|
|||
Sizce, Kalıbının Adamı mı? | |||
Naci AKAY | |||
Kalıbının adamı olmamak; yani görünüşünden bekleneni yapamaz olmak, ondan umulanı ortaya koyamamaktır. Bu gibiler için, “Çok korkakmış, kalıbının adamı değilmiş” şeklinde bu deyim kullanılıyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk için de, böyle deniyor. Siz, ne diyorsunuz? Değerli okurlarım, Ülkemizde “Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği o gün” yeni hükümet sistemi kurulunca, Ziya Selçuk da bu hükümetin Milli Eğitim Bakanı oldu. Onun hayat hikayesini anlatmak için bu yazıyı kaleme almadım. Görevine başlarken söyleyip de, yapmadıklarını ya da yapamadıklarını belirtmek için bu yazıyı yazıyorum. Ziya Selçuk, Meclis kürsüsünden daha yemin etmeden, Anayasa’daki laiklik ilkesini çağrıştırıp, laik bir eğitim için çalışacağını zımnen belirtirken, Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün tekrar okul kitaplarında yer alacağını alenen söylemiş ve bu büyük kurtarıcıya haklı olarak minnet duyanların yüreklerine su serpmişti. FOYALAR DÖKÜLÜYOR! “Foya”, bir kuyumcu tabiridir, ama bizim dilimizde daha çok, gerçeği saklayan bir örtü demektir. Meğer Ziya Selçuk da, içindeki gerçekleri söyler gibi konuşmuş, onların örtüsü kalkınca da, Bakanın esas yüzü ve maksadı ortaya çıkmıştı. Nasıl oldu? derseniz, yasaklanan hani o “Andımız” söyleminde oldu. 80 seneden beri okullarımızda her sabah öğrencilere gururla söylettiğimiz ve “Türküm, doğruyum…” diye başlayan o söylem, salt Türküm sözüyle başladığı için siyasi iktidar tarafından yasaklanmıştı Bu yasaklama, bu asil milletin onuruna, gururuna ve soyluluğuna adeta gölge düşürmüştü. KONU YARGIDA… Yasaklama kararı, bir Eğitim Sendikası tarafından yargıya götürülmüş, Danıştay verdiği kararda, Andımızın tekrar okullarda okutulacağına hükmetmiş ve durumu Milli Eğitim Bakanlığı’na duyurmuştu. Bakan olduğu gün, Atatürk’ü benimsediğini ve tekrar okul kitaplarına alacağını söyleyen Ziya Selçuk’un, üstelik yargı kararı da bulunan Andımız’ı tekrar okullarda okutacağı sanılmış, ancak herkes yanılmıştı. Sağlık Bakanı’nın Özel Hastane sahibi, Turizm Bakanı’nın bir Turizm Şirketi’nin sahibi olması gibi, Ziya Selçuk da, bir Özel Okullar zincirinin sahibiydi ve iktidarla ters düşmesi halinde, kendisine zarar geleceğini çok iyi biliyordu. Ancak o, yüzme bilmediği halde minareye çıkmıştı. FETÖ okullarını ve dershanelerini koruyup kollayıp ihya eden, hakiki FETÖ’cü olduğu için siyasetten uzaklaştırılan, ne var ki cezasız kalıp elini kolunu sallayarak gezen ve Milli Eğitim Sistemimizi perişan eden Hüseyin Çelik denen kişinin tayin ettiği Talim-Terbiye Kurulu eski Başkanı olan Ziya Selçuk, kararı uygulamadığı gibi, mahkeme nezdinde itirazda bulunmuş ve abuk/sabuk bir gerekçeyle kararın bozulmasını istemişti. Danıştay, verdiği kararı şimdi tekrar inceliyor. Çok büyük ihtimalle mahkeme, kendi verdiği bu kararı bozacaktır. Neden? derseniz şundan. Cumhurbaşkanı, “Bizim tek Andımız var, o da İstiklal Marşı’dır” dediği için. İhtimal o ki, onunla birlikte Çay toplamaya giden Danıştay Başkanı mesajı almış ve üyelerine duyurmuştur. Vatandaşlarımız şimdi, Danıştay’dan tekrar olumlu bir karar çıkacağını ve Andımız’ın tekrar okullarda okutulacağını sanıyor ve bekliyor. Ancak, boşuna bekliyor. Rahmi Duman sözlerini yazmış, İsmail Hakkı Nebiloğlu hüzzam makamında bestelemişti. Tıpkı, “Beklerim her gün bu sahillerde, mahzun böyle ben.” dedikleri gibi…
|
|||
Etiketler: Sizce,, Kalıbının, Adamı, mı?, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.