın daha uzun yıllar gitmeyeceğini gösteriyor.                      

     31 Mart 2019 günü yapılacak olan yerel seçimlerde, iktidarın gözü yine İstanbul ve Ankara’da.

    Bilinen şu ki, hangi seçimde olursa olsun İstanbul’u kazanan, iktidarı da kazanır. Özellikle İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi, o sebeple çok önemlidir.

                       CHP’NİN HATASI, YİNE AKP’Yİ KAZANDIRACAKTIR.

       İsterseniz, madde madde sıralayalım.

• CHP’nin adayı, İstanbul için erken ve yeterli değildir. Beylikdüzü Belediyesini çok önemli ölçüde borçlandıran genç ve fazlaca bir tecrübesi olmayan ve az tanınan adayın, AKP adayı karşısında tutunması zor olacaktır.
• CHP, öteki seçimlerde olduğu gibi, bu seçimde de içindeki kavgayı ve sürtüşmeleri önleyememiştir.
• CHP, iktidara karşı etkin ve inandırıcı bir muhalefet yapamamaktadır. Liderinin, AKP lideri tarafından sürekli istiskal edilmesi, onur kırıcıdır ve halk üzerinde olumsuz bir hava yaratmaktadır.
• İktidar, diğer seçimlerde olduğu gibi, bu seçimde de devletin bütün imkanlarını kullanarak seçime girmektedir. TBMM Başkanı olan adayının istifa etmeden seçime katılması bunun en iyi örneğidir. Anayasa, bir kere daha paspas edilmiş, kanun tanımazlık bir kere daha ortaya çıkmıştır. Diğerleri de çabası.
• Hayali seçmenlerin listelere girmesi ve hayali oyların iktidarın adayına akması, sonucu değiştirecek ve iktidarın adayını kazandıracaktır.
• Yüksek Seçim Kurulu’nun iktidara vaki yardım ve kolaylıkları, seçim sonuçlarını iktidarın lehine etkileyecektir. Bunu bilen halkın bir kısmının, “Sandığa gitmeyeceğim.” demesinin sebebi bundandır.

     Başka söylenecekler de var. Ancak, sonuç olarak diyebilirim ki, bu seçimde de İstanbul’u AKP adayı kazanacaktır.

    Ankara’ya gelince, CHP’nin adayı açık ara dedikleri önemli bir fark yaratamazsa, Ankara’yı da AKP alır. Bu fark önemli olursa, CHP adayının ancak o zaman kazanması mümkündür. Ben yine de. Ankara’da da AKP’nin kazandırılacağını umut ediyorum. Daha önce olduğu gibi CHP için umut, bu üç şehirden sadece İzmir’dedir.

   Değerli okuyucularım; Bu yazımla son 16 yıllık iktidar dönemine ait kısa bir gezinti yaptıktan sonra, yazımı su hususları da belirtmekle bitiriyorum.

   Benzin fiyatları durmadan yükseliyor. Ancak, yollara ve yol kenarlarına bakıyorum, son model arabalardan geçilmiyor.

    Devam edelim. Et fiyatları tepede, Cumhurbaşkanı, halkın refah seviyesinin yükselmesinden diyor. Çarşı Pazar, adeta yanıyor. Kiralar almış başını gidiyor. Ülkenin bütün varlıkları satılmış ya da satılmasına devam ediliyor. Yolsuzluklarda ve adam kayırmada hiç bir azalma yok.

    Bitmiyor, devam… 16 sene den beri 3628 numaralı Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Kanunu tek bir kişiye uygulanmadı, uygulanmıyor. Adalet yerlerde pas pas, Ege’deki adalarımızın bir kısmı Yunan işgalinde, Kıbrıs diken üstünde.       

      Dahası var. Suriyeliler, bu gidişle bizi kapı-dışarı edecekler. Büyük şehirlerin kimyası bozulmuş, İstanbul İstanbul olmaktan çıkmış, Ataköy’de deniz kaybolmuş, Dost görünen Amerika, şimdi PKK’nın dostu olmuş. Borçlar gırtlağa dayanmış. 1 milyon ikiyüzbin kişi yaşamaktan pes etmiş, iflas etmiş. Katiller, dolandırıcılar cirit atar hale gelmiş.

       Din-iman hak getire… Halkın % 35’i dinden sapıp, Deist olmuş. Eğitim dibe vurmuş. Türk’üm demek, adeta suç olmuş. Daha sayayım mı?

   Bütün bunlar ve çok daha fazlası ülkemizin bir gerçeği iken, halkımızın çoğunluğu gelecek seçim içen de iktidarı desteklerse, yapacak bir şey yok.

     Netice olarak, 31 Mart 2019 Pazar günü yapılacak olan seçimde İstanbul yine AKP’nindir. Ankara şüphelidir. Yine de, AKP’nin olabilir.

    CHP, İzmir’le avunacaktır. Göreceksiniz, ülkemizin çoğunluğunda yerel seçimi de, yine AKP adayları alacaktır.

   Soyarlarsa beni soyuyorlar, Sana ne?