Dünyanın en eski mesleğini yapıyordu. Çok zenginlemişti. Parayı koyacak yer bulamıyordu. Devlete en yüksek vergiyi veriyordu, ancak gizliyordu. Eğitim Vakfı’nın İstanbul Müdürü iken, bir gün beni evine davet etti. Sonra, ne mi oldu?
Değerli okurlarım; Bu gün size ilginç bir kişilikten söz edeceğim. Olayın kahramanı, Madild Manukyan adlı Genelev patronu. Halk ona, “Kerhaneci” diyordu.
Yazıma konu yapmamın sebebi, dudak uçuklatan servetinin bölüşülmesi için alakasız tam 36 kişinin son günlerde dava açıp, “Biz onun yakınıyız” diyerek, mirastan pay istemelerindendir.
Kerhane, Osmanlı toplumunda da vardı vardı ve yine bu isimle anılıyordu. Türkçe açılımı, “Kar, yani kazanç evi” demek. Ama, toplumda kötü algılanan bir isim.
Fuhuş mesleği, dünyanın en eski mesleğidir. Taa, İsa’dan önceki dönemlere dayanır. Kerhaneler, önlenemeyen fuhuşun devletin denetimi altına alınması için açılmış ve sürdürülmektedir.
KİMDİR BU MATİLD MANUKYAN?
Ermeni asıllı olup, İstanbul Notr Dam De Sion Fransız Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra kadın terziliği yaparken bu işi bırakıp, İstanbul’un Beyoğlu ve Karaköy semtinde Genelev işletmeciliğine soyunmuştur.
Önceleri, küçük bir alanda bu işi yapan Manukyan, yıllar içinde sayıyı tam 37’ye çıkarmıştır. Türkiye’de çeşitli yerlerde bu isimle anılan ve bu işi yapan çok sayıda Genelev var iken, Manukyan bunun çok iyi yapmış olmalı ki, gerçekten dudak uçuklatan bir servete sahip olmuştur.
1914 yılında doğup, 2001 yılında 87 yaşında ölen Ermeni asıllı Türk vatandaşı olan Matild Manukyan, ardında bakın neler bırakmış. Bu yazdıklarım, geride bıraktığı servetinin sadece bir kısmı.
Bugünkü para birimi/değeri ile sadece bir bankada 200.000.000.000.- TL (İki yüz milyar lira), Fransa’daki bir Bankada 150.000.000.- Yüz elli milyon Euro), 500 Apartman Dairesi, 41 İşhanı, 40 Bağımsız bina, 44 Yazlık ev, 220 Profesyonel Taksi, 2 Fabrika, 4 BMW, 4 Mercedes araba, 20 Otel, halen Şişli Belediyesi’nin kullandığı Bina, halen Şişli Adliyesi’nin kullandığı Bina ve devamı …
Manukyan’ın, Kerope Çilingir adında bir oğlu var. Bu servetin, ona kaldığını sanmayın. Çünkü Kerope, 28 yıllık karısını boşamak için, bu kadına tam 600 milyar TL ödüyor.
Geri kalan servete gelince, tam 36 kişi ortaya çıkıp “Manukyan bizim de yakınımızdı, bize de bir şeyle bırakmıştı. Bunu yazılı değilse de, sözlü olarak yapmıştı, yani vasiyeti var.” gibi laflar ederek, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvuruyor. Bakalım, sonu ne olacak?
MANUKYAN, BENİ DAVET EDİYOR
1980’li yıllardı. Hem İstanbul Milli Eğitim Müdür Muavini, hem de Milli Eğitim Vakfı’nın İstanbul Müdürü’ydüm.
Manukyan beni arattı ve evine davet etti. “Kendisi gelsin, onu konuk edeyim.” dedim, “Rahatsız, çıkamıyor.” dediler.
Gittim, işyerinde buluştuk. Çok lüks bir evi/odası vardı. Sohbet ettik. İkramda bulundu, iltifat etti. Ama, ben iltifat edemedim.
“Müdür Bey, mal varlığımın bir kısmını Vakfınıza bağışlamak istiyorum. Çalışmalarınız hakkında bana bilgi verir misiniz?” deyince, bilgi verdim. Ve bu isteklerini, üst kademeye ileteceğimi söyledim. Kendisinin de, yardıma muhtaç ailelerin çocuklarını okutabileceklerini söyledikten sonra, ayrıldım.
Çünkü ben de, annesi Genelevde çalışan ve annesinin yanındaki odada kalan ve de Beyoğlu Kız Ortaokulu’nda okuyan bir kız öğrenciyi, annesinden ve o bataktan kurtarıp, okumasını sağlamıştım.
Rahatsız dedikleri Manukyan, beni kapıya kadar uğurladı.
Durumu üstlere ilettim. Önce, “Normaldir/Uygun” dediler, ama daha sonra, “Vakfın adına leke sürülür ya da toplum hoş karşılamaz” gibi gerekçelerle, bağış kabul edilmedi.
Matild Manukyan, kötü bir mesleğin patronuydu. Dini, inancı ne olursa olsun, o da bunu çok iyi biliyordu.
Ancak toplumun bir kesiminde, meşru olmayan kazançlara ilgi daha fazlaydı. Helal 10 kuruş yerine haram 5 kuruş, onlara göre daha tatlıydı.