|
|||
KÖŞE YAZISI DEĞİL, Bu Bir Haberdir! | |||
Naci AKAY | |||
Hem de, şaşırtıcı göz kamaştıran bir haber. Duymayan, gazete okumayan ve fırsatını bulup da Televizyon seyretmeyenler için, ilgi çekici bir haber. Yorumu, okuyucuya aittir. Değerli okurlarım; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, o zamanki partisinin İstanbul İl Başkanı iken, bendeniz de İstanbul Milli Eğitim Müdürü’ydüm. 1994 yılında yapılan yerel seçimlerde İstanbul Belediye Başkanı seçildi. Böylece onunla, İstanbul’da birlikte kamu görevi yaptık. Erdoğan, daha sonra eşinin memleketi olan Siirt’te yaptığı bir konuşma sebebiyle, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hapse mahkum edildi ve Belediye Başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Verilen cezasını çekmesi için, Trakya’da Erdoğan’a Cezaevi arandı. Anlatılanlara göre, benim doğum yerim olan Tekirdağ Saray Cezaevi uygun bulundu, ancak, ziyaretçisi çok olur ve böylece olaylara sebep olur düşüncesiyle, onun Saray’a gelmesini Cezaevi Savcısı kabul etmiyor. Daha sonra sürgüne uğradığı söylenen o Savcı’nınsa, şimdi nerede olduğu bilinmiyor. PINARHİSAR’A KABUL Pınarhisar Cezaevi Savcısı Yüksel Kocaman ise, “Olur” diyor ve Erdoğan cezasını orada çekmeye başlıyor. Savcı, kendisine özel bir oda veriyor ki, İstanbul Belediye Başkanlığı yapmış bir kişi için bu normaldir, yadsınamaz. Erdoğan, siyasetin içinden geldiği için, ziyaretçisi çok oluyor ve bu ziyaretçilere, Savcı’nın emriyle hiçbir şekilde engel olunmuyor. Savcı, yaptığı bu kolaylıklarla kalmıyor, onun öteki isteklerini de yerine getirirken, her türlü yardım ve kolaylığı sağlıyor. Bu da normaldir. Erdoğan, bu kolaylıklardan da yararlanıp, partisini kurma çalışmalarını burada yapıyor ve parti kuruluyor. Ceza bitiyor, Erdoğan tahliye oluyor, Parti hazır. 2 Kasım 2002 günü yapılan genel seçimde, Erdoğan’ın Partisi tek başına seçimi kazanıyor, ama Erdoğan seçilemiyor. Çünkü, Memnu Hakları, geri verilmiş değil. Yani, seçime girme ve seçilme hakkı yok. O zaman CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal’ın gayreti ile yapılan Anayasal bir değişiklikle, Erdoğan Siirt’en seçime girip kazanıyor ve zaten Partisinin Genel Başkanı olduğu cihetle, geçici Başbakanlığı Abdullah Gül’den alıp, Başbakan oluyor. SAVCI KOCAMAN’A GÜN DOĞUYOR Genç Savcı Yüksel Kocaman, dilediği yerlerde böylece görev yaparken, Erdoğan onu hiç unutmuyor ve 2017 senesinde Ankara C. Başsavcısı yapılıyor. Kocaman’ın da ona iyilikleri ve karşılıkları devam ediyor. Çünkü, artık emrinde. Mesela, Erdoğan’ın isteği üzerine hapisteki 2 HDP’ linin iddianamelerini bir türlü hazırlamıyor ve onlar içeride tutuluyor. O kadar ki, bu B. Savcı Yunanistan’daki bir gazetenin manşetinden Erdoğan’a hakareti üzerine, orayı Türkiye sanıp gazete hakkında soruşturma bile açıyor. Gazete, herhalde çok korkmuştur. BAŞSAVCI NİŞANLANIYOR VE EVLENİYOR B. Savcı Kocaman, Ayça Dursun adlı bir bayanla nişanlanıyor ve nişanlılar tatillerini, geceliği 9.000 lira olan Bodrum’daki bir lüks otelde geçiriyorlar. Geçen hafta da, Ankara Sheraton Otelde nikahları kıyılıyor ve evleniyorlar. Altındağ Belediye Başkanı’nın nikah kıydığı törende nikah şahitliklerini, Yargıtay, Danıştay ve Yüksek Seçim Kurulu Başkanları ile öteki Yüksek Mahkeme Başkanları yaparken, öteki şahitler ise Adalet Bakanı, HSK 1’nci Daire Başkanı, Genel Kurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Adalet, İçişleri ve Milli Eğitim Bakanları ile, Barolar Birliği Başkanı, TOBB Başkanı ve masanın etrafında oturmaya yer bulan öteki yüksek zevat yapıyor. Nikah töreni resimleniyor ve İnternete canlı olarak yükleniyor. Görmeyenler, görebilir. Nikahtan sonda, Tayyip Erdoğan çiftleri Saray’ına davet ediyor ve çiftler, aile yakınlarıyla birlikte geceyi Saray’da geçiriyorlar. Orada da aile boyu resimler çektiriliyor ve çiftlere hediyeler veriliyor. Öteki Savcılar, bu duruma şaşırıp kalıyorlar. BALAYI, YİNE BODRUMDA Çiftler, balayı’larını da, alışık oldukları Bodrumda geçiriyorlar. Helikopterle gittikleri Bodrum’da, kaldıkları Lüks otelin geceliği 10.000 lira. Durum böyle olunca, hemen Başsavcının maaşı merak ediliyor. Başsavcı Yüksel Kocaman, mümkün olsa daha üst bir makama getirilecek, ama o makam şimdilik yok. Değerli okurlarım; Bu kadar imkan için o parayı, hiç kimse durduk yere cebinden harcayamaz. Şüpheniz olmasın ki, ona sağlanan bütün bu imkanlar devletin kasasından, dolayısıyla milletin devlete ödediği vergilerdendir. Yüksel Kocaman’ı o makama getirmek, Tayyip Erdoğan’ın yetkisindedir. Ancak, o Savcı ceza yattığı Pınarhisar Cezaevi Savcısı değil de, mesela Keşan Savcısı olsaydı, bu imkanları görebilir miydi? Görevi sırasında, Tayyip Bey’e bu ayrıcalıkları yapmasaydı, bu imkanları ve mevkii görebilir miydi? Bu son cümlelerimi de, yorum değil, haberden sayınız. Son 18 yıldan beri böyle haberleri çok duydunuz. Bu da, onlardan bir tanesi. Daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız, İnternet’te bulabilirsiniz. Hem de, sesli ve görüntülü olarak.
|
|||
Etiketler: KÖŞE, YAZISI, DEĞİL,, Bu, Bir, Haberdir!, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.