İktidar şimdi de, yamalı bohça haline gelen “Seçim Kanunu” nu değiştiriyor. Belli ki, dürüst ve tarafsız bir seçim için değil, tekrar seçimi kazanmak ve iktidarı ele geçirmek için. MHP’de payandası. Erken seçim yolda.
Değerli okurlarım, Kendimi bildim bileli, seçim zamanı yaklaşınca ya da seçim söz konusu olunca, siyası iktidarlar hemen seçim kanunu ile siyasi partiler kanunlarına sarılırlar.
Bu sarılma, çok kere yeni bir değişiklikle sonuçlanır. Bu değişiklik yapılırken, muhalif partilerin görüşleri sorulmaz, sorulsa da dikkate alınmaz. Çünkü keser, hep iktidardan yana yontacaktır.
Bu defa da öyle oluyor. İktidar Partisi olan AKP, payandası olan MHP’yi de yanına alarak, Seçim Kanunu’nu değiştirmeye çalışıyor.
Burada ilk dikkatimi çeken, erken seçim işaretinin ufukta görünmesidir. 2023 yılını bekleme gibi bir niyetleri yok galiba.
SEÇİM KANUNLARI
Ülkemizde ilk Seçim Kanunu, Osmanlı döneminde ve 1’ci Meşrutiyet’te ve de 1877 de çıkarılmış. İyi hazırlanan bu kanun, Osmanlı gitmesine rağmen, 1946 yılına kadar yürürlükte kalmış. Çok partili seçimin yapıldığı 1946 yılında, ciddi biçimde değişikliğe uğramış.
1961 yılına gelindiğinde, bugün hala mevcudiyeti süren 298 numaralı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri adlı kanun çıkarılmış.
1983 yılına gelindiğinde, 2709 numaralı Siyasi Partiler Kanunu çıkarılırken, aynı yıl 2839 numaralı Milletvekili Seçimi Kanunu çıkarılmış. Turgut Özal iktidarda.
Daha fazla detaya girip, kafanızı karıştırmayayım.
BU DEĞİŞİKLİK, ŞİMDİ NEDEN?
İktidar bu değişikliği tamamen seçimi tekrar kazanmak için yapıyor. Kanun çıktıktan sonra nelerin değişeceğini ve ne gibi yeniliklerin geleceğini hep beraber göreceğiz.
İlk alınan duyumlara göre iktidar,18 Milletvekilinden olan Seçim Çevresi’ni 10 Milletvekiline düşürüyor. Böylece, seçim çevresi sayısı çoğaltılıyor.
Ayrıca, bundan sonra partiler arasında Milletvekili transferi yapılamayacak. Hani şu CHP’den İYİ Parti’ye transfer olan vekiller ve benzeri gibi.
Bir başka göze batan değişiklik ise, Yargıtay külliyen devreden çıkarılacak ve bütün yetkiler Yüksek Seçim Kurulu’na devredilecek. Yüksek Seçim Kurulu yerine, Yandaş Seçim Kurulu dedikleri kurula verilecek.
Böylece, payanda partinin lideri Devlet Bahçeli de memnun edilecek.
Bendeniz yazılarımı yazarken hep merhum Çetin Altan’ı hatırlarım. Çetin Altan, “Şeytanın Gör Dediği” başlıkla yazılarını yazardı.
Bana da Şeytan adeta, “Bunları Gör!” diyor.
Baransu, Kazdığı Çukura Düştü!
Hatırlayınız, bir Mehmet Baransu vardı. Gazetecilik yapıyordu. İktidar FETÖ iktidarla kol kola iken, o da FETÖ’nün yanında ve içindeydi.
Askerlerin darbe yapacağı, hatta bu arada Fatih Camii’ni bombalayacağı haberleri çıkınca, zanlılar hakkında bir dava açıldı ve buna “Balyoz Davası” denildi. Yetmedi, bir de Ergenekon Davası icat edilip, ikisi birleştirildi.
Bu davalarda Genel Kurmay Başkanı dahil, çok sayıda asker ve sivil tutuklanıp yargılandı, mahkum oldu.
İşte bu Mehmet Baransu yangına suyla değil, körükle gitti ve bir çuval belge bulup, bir çarşı-azar arabası gibi arabayla götürüp yetkililere teslim etti. Hem de iftiharla.
SONRA NE OLDU?
İktidarın, FETÖ ile yolları ayrıldı. Mahkumiyetlerin kumpas olduğu anlaşıldı. Tutuklular salındı. Mehmet Baransu kodeste kaldı.
Yargılamayı yapan Mersin 2.Ağır Ceza Mahkemesi, üç ayrı suçtan Baransu’yu tam 19 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırdı.
Eee… ne demişler, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste !”