Bu sosyolojik olay, daha önce de vardı. Ancak, bu kadar çok değildi. Mesela, 5 çocuk ve 4 torun sahibi evli bir kadın, en az 3 çocuklu evli bir erkeğe neden kaçar? Sevgiden mi, aşkından mı, yoksa başka sebepleri mi var? Bir göz atalım.

      Değerli okurlarım;  Bu yönetim döneminde, kimi evli kadınların, kimi evli erkeklere kaçması, adeta bir moda oldu. TV’lerde yapılan kayıp, magazin ve benzeri programlarda, bu durumu sıkça görüyoruz.

     Diyelim, en az 5 çocuklu. 5o yaşlarında evli bir kadın, çocuklarından ve torunlarından, hele çevresinden hiç utanmadan, 3-4 çocuklu 30 yaşındaki evli bir erkeğe kaçıyor.

     Kimisi çocuklarını geride bırakıyor, kimisi eğer 2 -3 çocuklu ise, çocuklarını da yanına alıp kaçıyor.

                                        SONRA NE OLUYOR?

      Kaçtığı kişinin eğer karısı yok ise, beraber yaşamaya başlıyorlar. Var ise, ya o eşin yanına kuma (gayrimeşru eş) oluyor ve hep beraber yaşıyorlar ya da nikahlı kadın evi terk ediyor ve kavgalar başlıyor.

      Kimi çaresiz kadınların, bu durumu kabullendikleri ve gayrimeşru hayat sürüp gidebiliyor.

       Meşru olan eş kabullenmediği takdirde, rezillik başlıyor. Meşru eş olayı bir TV kanalına taşıyınca da, her şey ve herkes ortaya çıkıyor. Bu olaya sebep olanlar, hiç utanmadan yaptıklarını savunmaya çalışıyorlar. Genellikle söyledikleri, “Çok sevdim, aşık oldum”

      Geride kalan çocukları ise, düşünen ve özellikle cümle alemden utanan yok!

                               KAÇANIN KOCASI NE YAPIYOR?

     O da, TV’ye çıkıp karısını arıyor ve adeta yalvarıyor. “Canim, seni çok seviyorum. Beni bırakıp gitme, geri dön, kabulümsün.  Her istediğini yapacağım.” Diyerek, ağlayan da var. Ancak, bütün yalvarmalar nafile. Onlar, aylar öncesinde karı-koca olmuşlar. Senin erkekliğin, senin nefsin ve bu ayıba karşı bu genişliğin neden?

   Bu arada, kimi genç kızların da, evli, çocuk sahibi yaşlı erkeklere kaçtığı ve bütün çabalara rağmen evlerine dönmek istemedikleri görülüyor.

                         BU REZALETİN SEBEBİ, NE OLABİLİR?

     Kanaatim o ki, bir değil, birden çok sebebi var. Öncelikle belirteyim ki, genç bir kadının yaşlı bir erkeğe aşık olması, çok nadir düşünülebilir.  O halde, aşktan ziyade başka sebepler aramak lazım.

   Esas neden, maddi sıkıntılardan olabilir. Kocasından beklediği maddi imkanı bulamayan kadın, daha varlıklı bir kişiyi tercih edebiliyor.

  Başka bir nedeni, kocasından pek kötü muamele görüp, kocayı terk etmiş olabilir.

    Yine başka bir sebep, bir kadın olarak kocasından beklediği cinsel yakınlığı görmemiş olması da olabilir.

   Kimi çalışan kadınların, çalışma arkadaşı olan erkeklerle çok yakın olması, onları böyle bir beraberliğe itebiliyor.

    Başka sebepler de var. Ancak, en önemlisi İNTERNET ya da SOSYAL MEDYA aracı iile haberleşmenin çok kolay olmasıdır. Cep telefonları da çabası.

    Öyle ki “ÇELEŞME” denilen bu yazışmalarda, taraflar birbirlerini görmeseler de, bu haberleşme (Çetleşme) onları yakınlaştırıyor ve böylece anlaşıp, buluşuyorlar. Gerisi rezalet!

                         AİLELER YIKILIYOR, EVLİLİKLER BOZULUYOR!

     Değerli okurlarım, bu durum aileyi kökünden yıkıyor, evlilikler bozuluyor. Olansa, çocuklara oluyor.

     Adli Tıp Kurumu açıklamıyor, ama DNA testi için bu kuruma başvuranlarını sayısının, her zamankinde fazla olduğu, ve kimi babalar ile çocukların DNA’sının eşleşmediği bildiriliyor.

    Bu durum da, aile birliğini bozuyor ve Türk ailesini temelden çökertiyor.

    Son sözüm şudur. Aile Bakanlığı diye bir Bakanlık yokken, bu rezilliklere pek tanık olmuyorduk. Salt aileyi korumak için bu iktidar döneminde kurulan bu Bakanlık, faydadan çok adeta zarar getirdi.

    Bir gün bu Bakanlığın Bakanı olan bir bayanın söylediği, “Bir defadan bir şey olmaz” sözü, kulaklarımdan hiç çıkmıyor

    Bu hanım doğru söylüyordu. Evet, bir defadan bir şey olmaz, sadece çocuk olur.