Cumhurbaşkanı, sevilen bir şarkıdan esinlenerek “gelebiliriz.” diye söylediği bu sözle, Suriye’de bulunacağı girişimi anlatıyor, ama sadece anlatıyor. Girecekleri filan yok. Çünkü, karşısında PKK ile kol kola olan bir Amerika var. Kalleş Amerika, İki yüzlü Amerika!
Değerli okurlarım; Cumhurbaşkanı’nın tek başına verdiği kararla, daha doğrusu Amerika’nın verdiği söze inanarak verdiği kararla girdiği Suriye batağı, içinden çıkılmaz bir hal aldı. Tıpkı, batağa saplanan bir bizonun ya da sığırın bütün çabalarına rağmen çıkamaması gibi. Böylece, vahşi hayvanlara yem olması gibi bir şey. İnşallah, biz öyle olmayız.
Merhum Rüştü Şardağ, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın sözlerini yazdığı o meşhur rast şarkıyı bestelemişti. “O kadar yürekten çağırma beni, Bir gece ansızın gelebilirim.” diyordu, ama sadece o şarkıda diyordu.
Cumhurbaşkanı da, böyle söylüyor. Beklenmedik bir gece, Türk askerinin Suriye’deki o bölgeye (Fırat Nehri’nin doğusuna) gireceğini söylüyor. Hep söylüyor, ama sadece söylüyor.
Ümit Yaşar ya da Rüştü Şardağ sağ olsalardı, kastettikleri o sevgilinin evine çoktan girmişelerdi. Hem de ayaklarına bir deniz olarak.
Benim gibi şarkılara meraklı olan Cumhurbaşkanı bir zamanlar; “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diyerek, o beraber yürüdükleri ile memleket bakın ne hale geldi?
AMERİKA, BUNA İZİN VERMEZ!
Zaten, vermeyeceğini söylüyor da. Amerika’nın Ortadoğu’da tek hedefi var. O da, bölgeye hakim olup, İsrail’in geleceğini garanti altına almak. Bunun yolu da Türk düşmanı olan PKK ile ortak olarak, onu kullanıp bu amacına ulaşmak.
Hatırlayınız, yakın geleceğe kadar, Suriye ile hiç, ama hiçbir sorunumuz yoktu. Baba Esat’la yaşanan karanlık günler geride kalmış, oğul Esat, tam bir Türk dostu olmuştu.
Amerika “Olmaz!” dedi. “Esat’la dostluğu bozup, onula savaşacaksın.” Deyince de, düşünceler tersine döndü. Biz Suriye’ye girerken, çaresiz Suriye halkı da bize girdi. İyi mi oldu? Hayır ve katiyen iyi olmadı, üstelik çok kötü oldu.
Türk halkı, bu gereksiz savaşın Amerika’nın yararına olduğunu şimdi çok iyi anladı, ancak iş işten geçti.
Amerika’nın Ortadoğu’da İsrail’den sonra tek dostu var. PKK ve kolları. Bu terör örgütüne binlerce TIR silah ve cephane gönderdi ve göndermeye devam ediyor. Verdiği paranın da haddi, hesabı yok. Bugün PKK, legal bir devlet gücünde. Ama, o bir terör örgütü, Amerika’ya çalışan bir terör örgütü.
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun bir sınıra sahip olduğumuz Suriye’nin kuzeyi, bizim güneyimizde uzayıp giden bir “Güvenli Bölge” oluşturulması istiyor. Bu bölgede, mülki statüde çok sayıda yerleşim yeri kuracaklarını, çaresiz Suriyelilerle, Türkiye’deki Suriyelilerin bir kısmının buraya yerleştirileceğini, böylece Türkiye’ye olan göç önlenirken, buradaki Suriyeli sayısının da azalacağını söylüyor. Doğru bir mantık gibi görünse de, tamamen hayal. Çünkü, Amerika buna yanaşmayacaktır.
Eğer Amerika, bu bölgede bir yerleşim yeri kurulacaksa, burada bir Kürt Devleti kurulmasını isteyecektir. PKK’nın gayreti ve sahiplenmesiyle kurulacak olan bu devlet, İsrail’in bir numaralı müttefiki olacaktır. Hatta, Ortadoğu’da onun dost ve koruyucusu olacaktır. Bayraklarının yan yana asıldığını, her halde gördünüz.
Rusya, kripto olarak buna razıdır. İran, başındaki Kürtleri defetmek için buna razıdır. Düşünceleri gizli de olsa, ikisi de buna teşnedirler. Bunun önüne geçmenin çaresi, şimdilik Esat’la tekrar oturup konuşmaktır. Onunla düşmanlığı ortadan kaldırıp, yeniden dost olmaktır. Ülkenin çıkarı bunu gerektiriyor.
Rusya, Sovyetler Birliği iken sembolü “Ayı” idi. Amerika da, samimi bir dost olmadığına göre, “Ayıdan post, Amerika’dan dost olmaz!” Sözünü bilmeyen var mı?
Değerli okurlarım; Ömrümüz bunu görmeye yetmese de bendeniz, gelen yeni bir Kürt Devleti’nin ayak seslerini duyar gibiyim. “Bir gece ansızın gelecek olan biz değil, işte onlar olacak.”
|