Maraş,1974 yılından yıldan beri Kuzey Kıbrıs’ta kullanılmayan turistik bir bölge. Türklerin toprağı olmasına rağmen, Türkler bu turistik alanı bugüne kadar kullanamadılar. Şimdi nihayet!
Değerli okurlarım; 1980 yılında Kuzey Kıbrıs’a gitmiştim. 1974 Barış Harekatı’ndan henüz 6 yıl geçmişti. Öncelikle bizi bu bölgeye götürdüler.
Bölge, Kuzey Kıbrıs’ta Namık Kemal’in esir tutulduğu Gazi Magosa kentinin sınırları içindeydi. Önce, anlatılanları dinledik. 1974 yılında Türkiye’nin adaya yaptığı çıkarmada, bu bölge de ele geçirilmiş ve Birleşmiş Milletler kararı ile Kuzey Kıbrıs’a, yani Türklere, yani sonradan kurulan KKTC’ye bırakılmıştı.
Bu bölge, dünyaca tanınan turistik bir bölgeydi. Denizi ve doğası ve de otelleri ile dünyaya nam salmıştı. Hele kumarhaneleri pek meşhurdu. Kısaca, denize 8 km kıyısı olan ve “Maraş” diye anılan bu bölgede 105 Otel, 4700 konut, 100 kadar Eğlence Merkezi, daha başka ilgi çeken kapalı ve açık alanlar vardı ve hepsinin doluluk oranı tamdı.
Bölge, dünyaca maruf olduğu için dünyanın birçok zengini tatillerini burada geçiriyor, kumar meraklıları da kumarın keyfini burada çıkarıyordu.
1974 çıkarmasında, bu bölge de Türkler tarafından alınmış, ancak varılan anlaşmalara göre bölge iskana ve kullanıma kapatılmıştı. O sebeple, geçen 46 yıl içinde, birçok bina eskimiş ve yıkılma noktasına gelmişti.
O ziyaretimizde, yabancılar gibi bizi de içeriyle almadılar. Esasen geçen 46 yıl içinde, kapalı tutulan bu bölgede sadece bekçi konumundaki Türk askerleri kaldı. Başkaca, kuş bile uçurtulmadı.
KAPALI MARAŞ, NİHAYET AÇILIYOR
Geçtiğimiz hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısının bu bölgeye yaptığı ziyarette, Rum tarafının büyük tepkisine rağmen, Kapalı Maraş’ın artık açılacağı haberi geldi.
Büyük ölçüde yıpranan bu bölgenin ihyası için 10 milyar dolar gerektiği belirtiliyor, ancak bu paranın kaynağı konusunda bilgi verilmiyordu.
Çünkü, Türk tarafında kalan Maraş’ın önemli bir bölümü Vakıflara ve Rum, Amerikan, İngiliz ve de Alman vatandaşlarına aitti.
Bu yeni yapılanmada, hesaplanan bu parayı kim verecekti? Kapalı Maraş, onarılıp açıldıktan sonra, ortaya çıkan mülkiyet hakkı kimlerin olacaktı? Sürekli Rumlardan yana olan Avrupa Birliği, bu duruma ne diyecekti?
Daha önce uğradığımız birçok haksızlıkta olduğu gibi, Türkler yine kazık mı yiyecekti? Kan dökerek kazandığımız bu bölgeyi ve toprakları, yine elimizden almak gibi bir durum mu olacaktı? Ve daha sorulacak pek çok soru vardı.
Bu yazıyı yazmamın sebebi, meraklı vatandaşlarımızın hatırlamaları ve bu konuda da fikir yürütmelerini sağlamak içindir.
Bilindiği gibi son 10 yıl içinde, Ege Denizi’nde ve burnumuzun dibindeki 18 adayı Yunanlılara kaptırdığımız gibi, Maraş bölgesini de bir oldubittiye getirip, kaptırma ihtimalini göz ardı etmemek için oldukça telaşlı ve endişeliyim.
Daha geçtiğimiz günlerde, Rum yanlısı olduğu bilinen KKTC Cumhurbaşkanı, ağzından baklayı çıkarıp Rumlardan yana olduğunu açıkça söyleyince, insanın aklına her türlü ihtimal gelebiliyor.
Bütün bu olup bitenlere seyirci kalan iktidarın, bu Maraş olayına da seyirci kalıp, kazanılan haklarımızı kaybederse çok yazık olur. Ben yine de seyirci kalmayacağına ve hakkımızı savunup, koruyacağına inanıyorum.
Aksi halde, “Uyan Sunam uyan derin uykudan!” türküsü de, artık bizi avutmaya yetmeyecektir.
Maraş,1974 yılından yıldan beri Kuzey Kıbrıs’ta kullanılmayan turistik bir bölge. Türklerin toprağı olmasına rağmen, Türkler bu turistik alanı bugüne kadar kullanamadılar. Şimdi nihayet!
Değerli okurlarım; 1980 yılında Kuzey Kıbrıs’a gitmiştim. 1974 Barış Harekatı’ndan henüz 6 yıl geçmişti. Öncelikle bizi bu bölgeye götürdüler.
Bölge, Kuzey Kıbrıs’ta Namık Kemal’in esir tutulduğu Gazi Magosa kentinin sınırları içindeydi. Önce, anlatılanları dinledik. 1974 yılında Türkiye’nin adaya yaptığı çıkarmada, bu bölge de ele geçirilmiş ve Birleşmiş Milletler kararı ile Kuzey Kıbrıs’a, yani Türklere, yani sonradan kurulan KKTC’ye bırakılmıştı.
Bu bölge, dünyaca tanınan turistik bir bölgeydi. Denizi ve doğası ve de otelleri ile dünyaya nam salmıştı. Hele kumarhaneleri pek meşhurdu. Kısaca, denize 8 km kıyısı olan ve “Maraş” diye anılan bu bölgede 105 Otel, 4700 konut, 100 kadar Eğlence Merkezi, daha başka ilgi çeken kapalı ve açık alanlar vardı ve hepsinin doluluk oranı tamdı.
Bölge, dünyaca maruf olduğu için dünyanın birçok zengini tatillerini burada geçiriyor, kumar meraklıları da kumarın keyfini burada çıkarıyordu.
1974 çıkarmasında, bu bölge de Türkler tarafından alınmış, ancak varılan anlaşmalara göre bölge iskana ve kullanıma kapatılmıştı. O sebeple, geçen 46 yıl içinde, birçok bina eskimiş ve yıkılma noktasına gelmişti.
O ziyaretimizde, yabancılar gibi bizi de içeriyle almadılar. Esasen geçen 46 yıl içinde, kapalı tutulan bu bölgede sadece bekçi konumundaki Türk askerleri kaldı. Başkaca, kuş bile uçurtulmadı.
KAPALI MARAŞ, NİHAYET AÇILIYOR
Geçtiğimiz hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısının bu bölgeye yaptığı ziyarette, Rum tarafının büyük tepkisine rağmen, Kapalı Maraş’ın artık açılacağı haberi geldi.
Büyük ölçüde yıpranan bu bölgenin ihyası için 10 milyar dolar gerektiği belirtiliyor, ancak bu paranın kaynağı konusunda bilgi verilmiyordu.
Çünkü, Türk tarafında kalan Maraş’ın önemli bir bölümü Vakıflara ve Rum, Amerikan, İngiliz ve de Alman vatandaşlarına aitti.
Bu yeni yapılanmada, hesaplanan bu parayı kim verecekti? Kapalı Maraş, onarılıp açıldıktan sonra, ortaya çıkan mülkiyet hakkı kimlerin olacaktı? Sürekli Rumlardan yana olan Avrupa Birliği, bu duruma ne diyecekti?
Daha önce uğradığımız birçok haksızlıkta olduğu gibi, Türkler yine kazık mı yiyecekti? Kan dökerek kazandığımız bu bölgeyi ve toprakları, yine elimizden almak gibi bir durum mu olacaktı? Ve daha sorulacak pek çok soru vardı.
Bu yazıyı yazmamın sebebi, meraklı vatandaşlarımızın hatırlamaları ve bu konuda da fikir yürütmelerini sağlamak içindir.
Bilindiği gibi son 10 yıl içinde, Ege Denizi’nde ve burnumuzun dibindeki 18 adayı Yunanlılara kaptırdığımız gibi, Maraş bölgesini de bir oldubittiye getirip, kaptırma ihtimalini göz ardı etmemek için oldukça telaşlı ve endişeliyim.
Daha geçtiğimiz günlerde, Rum yanlısı olduğu bilinen KKTC Cumhurbaşkanı, ağzından baklayı çıkarıp Rumlardan yana olduğunu açıkça söyleyince, insanın aklına her türlü ihtimal gelebiliyor.
Bütün bu olup bitenlere seyirci kalan iktidarın, bu Maraş olayına da seyirci kalıp, kazanılan haklarımızı kaybederse çok yazık olur. Ben yine de seyirci kalmayacağına ve hakkımızı savunup, koruyacağına inanıyorum.
Aksi halde, “Uyan Sunam uyan derin uykudan!” türküsü de, artık bizi avutmaya yetmeyecektir.
|