İktidar, sözüm ona ‘Yargı Reformu’ yaptı. Böylece, bazı adli uygulamalar değişecek. Okurlarım, hatırlayacaktır. Bir yazımda, “Yargı Reformu” değil, Hakim Reformu yapılmalıdır” demiştim, ısrarlıyım. Sebebini, bir kere daha anlatayım.
Değerli okurlarım; Kimi konuları zorunlu olarak tekrar ettiğim için, okuyucumun hoşgörüsüne sığınıyorum. Bunlardan biri de, Adalet ve Hakimler.
Adalet, ilahi buyruklara göre Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sayıldığına göre, Hakimler de onun takipçisi ve uygulayıcısıdır. Yine de, siz öyle sanın.
Bilindiği gibi, geçtiğimiz günlerde Türkiye’de adına “Yargı reformu” denilen bir çalışma yapıldı ve Meclisten Kanunu çıkarıldı.
İlk bakışta, çok hayırlı ve çok özlenen bir iş yapıldı sanıldı ve kimi çevrelerce takdir gördü. Oysa, durum öyle açıklandığı gibi değildi. Bendeniz de, Adalet Bakanlığı’nın, dolayısıyla iktidarın bu çalışması üzerine bu küçük köşede Yargı Reformu değil, “Hakim Reformu” yapılmalıdır dedim ve bunda ısrarcıyım.
NEDEN ISRARCIYIM?
Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi “Adalet” soyut bir kavramdır. Tam uygulandığı zaman anlam kazanır. Onu uygulayanlarsa “Hakimler” dir. Keza, Savcılar da bunun içindedir.
Adil, dürüst, namuslu ve yüreğinde Allah korkusu olanları tenzih ederek, diğerlerini anlatmaya çalışayım.
Yakın geçmişte görüldü ki, Türkiye’de iki türlü Hakim var. Birincisi, Adalet adına verdiği kararları, belli bir çıkar karşılığı veriyor. Bunlara, FETÖ Hakimleri de dahildir. Çünkü, onlar bu örgütün içine ya bir çıkar için girmişler ya da bu örgüt tarafından okutulmuş veya o görevlere tayinleri sağlanmıştır.
İkinci türlü Hakimler, “Korkak” olanlardır. Onlar, görevlerini yaparken, “Aman, bana ve aileme bir zarar gelmesin. Kötü ve uzak yerlere sürgün edilmeyeyim.” düşüncesiyle hareket edenlerdir.
Bakıldığında, her ikisi de Adaleti pas pas eden, yani yerle bir eden, yani yok eden kimselerdir. Onlar, Allah’ın yer yüzündeki adalet gölgesini temsil edemezler.
Ne var ki, onlar hala bu teşkilatın içinden ayıklanamamıştır.
BİR KISMI İÇERİDE!
Yani, hapishanelerde yatıyorlar. Sayısı her gün değişiyor. Bir kısmı ise meslekten çıkarıldı, ancak gerçek bir temizlik yapılamadı.
Bundan önceki yazımda, bir kısmının “FETÖ BORSASI” na karıştığı ve para karşılığı karar verip, tahliyeler sağladığı yazıldı, çizildi. İçim sızladı.
Gelen haberlere göre, bu kişilerin sıkı takipte olduğu söylense de, yaptıklarının bir türlü önü alınamıyor.
BU YAZIYI, TEKRAR NEDEN YAZDIM?
Biliyorsunuz, “Deniz Feneri” adındaki korsan bir yardım kuruluşu, halkı acındırarak, hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük paralar toplayıp, yediler.
Alman adli makamları, bunların bir kısmını yakalayıp, mahkum etti. Türkiye’ye kaçanlar ise, iktidar yanlısı çıkınca göstermelik olarak tutuklanıp, kısa süre sonra serbest bırakıldılar. Onlardan biri de, kurulduğundan beri görevini bir türlü yapmayan RTÜK’ün eski Başkanı idi.
Şimdi öğreniyoruz ki, onu ve onun gibi aynı tezgahın içinde olan 20 dolandırıcıyı serbest bırakan iki Hakim, açığa alınmışlar Yani, meslekten kovulmuşlar.
Çıkar sağlamaya alışan ve bulaşan bu Hakimler, bu kere “Sanal Kumar Çetesi” davasının suçlularını usulsüz biçimde akladıkları, yani Beraat ettirdikleri için, “Görevi Kötüye Kullanmak” tan hapis cezasına çarptırılıp, meslekten atılmışlar.
Değerli okurlarım; Bu meslek, bu gibi kişilerden henüz temizlenebilmiş değil. O nedenle bu konuyu tekrar ele aldım
Tekrar ve ısrarla diyorum ki, Bu memlekette Yargı Reformu değil, “Hakim Reformu” yapılmalıdır.
|