ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

“Medrese’ye Dönülmesini” İstiyorlar!

Yayınlama: 8 Ocak 2017 Pazar 21:02 Okunma: 3176

Tam bir iktidar yalakası olan “Eğitim-Bir Sen” adlı Öğretmen Sendikası’nın, şu isteklerine bir bakınız. Türkiye, nereye götürülmek isteniyor?

     Değerli okuyucularım; Öğretmen Sendikaları, diğer sendikalar gibi öteden beri var. Öncelikli amaçları, öğretmenlerin siyasi iktidarlara karşı maddi ve manevi haklarını, yani özlük konumlarını savunmak.  Ayrıca, eğitim işlerinde, ülke için faydalı görmedikleri uygulamaları yerine göre eleştirmek ve birer Türk aydını olarak yol göstermek.

     Milli Eğitim Müdürü olduğum dönemde, onların temsilcileri ile buluşur, sorunlarını dinler,  uygun fikirlerinden yararlanmaya çalışırdım.

     Sendika temsilcileri, fikirlerini ve eylemlerini kendileri için çizilen sınırın dışına taşımazlar, haklarını hukuk çerçevesinde savunup, siyasi iktidarlara yaranmak gibi bir düşünceleri de olmazdı.

      Devir değişti. Kimi kişi,  kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi, salt çıkar için siyasi iktidara karşı bir yağcılık ve yalakalık başladı. Bu yalakalar, o kadar ileri gittiler ki yalakalıkları tasvip görünce, hükümetlerin işlerine karışmaya ve sözüm ona, onlara yol göstermeye başladılar.

      İşte, Milli Eğitim teşkilatında bunlardan biri de, kısa adı  “Eğitim Bir Sen” olan, Eğitimciler Birliği Sendikası adlı bir kuruluş oldu. Ne kadar üyesi ve taraftarı olduğu tam bilinmemekle beraber, Sendikanın yöneticileri Milli Eğitim Bakanlığı’nın her kademesine sızdı, o gün bu gün eğitimi yönetmeye çalışıyorlar.

      O kadar ki, Bakanlığın üst kademelerindekiler, bu Sendikaya sormadan karar alamaz ya da istedikleri tasarrufu yapamaz hale gelmişler.

      Çünkü, ders programları ve uygulamaları dahil, Bakanlıktaki bütün atama ve yer değiştirme işlemleri, bu sendikanın gözetiminde ve arzusuna göre yapılıyormuş.

      Milli Eğitim Bakanları bile, bu sendikanın temsilcileri ile görüşmeden önemli bir karar alamıyor ve icraat yapamıyormuş.

      Hüseyin Çelik’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Bakanlık teşkilatının içine giren, böylece Bakana ve Bakanlığa hakim olan bu Sendikanın, Hüseyin Çelik’le birlikte  tam bir FETÖ’cü olduğu, ancak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Hüseyin Çelik ortadan kaybolunca yön değiştirdiği ve kendisini “masum” göstermeye çalıştığı  anlatılıyor.

                                             EĞİTİM BİR SEN, NE DİYOR?

       Geçen hafta Genel Kurulu’nu yapan bu Sendika, çok çarpıcı beyanlarda ve isteklerde bulunuyor. Beyanlarını okuyunca, küçük dilimi yutacak hale geldim.

      Evvel emirde, tam bir “Atatürk düşmanı” olduğu anlaşılan Sendikanın, okullardaki İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük derslerinin kaldırılmasını istediği, Kemalizm’in de sona erdirilmesini, birinci sınıflardan itibaren okullara Din Dersi konulmasını, laikliğin kaldırılıp, batıya yönelik pozitif ilimlerin de kaldırılmasını, modernleşmenin sona erdirilmesini, ulus devlet anlayışının bitirilmesini, kısaca modern Türkiye’den vazgeçilmesini, onun yerine yani millet olma yerine “Ümmet olmanın” hakim kılınmasını ve daha bir çok “Zırva”nın uygulamaya konmasını istiyorlar.

      Sizin anlayacağınız, bu Sendika kılıflı topluluk, Cumhuriyet rejimi kabul etmiyor, Atatürk’ü reddediyor, tekrar eski günlere ve de Medrese eğitimine dönülmesini istiyor. Oysa, tam bir “mürai” ler!

     Kısa adı FM olan Fatih Medreseleri adlı bir TV kanalı, zaten yayına başladı bile. RTÜK’ün de desteği ve gayretiyle, laiklik ilkesi ve laik eğitim anlayışı ayaklar altına alınmış durumda.

     Onların bu halini görünce ve öğrenince, buradan haykırarak söylemek durumunda kalıyorum. Bendeniz, onlar gibi “mürai” değil, tam bir Atatürk’çü, çağdaş ve modern eğitimden yana, katıksız ve samimi bir Müslüman’ım.

     Türkiye’nin içine düşürüldüğü bu durumu görünce, milli ve manevi değerlerle, dinine bağlı bir kimse olarak içim sızladı, kanım dondu.

     Aydın bir nesil yetiştirmekle yükümlü olan öğretmenlerin oluşturduğu bir Sendika, bu şekilde nasıl düşünebilir ve Türkiye’yi Ortaçağın karanlığına nasıl götürmek ister, bir türlü anlayamadım.

     Bu iktidarın içinde doğru ve müspet anlayışlı ve çocuklarının geleceğini düşünen tek bir kişi yok mudur ki, bu sendikaya mensup öğretmen ve yöneticilerine hadlerini bildirmiyor? Bu ne aymazlık? Bu ne cesaret? Bunlar, nasıl kafa taşıyorlar böyle? Bilen varsa, beri gelsin.

     Değerli okuyucularım, Türkiye’nin nereye götürülmek istendiğini, şimdi bir kere daha anladınız mı?

        Rize’yi, Atatürk Kurtarmamış(!)

      Rize’nin Cumhuriyet Meydanındaki Atatürk heykelini yerinden söktürüp, meydandan kaldıran Rize Belediye Başkanı bundan utanç duymak yerine, “Rize’yi Atatürk Kurtarmadı ki!” diye beyanda bulunmuş.

     Adam, yaptığından utanmadığı gibi, söylediğinden de utanmıyor. Bu efendiye sormak gerekir. Acaba, kim kurtardı? Ruslar mı kurtardı? Almanlar mı, İngilizler mi, ya da Yunanlılar mı kurtardı? Yoksa, deden ya da baban mı kurtardı?

     Bu efendi diyor ki, “1916 senesinde Ruslar Karadeniz’den çekilince, Rize kurtulmuş oldu. Atatürk ise, 1919 da Karadeniz’e geldi.”

    Yani, Atatürk’ü işlevsiz ve itibarsız hale getirmek için kılıf arıyor. Yazıklar olsun sana! Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini başlattığı Samsun’daki 19 Mayıs Lisesi’nde okumuş, Ankara’da yine onun adını taşıyan Gazi Üniversitesi’nden mezun olmuşsun. Ama, Vali’nin babasının oğluna; “Vali olmuşsun, ama adam olamamışsın” dediği gibi, sen de Profesör olmuşsun, Belediye Başkanı da olmuşsun  ama…

      Değerli okuyucularım;  Ziya Paşa, ne güzel söylemiş.

               Adama, adam gerekir,

               Adamı adam etsin,

              Adam, adam olmazsa,

             Adam adamı ne etsin?

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4