Andımız’ı, Ne Zaman Okutacaksınız?
Okullarımızda temel öğreti olarak verilen ve her sabah öğrencilere gururla okutulan “Andımız”, Yüksek Mahkemenin kararına rağmen, hala okutulmuyor. Pedagojik bilgiler ve kurallarla değil de, yukarıdan aldığı emirlerle Bakanlığı yöneten bu Eğitim Bakanı, eğer gerçek bir eğitimci ise, koyduğu bu engelin vicdani azabını ömrü oldukça yaşayacaktır.
Değerli okurlarım; Bu köşeyi okuyanlar hatırlayacaktır. İçinde “Türk” ve “Atatürk” sözcükleri geçtiği için, okutulması yasaklanan “Andımız” adlı bu temel öğreti, Danıştay’ın verdiği “Yürütmenin durdurulması” kararına rağmen, yine okutulmuyor, yani yüksek mahkemenin kararına uyulmuyor.
1933 yılında, dönemin Milli Eğitim Bakanı tarafından kaleme alınan ve ilk defa aynı yıl 23 Nisan kutlamalarında okutulup, Cumhuriyetin 10’ncu yıldönümünden itibaren bütün İlkokullarda okutulmaya başlanan Andımız, tam 80 yıl süreyle aralıksız hep okutuldu.
2013 senesine gelindiğinde, tepeden gelen bir emirle, çok belli ki içinde “Türk” ve “Atatürk” sözcükleri olduğu için, yani sevilmeyen Atatürk ve horlanıp ayaklar altına alınan Türk milliyetçiliği sebebiyle okutulması yasaklandı.
OYSA, ANDIMIZI OKURKEN ÇOCUKLAR NE DİYORDU?
“Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem, küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak, yurdumu milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk, açtığın yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene”
1972 ve 1997 yıllarında metin üzerinde yapılan çok küçük değişikliklerle, Andımız bu günlere kadar geldi.
Tam 80 sene okullarımızda okutulan bu dizelerin yasaklanacak ne gibi sakıncası vardı acaba? Çocuklar, Türk olmakla, doğru insan olmakla, çalışkan bireyler olmakla övünürken, küçüklerine ve büyüklerine karşı nasıl doğru davranacaklarını da anlatıyor, vatanlarına ve içinde bulundukları milletine olan sevgisini de belirtiyorlardı. Yurdumuzun kurtarıcısı ve devletimizin kurucusu Atatürk’ün gösterdiği çağdaş hedeflere doğru yürüyeceklerine söz verirken, kendilerini ve bütün varlıklarını Türk milletine adeta hediye ediyorlardı. Ve, bir kere daha Türk olmakla övünüyorlardı.
Buna rağmen, o yasakçıların kendileri de okul sıralarında iken bu dizeleri her sabah tekrarladıkları halde, yetkiyi ele geçirince sözlerinden cayıp Andımızı bir yönetmelik maddesi ile yasaklıyorlardı.
DANIŞTAY DEVREDE
Toplumda hiç de hoş ve doğru bulunmayan bu durum karşısında, Danıştay’da açılan dava sonunda Yüksek Mahkemenin 8’nci Dairesi, 24 Nisan 2018 tarihli kararı ile bu yönetmelik maddesini iptal etti.
İşte, ne olduysa ondan sonra oldu. Esen rüzgara göre yön belirleyen ve hareket eden Milli Eğitim Bakanı önce sessiz kalırken, Adalet Bakanı III. Abdülhamit ile önceki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve şimdiki Meclis Başkanı hemşerimiz Mustafa Şentop karara tepki verip, sözle itiraz ettiler.
Hal böyle olunca, Milli Eğitim Bakanı mesajı aldı ve Bakanlık olarak Danıştay’a itirazda bulundu. Bu arada Andımız okutulmadı ve hala okutulmuyor. Oysa, itiraz edilse de yeni bir karar çıkıncaya kadar bu kararın uygulanması ve Andımız’ın okullarda tekrar okutulması gerekirken, bu yine yapılmadı. Kendileri ise, hükümet olarak çıkardıkları yasaları, yüksek mahkeme iptal etse bile, iptal gününe kadar pekala uyguluyorlardı. Burada ise, öyle olmadı.
İTİRAZ GEREKÇELERİ NEDİR?
Hukukçu olmadığım halde düz mantıkla hareket edip, bana göre yapılan itiraz haksız ve mantıksızdır. Bakanlık ve akıl hocaları, “Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz. İdarenin yerine geçip karar veremez.” Demişler ve Bakanlık da bunu gerekçe olarak göstermiş.
Değerli okurlarım; bizim hukukumuzda “yerindelik”, kamunun çıkarının özel çıkara üstün tutulmasıdır. Yani, bireyler toplumu oluşturur, ama birey toplumun üstünde olamaz. Burada ise, bu düşüncenin aksine, bu söylemi 80 senedir benimseyen bu toplum değil, kimilerinin istekleri öne çıkarılmış. Halk dilindeki söylemle, emir büyük yerden gelmiş.
İdarenin işlem ve eylemlerini Türk Milleti adına denetleyen Danıştay adındaki bu Yüksek Mahkeme, böylece doğru bir karar vermiştir.
DANIŞTAY, NEDEN SUSUYOR?
Danıştay, Yürütmeyi Durdurma kararını 2018 yılında vermiştir. Yani, yaklaşık 2 yıl önce. Verilen karara Bakanlıkça hemen itiraz edildiğine göre, Danıştay iki yıldır acaba neyi bekliyor da, nihai kararını vermiyor ya da veremiyor?
İki ihtimal var. Birincisi, yüksek hakimler yerlerinden memnunlar. Bu karda kışta yerlerinden ya da koltuklarından olmak istemiyorlar.
İkincisi ise, nihai karar geciktikçe, bunun toplumda unutulacağını ve takip edilmeyeceğini sanıyorlar. Oysa, o meşhur rast şarkıda söylendiği gibi, “Kalbe doğan o ilk bakış nasıl unutulmuyorsa” andımız da unutulmaz, unutulmaz!
MİLLİ EĞİTİM BAKANI, BU İTİRAZI NEDEN YAPTI?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Ankara’da ve Ankara dışında bulunan Özel Maya Okulları’nın sahibidir.
Bakan itiraz etmeyip de, Bakanlıktan ayrılmak durumunda kalırsa, aynı zamanda bir ticaret adamı olduğu için kendisinden “Kırk satırdan, ya da kırk katırdan” birini seçmesi istenecektir. Oysa, ikisi de çok tehlikelidir, çok kötüdür.
Benim merak ettiğim, düşüncelerimde yanılıp da Danıştay kararında ısrar ederse ve o yönetmelik maddesini iptal edip, Andımıza yeniden yol verirse, Bakanlık bunu nasıl uygulayacak? Karşı koyanların yüzü, acaba kızaracak mı? Genç beyinlere gururla yerleşen Türk olma duygusunun ve Atatürk sevgisinin yok edilmesi için, acaba başka hangi yollara başvurulacak?
Çok merak ediyorum.
|