Bir varmış, bir yokmuş. Ortaçağ’da bir Sultan Mehmet varmış. İstanbul’u alıp, Ayasofya Kilisesini Cami’ye çevirmiş. Müslümanlar, bu Cami’de tam 482 yıl ibadet ettikten sonra Cami ibadete kapatılmış. Artık masal olan bu durum, evvel zamanda kalmış!
Değerli okurlarım, Yerel seçime bir haftadan bile az bir zaman kala, Cumhurbaşkanı çok önemli bir söylemde bulundu. Ezcümle, seçimden sonra Ayasofya Müzesi’nin, tekrar Cami olarak ibadete açılacağını söyledi.
Bu söylemi, TV’lerden izledim ve gazetelerden okudum. Cumhurbaşkanı’nın sözleri bana, rahmetli Fatma Ninemin “Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…” diyerek başlayan masallarını hatırlattı.
Çünkü, Ayasofya üzerine söylenen bütün sözler, bir masal yani gerçekten uzak sözler olmaktan öteye gitmedi, gitmiyor.
Oysa, 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul’u alan Sultan Mehmet, 1 Haziran günü Cuma namazını Camiye çevirdiği bu mabette kılmıştı.
Böylece 5’ci asırda Bizans’ın Kilise olarak inşa ettiği bu mabet, Camiye çevrilmiş ve tam 482 yıl Müslümanlar ibadetlerini bu Camide yapmışlardı.
1935 yılında Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu Kararı ile Müze haline getirilen bu mabet, o gün bu gün meraklılarının ziyaretine açık tutulmuştur.
Ayasofya’nın, Cami iken neden Müze haline getirildiği konusunda muhtelif rivayetler ve iddialar vardır. Bunlardan bazıları mesela, Atatürk’ün batılıların baskısına dayanamadığı, bir yıl sonra imzalanan Montrö Boğazlar Anlaşması’nın kabulünde etkili olduğu, yakınında Sultanahmet Camii gibi büyük bir mabedin bulunduğu vs. gibi çeşitli görüşler ve söylentiler vardır.
1935 yılından günümüze kadar, Ayasofya’nın yeniden Camiye dönüşmesi için halkımızın sürekli istekleri olmuştur.
Bundan 10 yıl önce, bir ulusal Gazetenin ikinci sayfasında ve tam sayfa olarak yazdığım bir yazıda, bendenizin de böyle bir isteği oldu. Ben de, Ayasofya’nın artık Cami olarak ibadete açılmasını istemiş ve gerekçelerini de uzun uzun yazmıştım.
Aldığım tepkiler çok olumluydu, ama hemen herkes bunun mümkün olamayacağını ısrarla söylüyorlardı. Oysa ben, muhafazakar görüşlere sahip bir iktidarın yani AK Parti iktidarının, bunu başaracağını ve Ayasofya’yı tekrar ibadete açabileceğini sanmış, ancak yanılmıştım.
AH ŞU SEÇİM YOK MU?
Önümüzdeki 31 Mart günü yerel seçim var. Belediye Başkan adaylarının değil de, sürekli Cumhurbaşkanı’nın İl-İlçe dolaşıp oy istediği bu seçim olmasaydı, bu durum katiyen gündeme gelmezdi. Seçime 5 gün kala gündeme gelmesi bir gerçeği yansıtmadığı gibi, tam bir kandırmacadır.
Çünkü iktidar, bu konuyu başarabileceğini gözüne kestirseydi, daha başlangıçta burayı Camiye çevirir, 17 sene sonra bir seçim arifesini beklemezdi.
Ege Denizi’nde ve burnumuzun dibindeki 18 adamızın ve adacıkların Yunanlılar tarafından işgal edilmesine sessiz kalan, Türklerin Yunanistan’daki Camilere bile rahat girmelerini engelleyen Yunanistan’ın, Başbakanını Heybeliada Rum Okulu’na merasimle sokan ve suçu sabit Amerikalı bir Papazı, küçük bir tehditle serbest bırakan Türkiye, Amerika’ya rağmen Ayasofya’yı Cami olarak ibadete açamaz.
Ayasofya Türkiye’de değil de Amerika’da olsaydı, Trump’un imzalayacağı bir Başkanlık Kararnamesi ile bırakın mabet olmasını, Spor Salonu bile olurdu.