O kadar büyük günahlar işliyorlar ki, bunu ancak Allah’a inanmayanlar yapar. O sebeple, insanın aklına hemen şu soru geliyor. Dedikleri gibi, acaba insanın “günah işleme özgürlüğü” mü var?
Değerli okurlarım; Cumhuriyetin kuruluşundan 1950 yılına kadar geçen zamanı, bir erişkin olarak yaşamadığım için, bilmiyor ve hatırlamıyorum. Ancak, 1950 den, yani çok partili siyasi hayata geçildikten sonra, merhum Başvekil Adnan Menderes’le başlayan dönemde, dinimizin nasıl sömürüldüğünü, bu mübarek dinin nasıl ticari ve siyasi çıkar için kullanıldığını gördüm ve yaşadım.
Menderes’in kaybından sonra onun yerine gelenlerden Adalet Partisi iktidarı ve onun lideri Süleyman Demirel de, İslam dininden siyasi çıkar sağlamanın gayretini göstermişti.
Ne var ki Necmettin Erbakan, tabir uygunsa tamamen dini sermayeli partiler kurdu. Partilerinin kapatılmalarına rağmen, zaman içinde din istismarından hiç vazgeçmedi. Bugünkü iktidar da, onun mirasçısı olarak yine dine sarıldı ve bu tutumunu sürdürüyor.
İktidar varlığını sürdürürken, onlar ki bilindiği gibi İslam dininin yasakladığı ve “günah” saydığı hemen bütün eylemleri yapmaktan geri kalmıyorlar. Özellikle, kamunun malına göz dikmek, kamunun gücünü kullanıp her türlü yolsuzluğu yapmak ve bunu hırsızlık boyutuna çıkarmak, özellikle kul hakkı yiyerek halkı mağdur ve perişan etmek, adam kayırmak, adaleti yerle bir edip, yaptıkları haksızlıkları dayanılmaz hale getirmek, işi ehline değil de, kendi yakın ve yandaşlarına vermek, böylece liyakati gözetmemek, kısaca halkın ve devletin bütün imkanlarını sömürmek gibi, sayabileceğimiz daha bir çok konu da haksız eylem ve işlemlerde bulunmak, hep bu yönetim döneminde görüldü.
“GÜNAH İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ” VARMIŞ!
2013 senesinin 17 Aralık günü Emniyet güçlerinin yaptığı “Yolsuzluk Baskını”nda, kimi yandaşlarla, Genel Müdür seviyesindeki kamu görevlisi ve özellikle Bakan ve Bakan çocuklarının uğradıkları baskında, rüşvetçi hırsızlar paralarla birlikte “suçüstü” yapılınca, yaptıklarının artık savunulacak hiçbir tarafı kalmadı. Ancak, bir Milletvekilleri yaptıkları bu hırsızlıkları şöyle savunup, yüzü hiç kızarmadan; “İnsanların günah işleme özgürlüğü var.” Dedi. Dünya var olduğundan beri ilk defa duyulan söylemiyle bu vekil, neredeyse halkımıza küçük dilini yutturuyordu.
İktidarın İstanbul Milletvekili olan bu kişi, aynı zamanda İmam-Hatip Lisesi mezunuydu, din dersleri okumuş yani ilahiyat tahsil etmişti.Bu kişi bu söylemiyle yalnız İslam dininde değil, bütün dinlerde var olan “günah” kavramını ortadan kaldırıyordu.
O tarihten bu güne kadar geçen zaman içinde, bu kişilerin düşüncelerinde hiçbir değişiklik olmadı. Hırsızlık, yolsuzluk, adam kayırma ve kul hakkı yemek gibi, Allah’ın yasakladığı nice eylemleri hiç çekinmeden yaptılar ve yapıyorlar.
VE, BİZ DE ONLARA SORUYORUZ
Bütün dinlerde olduğu gibi, Allah’ın son dini olan İslam dininde de bütün bunlar yasaklandığına ve işlenmesi günah sayıldığına göre, bu özgürlüğü size kim verdi? İslam dini, bu ve benzeri eylemlerin hiç birini kabul etmediğine göre, bu yüce dini siyasetinize ve eylemlerinize neden referans yapıyorsunuz?
Din eğitimi veren Okul sayısıyla Cami, Mescit gibi ibadethane sayısını artırmayı, yoksa işlediğiniz bütün bu günahlardan kurtulma çaresi olarak mı görüyorsunuz?
Yoksa, ortaya koyduğunuz bu kötü örneklerle, Allah’a ve onun dinine inanmayanların sayısını artırmak mı istiyorsunuz?
Lütfen söyleyiniz, siz de Allah inancı var mı?
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Çerez Politikası