Hem de, bu Bayramdan sonra ele alınacakmış. Cumhurbaşkanı öyle söylüyor. Çünkü, ortağı Devlet Bahçeli ısrarla çıkmasını istiyor. Halkın isteği ise, çıkacak affın hakka-hukuka ve vicdana uygun olması.
Değerli okurlarım; Bizim tarihimizde, çeşitli zamanlarda yalnız adli değil, idari aflar da çıkarılmıştır. Suçluyu affetmek, ona ceza vermek kadar etkili bir ıslah yoludur. Özellikle, adaletin yanlış tecellisi ile haksız yere ceza alanlara karşı gerekli bir düzeltme yoludur.
Ne var ki, devletin affettiği kimseler, çok kere devlete karşı değil, vatandaşa karşı işlenen suçların failleri olmuş ve af onların affı olmuştur. İşte, işin en ilginç yanı burasıdır. İlk bakışta, başkalarının değil, suçtan zarar görenin suçluyu affetmesi gerekir. Bunu sadece devletin yapması ise, mağduru bir kere daha mağdur etmektedir.
Suçluyu affetmek, onun için bir ıslah, tövbe ve düzelme yolu ise, devlet de bunu yapmalı ancak, mağdurun da bundun hoşnut olması, en azından bunu tasvip etmesi gerekmektedir.
AF, BU ZAMANDA GEREKLİDİR
İki nedenle gereklidir. Birincisi, Cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlülerin pek çoğu için verilen cezalar, adaleti tecelli ettirmemiştir. Genel kanaat budur.
Adaletin, bağımsız ve tarafsız olması yerine, bu iktidar döneminde iktidarın güdümüne girmesi, verilen cezaların çoğunun adil olmadığını göstermektedir. Örnek mi?
Bir FETÖ kalkışmasından sonra esas FETÖ suçlularından çok, FETÖ ile ilintisi olmayanların da cezalandırılmış ve hapse atılmış olması çok yanlış olup, mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir.
Yargı bunu kendi içinde düzeltmediğine göre, bu kişilerin böyle bir afla, yapılan haksızlıktan kurtarılmaları gerekir. Cezayı ise, bu mağdurlara değil, dışarıda dolaşan ve siyasi ayağı belli olup, hala bulunamayan suçluları bulup onlara vermek gerekir. O da, bellidir.
İkincisi, Cezaevleri leba-leb dolmuştur. Kimi Cezaevlerinde iki kişinin bir yatakta yattığı söylenmektedir. Bu durum genel ahlaka ve vicdanlara aykırıdır.
Yeni Cezaevlerinin o sebeple yapıldığı söylense de, devletin görevi yeni Cezaevleri yapmak değil, suçu ve suçluyu başka türlü ıslah yollarını aramaktır.
Sırf Cezaevleri dolu diye, icat ettikleri “Denetimli serbestlik” ya da “Adli Kontrol” dedikleri yolla suçluyu serbest bırakmak da, mağduru bir kere daha mağdur etmektedir. Devletin adaleti ve otoritesi böyle olmamalıdır.
GELELİM AFFIN BİÇİMİNE
Öğrendiğimiz kadarıyla, bu Bayramdan sonra affın gündeme geleceği, bunun hazırlıklarının yapıldığı, daha ziyade 23 Haziran seçiminin beklendiği anlaşılmaktadır.
Affı, iktidar partisinin ortağının lideri Devlet Bahçeli de ısrarla istemektedir. Onun amacı ise, öteki tutuklu ve hükümlüler değil, ülküdaşı olan Alaaddin Çakıcı’nın affedilmesidir. Bana sorarsanız, uzun yıllardır hapis yatmakta olan Çakıcı’nın, artık affedilmesinde ve hürriyetine kavuşmasında bir sakınca yoktur. Çünkü o, gerekli olan cezayı çekmiştir.
Affın biçimine gelince, aslında bu bir af değil ceza indirimi olacak ve tutuklu ve hükümlülerin cezalarından 5 yıllık bir düşme yapılacaktır. Anlaşılan o ki, haklarında 5 yıla kadar ceza istenenler ya da hüküm giyenler tamamen, 5 yıldan fazla hükümlü olanların da cezalarının 5 yılı affedilecektir.
Bu durumda, Cezaevlerinde büyük bir boşalma olacaktır.
Türkiye’de kadın cinayetleri başta olmak üzere, her türlü cinayetin işlenip canlara kıyıldığı ve halkın her gün dolandırıldığı bu dönemde af, yeni suçların işlenmesini tetikleyebilir.
Yapılacak iş, yeniden suç işleyenlere eski suçlarının cezalarını da birlikte çektirmektir. Ya da suç işlemekte ısrarlı olanları af etmemektir. Yani, affa uğrayanlar tekrar suç işlerse, affedildikleri cezalar da üstüne eklenip, bir daha affedilmemelidirler.
Çıkarılacak affın, başta affedilenler olmak üzere herkese ibret olmasını, bir pişmanlık ve ıslah yolu olmasını, siyasi iktidarın yandaşlarından çok toplumun hakkını-hukukunu gözetmesini, kısaca bütün milletimiz için hayırlı olmasını dilerim.
|