|
|||
BÜYÜK DOLANDIRICI ! İhlas Holding | |||
Naci AKAY | |||
Hem de, İslam dinini paravan yapıp masum, yoksul garip ve çaresiz insanları dolandırmış. Büyük dolandırıcı ölmüş, ama oğlu bu gariplerin paralarını vermemekte direniyor. Alacaklar, bir yıl sonra zaman aşımına uğrayacak. Oğlu, şimdi onu bekliyor ve ona güveniyormuş. Değerli okuyucularım; Bu memleket nice dolandırıcılar gördü. Başta Sülün Osman olmak üzere Köprü, Saat Kulesi, Vapur İskelesi gibi meydanlarda görünen sabit varlıkları satanlar çıktığı gibi, kanunların boşluğundan ya da iktidarın gücünden yararlanıp, nice halkı soyanları da gördü. Zaman içinde bu uğursuzlara alışan halk, onların bu yaptıklarına “Tokatlama” derken, onlara da “Tokatçı” diyordu. İşte, bunlardan biri de kurduğu radyo, televizyon ve gazetesinin yayın gücünü kullanan Enver Ören oldu. Enver Bey, “Ben, ihlasla yola çıktım.” diyerek, dinsel ve sözüm ona samimi bir yaklaşımla ticarete başladı. İhlas, halastan yani samimiyetten ve kalp temizliğinden geliyordu. Kur’an-ı Kerim’de de bir İhlas Suresi vardı ki, Allah’a hulusi kalple, samimi inançla bağlanmayı anlatıyordu. Enver Ören de, öyle görünüyordu. Kimi zamanlarda ilahi aşka gelip, ekranların önünde ağlıyordu. Ticarete bu şekilde yaklaşan Ören’e, artık para kazanmamın yolları açılmıştı. Enver Bey ayrıca güleç yüzlü, sempatik bir kimse idi. Tebessüm yüzünden hiç eksilmez, bu şekilde de muhatabında güven ve sempati uyandırırdı. Kendisini 1970’li yılların sonunda tanıdım. Kurduğu Türkiye Gazetesi, Cağaloğlu’nda bir binanın bodrum katında çıkıyor ve çalıştığım yere yakın olduğu için sıkça görüşüyorduk. Gazete, eğitim faaliyetlerini sık sık haber yapar ve bu hizmetlerin tanıtımında bizim için çok faydalı olurdu. Bendeniz de ona hem bilgi, hem de bu hizmet ve yaklaşımından ötürü Plaket ve Onur Belgesi verirdim. Enver Bey, işlerini büyüttü. İhlas adını, kurduğu Holding’e verdi. Böylece İhlas Holding, büyük ticari işlerle beraber İnşaat sektörüne de girip, büyük paralar kazandı. Hatta, eğitime de el atıp, bir de Özel Okul açtı. Bir ara, kar (kazanç) dağıtma vaadiyle halktan para toplamalar başlayınca, Enver Bey de İhlas Holding adına çok para topladı. Sadece, din yolunda yürüdüğünü söyleyerek faiz yerine kar payı yani kazançtan kar dağıtacağını söyleyince, daha çok dar gelirliler ve onun dindar olduğuna inananlar paralarını yatırdılar ve Enver Bey’i bol paraya boğdular. Kurduğu holding, büyüdükçe büyüdü. İlk olarak İstanbul/Haramidere’ye yakın, deniz kıyısında Marmara Evleri’ni yapıp, biraz daha güven kazandı. Peşinden, Bizim Evler, Kristal yapı, Armutlu tesisleri ve diğerleri geldi. PARA TOPLAYANLAR TOKATÇI ÇIKINCA… Bankerler çoğalıp, halktan toplanan paralar tokatlanmaya başlayınca, finans şirketleri bir bir iflas etmeye başladı. Halkın paraları geri ödenemez hale gelince de, hükümet BDDK, yani Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunu kurup, olaya el koydu. TMSF yani Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu da ayni görevi üstlendi. El konan şirketler, taksitli olarak paraları geri ödemeyi vaat etmesine rağmen, Enver Beyin Holdingine el konmadı. Çünkü, dönemin Başbakanı Tayyip Bey, bulunduğu yerden bir telefonla öyle emir vermişti. Bir söylenene göre halkın 390 milyon doları, şimdiki tespitlere göre de, 67 bin kişi mağdur edilerek, tam 400 milyon dolar İhlas Holding tarafından halktan toplanıp tokatlanmış olmasına rağmen, böylece derin bir nefes alan Enver Bey, oğlu Mücahit’i de işin içine sokarak, topladığı paraların üstüne oturuverdi. Aynı zamanda Amerikan vatandaşı olan ve Amerika adına çalışacağına ve de Amerika’nın çıkarlarını koruyup savunacağına yemin eden Mücahit Ören’se, daha sonra “Nitelikli dolandırıcı” suçlamasıyla hapis cezasına çarptırılmış, cezası onanmış ancak, çeşitli korumalarla bu cezayı çekmemişti. Paralarını kaptıran ve kendilerine İhlaszedeler denilen bu kişilere yapılan bütün vaatlere rağmen, çarpılan paraları geri ödenmedi ve ödenmiyor. Çünkü, gelen haberlere göre zaman aşımının gelmesi bekleniyormuş. Bu süre bir yıl sonra dolacağı için de, bütün alacaklıların, kaptırdıkları paralarının üstüne birer bardak su içmesi öneriliyormuş. Baba Enver Ören, hayatını kaybetti. Kazandığı bütün bu sevaplarıyla(!) ve “Kul hakkı” ile bu dünyadan göçtü gitti. Şimdi, Eyüp Mezarlığında. Amerika’nın çıkarlarına hizmet edeceğine dair yemin ederek Amerikan vatandaşı olan oğlu Mücahit ise, babasını huzur içinde yatırıp(!) çarptıkları bu paraları ödememek için var gücüyle direniyormuş. Arkasına, siyasi iktidarı ve onun devlet gücünü alınca da, bu paraların artık ödenmeyeceği anlaşılıyor. Çarpılanlardan tanıdıklarım da var. Umutla bekleşip, ağlaşıyorlar, ancak nafile. Değerli okuyucularım; “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste” deseler de, bunlarda o korku ve o inanç yok. Çünkü, bunların özel hazırlanmış kefenlerinde, fermuarlı cepler var. Bir anımı naklederek, yazımı bitiriyorum. BENİ HATIRLAMADI Yukarıda da ifade ettim. Merhum Enver Bey’le, 20 yıldan fazla süren bir yakınlığımız vardı. Onun yapılabilecek hiçbir isteğini geri çevirmemiştim. Emekli olduktan sonra bir gün, salt hatırını sormak için kendisine telefon ettim. Telefona bakan, “Enver Bey burada, hemen haber vereyim.” dedi. 30-40 saniye kadar bekledikten sonra Sekreteri, “Bey efendi, Enver Bey sizi hatırlayamadı.” dedi. Ve telefon kapandı. Çünkü Enver Bey’in, benim ve benim gibileriyle artık işi bitmişti.
|
|||
Etiketler: BÜYÜK, DOLANDIRICI, !, İhlas, Holding, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.