İnsan, yazarken utanıyor. Ancak, Profesör unvanıyla geçinen biri hiç utanmadan, “Camiden Kerhane yaptılar.” diyor. Vatandaş ise bu lafı, bu utanmazın ağzına tıkamıyor.
Değerli okuyucularım; Hatırlayınız, bir zamanlar Hasan Mezarcı adında bir sapık vardı. Bir dönem İstanbul Ümraniye’de Müftülük yapmıştı. Daha sonra, şimdiki iktidar partisinin mayası olan partiden Milletvekili seçildi.
Abuk sabuk konuşuyordu. Atatürk’e saldırmak için “Onun anası, Selanik Genelevi’nde (Kerhanesinde) çalışıyordu. O bir Veled-i Zina, yani zina mahsulü, babası belli değil.” Demek istiyordu.
Bu sapık, daha sonra Almanya’ya gitti. Orada beyaz elbiselere bürünüp, eline aldığı süslü bir asa ile kendini İsa-Mesih ve daha sonra da Mehdi ilan etti. Onu ciddiye alıp konuşanlar ve hakkında yazı yazanlar oldu. Ancak, tam bir akıl hastası ve meczup olduğu ortaya çıkınca, ortalıktan kayboldu. Şimdi nerede olduğu belli değil.
YENİ SAPIKLAR TÜREDİ
Zaman, hayli geçti, ama sapıkların sapıklık dönemi bitmedi. Atatürk’e ve onun eserlerine ve de yakın arkadaşlarına saldırmak isteyenler, daima pusuda kaldılar. Ancak, bazıları başını pusunun dışını çıkarıp, zehirlerini kusmayı sürdürüyor.
Geçtiğimiz hafta, önemli bir Üniversitemizde Prof. titri taşıyan bir kişi, durduk yere yine Atatürk’e ve Atatürk dönemine saldırmış. Ve demiş ki, “Atatürk döneminde, Çanakkale ve Bursa’da birer Camiler bozulup, Kerhane (Genel ev) yapıldı.”
Önce şunu belirteyim. Böyle bir şeyin olmaması bir yana, Cami ile Kerhaneyi yan yana getirmek “Büyük Günah”.
Ahır yapıldı dediklerini biliyoruz. Meyhane yapıldı diyenler de var. Ancak, Kerhane yapıldı diyeni ilk defa duyuyoruz.
Dinini seven ve sayan bir Müslüman olarak, bu tür yakıştırmaları ve iftiraları, hele Camilerin Kerhane yapıldığını söylemenin ne kadar ayıp ve büyük günah olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.
Kaldı ki, bu kişinin bir bilim yuvasında bir bilim adamı olduğunu öğrenmek çok kötü ve çok acı bir durum
DEVLETİN OTORİTESİ NEDEN SESSİZ?
İnsanın, “Bu devlet, bu Diyanet nerede?” diyesi geliyor. Mübarek dinimizi öğretmek, koruyup kollamakla görevli olan, ibadet yerlerimize sahip çıkması gereken Diyanet İşleri Başkanlığı bu adama, “Hangi Cami ve ne zaman Kerhane yapıldı?” diye sormaz mı? Sormuyorsa, neden sormuyor? Bu lakırdıyı duyan devletin öteki otoriteleri, bu duruma neden seyirci kalırlar? Ve, bu Müslüman Türk halkı bu duruma neden sessiz?
Gayri Müslimlerin bile tepki gösterdiği bu iftiralara, Müslüman Türk halkı sessiz kalamaz ve kalmamalıdır.
Boşuna dememişler. Dinime söven, bari Müslüman olsa!
|