Vurgun, bu iktidar döneminde başladı ve devam ediyor. O kadar çok ki, yeni açılan Özel Okul sayısını bile şaşırdık. Bu okulların, velilerini nasıl dolandırdığını duyunca, daha da çok şaşırdık. Ancak, herkes şaşırmadı. Çünkü, şimdiki Milli Eğitim Bakanı’nın da, Özel Okul sahibi olduğunu bilmeyen yok!
Değerli okurlarım; Cumhuriyet’le birlikte eğitim Millidir ve Devletin işidir. Ancak, ülkemizde yabancılara imtiyaz verilip de, Özel Okul nitelikli Amerikan Robert Lisesi, Alman Lisesi ya da Fransız Liseleri gibi yabancı Özel Okulların açılması üzerine, Türk Özel Okullarının da açılması gündeme geldi ve gerçekleşti.
1965 yılında çıkarılan 625 numaralı “Özel Öğretim Kurumları Kanunu” ile Özel Okul ve Dershanelerle, Özel Kursların açılış ve işleyişi hukuki bir zemine oturtuldu.
Esas ve geçici toplam 51 maddeden oluşan bu kanun, 2007 yılına kadar aralıksız tam 42 yıl uygulandı.
2002 yılı sonlarında iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi, yandaş ve kimi sermaye gurupların isteği üzerine 16 maddeden oluşan 5580 numaralı yeni bir “Özel Öğretim Kurumları Kanunu” çıkardı.
Kanunla birlikte, Türkiye’de yeni yeni Özel Okullar açılmaya başlandı ve adeta Özel Okul açılışında bir patlama yaşandı.
FETÖ olayından sonra, kimi Özel Dershanelerin de Özel Okula dönüşmesi, bu patlamayı biraz daha tetikledi.
Bu kanunla 2012 yılına gelindiğinde, 70 maddeden oluşan bir de “Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği” çıkarıldı ki, bu çok ilginç bir yönetmelik oldu.
Israrla diyebilirim ki, bu karışık, hem de çok karışık yönetmeliği hazırlayanlar bile, bundan bir şey anlamadılar. 7 seneden beri, sözüm ona uygulayanlar da.
Yine ısrarla diyebilirim ki, temel anlatımların ve uygulamaların dışında Özel Okul yöneticileri, iptaller ve yeni hükümlerle dolu olup, bulmacayı andıran bu yönetmeliğin hükümlerini tam bilemiyorlar. Bu çok uzun ve karışık olan yönetmeliği okusalar da, pek anlamıyorlar. Özel Okullara yaptığım ziyaretlerde bunu gördüm.
ÖZEL OKULLAR ÇOĞALIYOR
İstanbul’da uzun yıllar görev yaptığım cihetle, bu sürenin içinde Özel Okul sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı. Milli Eğitim’in çok sıkı bir denetimi altındaki bu Okullar, aldıkları ücretlerin 1988 yılında serbest bırakılması üzerine, tam bir “Ticarethane” ye döndüler.
O tarihten sonra yeni Özel Okullar açıldıysa da, bu iktidar dönemindeki sayılarıyla tavan yaptılar.
Özel Öğretim Kurumu açmakta kullanılan “Standartlar Yönetmeliği” de kurucuların lehine değişince, Özel Okul açmak daha kolay oldu ve açıldıkça açıldılar.
ÖĞRETMEN BULMAK DA KOLAY OLDU
Okulla yaptıkları birer yıllık Sözleşme ile çalışan Özel Okul Öğretmenleri, başlangıçta resmi Okul Öğretmenlerinden daha fazla ücret alıyorlardı. Ancak, Eğitim Fakülteleri’nden mezun olan Öğretmen adaylarının artması ve böylece devlette kadro bulamamaları üzerine, Özel Okullara koştular ve talep çok olunca ücretleri düştükçe düştü. Bu durum, Okul sahipleri için tam bir fırsat oldu.
Özel Okul sahipleri Öğretmen ücretlerini düşürürken, velilerden tahsil ettikleri öğretim ücretlerini artırdılar ve bol paraya kavuştular, ama öğretimin kalitesinin düşmesini hiç umursamadılar.
Yasal olarak Özel Okul öğretmenlerinin haftalık 20 saat, 10 saate kadar da ilave ücretli ders okutmaları gerekirken, bunu haftalık 40 saate kadar çıkardıkları ve verimin böylece ve iyice düştüğü anlaşılıyor. Denetim mi? O zaten yok!
NEDEN ÖZEL OKUL?
Devlet okullarındaki sınıf mevcutlarının artması, velinin üzerinde olumsuz etki bırakırken, daha düşük sınıf mevcutlu Özel Okullar, veli için daha cazip hale geldiler. Özel Okulların birinci tercih nedeni bu oldu.
Maddi durumu daha iyi olan veliler, “Çocuğum daha az mevcutlu, daha kaliteli okulda okusun ve daha iyi yetişsin.” Derken, ne yazık ki bir çok Özel Okulda bunun tersi oldu. Eğitim ve öğretimde, Özel Okullar devlet okullarının gerisinde kaldılar ve bu gerileme devam ediyor.
Hele, Dershanelerin kapanmasından sonra, hafta tatili olan Cumartesi günlerinde bile öğretim yaptığını söyleyen kimi Özel Okullar, öğretmen ve velilerden takdir yerine tekdir aldılar. Bu durumdan öğrenciler bile hoşnut olmadılar. Resmi tatil günü olan Cumartesi’nin kullanılması, zaten hiç uygun olmadı.
ÖZEL OKUL ÜCRETLEERİ YÜKSEK!
Öğretim ücretleri serbest kalınca, bu okullar çok keyfi davrandılar ve velinin cüzdanına göz diktiler. Hiç de kaliteli olmadıkları halde, öyle olduklarını göstermek için fiyatları iyice şişirdiler.
Yüksek ücretli olduğu için, kaliteli bir okulda çocuğunu okuttuğunu sanan veli de, doğru-dürüst denetlenmeyen bu okullara istedikleri parayı ödemekten zorlansa da, çekinmedi.
Demek isterim ki, birçok Özel Okulda, öğrenci velisi ödediği ücretin karşılığını alamıyor. Ve tekraren derim ki, öğretim ve eğitimin bir numaralı yetkili ve sorumlusu olan Öğretmene hak ettiği ücreti vermeyen Özel Okul böylece, okuttuğu öğrenciye de hiçbir şey veremiyor.
VURGUNCU ÖZEL OKULLAR!
İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken, bire-bir yaşamıştım. Mecidiyeköy’deki bir Özel Okul sahibi, velilerden aldığı ilave ücretlerle Şişli-Ayazağa’da yeni bir okul açmış, kış ortasında buraya naklettiği öğrencileri, yakıtsız soğuk sınıflara doldurmuş, öğretmenlerin de ücretlerini ödememişti.
Özel Okul sahibinin, topladığı paraların üstüne oturduğu anlaşılınca okulu kapatıp, öğrencileri de istedikleri devlet okullarına göndermiştim.
Duyulan bu olay üzerine Özel Okul sahipleri daha duyarlı olunca, velilerin aldatılması böylece önlenmişti.
ŞİMDİ, ÖYLE Mİ?
Hayır! Birçok olumsuz örnek ortada iken, şimdi bir yenisini daha duydum. İstanbul Kemerburgaz’daki bir Özel Okul sahibi, velilerden topladıkları paraları alıp, ortadan kaybolmuş.
Bu durumda okulun hiçbir ihtiyacı karşılanamazken, Öğretmenler de ücretlerini alamamışlar. Öğretmen şaşkın, Veli şaşkın, Öğrenci şaşkın! Bir tek okulu denetlemekle yetkili olanlar şakın değil.
Çünkü onlar, sırtını yüksek yerlere dayayan o kurucuyu (Okul sahibini), dolayısıyla onun okulunu, gereği gibi denetleyemezler. Denetleseler de, kurucunun hak ettiği yaptırımı uygulayamazlar. Hepsinden önemlisi, bugünün Milli Eğitim Bakanı, Özel Okul sahibidir. (Özel Maya Okulları) O nedenle, fazla söze gerek yoktur.
O HALDE, NE YAPMALI?
Değerli okurlarım, İstanbul’da da, Türkiye genelinde de düzgün çalışan ve başarılı eğitim öğretim veren Özel Okullar var. Özel Yabancı Okullar, bunların başında geliyor. Onları saklı tutarsak, diğerlerine çok dikkat etmek gerekiyor.
Çok uzunca bir süre, bu işte görevli ve yetkili olduğum halde, iki çocuğumu da devlet okulunda okuttum. Çünkü, bir çocuğun Özel Okulda okutulması, ona fazla bir bilgi ve üstünlük kazandırmaz. Bunun tersi, her zaman olabilir.
Zaman içinde yeni açılan devlet okulları sebebiyle, sınıf mevcutları düşürülmüştür. Devleti yönetenlerin yeni eğitim politikaları bunu yavaşlatsa da, bu yine de öğrenciler için bir avantajdır.
Ancak ne yazık ki son gelen haberlerden, Özel Okul sahibi Milli Eğitim Bakanı’nın, devlet olarak Özel Okulları maddi yönden destekleyeceklerini, Özel okul sayısının giderek artacağını ifade ettiğini öğreniyoruz.
Özel Okul seçimi yapılırken, okulun geçmişine çok iyi bakılmalıdır. Sınıfların ve öteki alanların pahalı ve lüks eşyalarla döşenmiş olması, lüks bir görünüm ve de binanın boyası sizi aldatmasın.
Öte yandan, Özel Okullarda çalışan Öğretmenlerin, devlet okullarında çalışanlardan farklı bir üstünlükleri yoktur.
Zarfa değil, mazrufa bakın. Yani, mektubun zarfına değil, içindeki yazılana bakmak gerekir.
|