Covid-19 adlı salgını yönetemeyen iktidar, otomobil satışlarını da berbat etti. Yeni otomobil gelmeyince ve ÖTV oranları da artırılınca, ikinci el arabalarda hatta daha eskilerinde bile fiyat ve fırsat çılgınlığı yaşanıyor. İkinci, hatta 3’ncü, 4’ncü el otolarda fiyatlar, neredeyse iki katına çıkarılmış. Fırsatçılık bu kadar olur. Döviz ise, alıp başını giderken, Türk halkı geleceğinden iyice kuşku duymaya başladı. Yönetilemeyen bir ülkede yaşıyoruz. Bunun artık bir çaresi olmalı.

    Değerli okurlarım;  Bir ülke, bu kadar kötü yönetilemez. 2000’li yılların başında yaşadığımız ekonomik kriz üzerine, bu iktidarı davul zurna ile karşıladık. Aile halkımı ve tanıdığım tanımadığım herkesi, bu iktidara oy vermeye çağırdım. “Kurtuluş bunlarda” diye bas-bas bağırdım.

     Başlangıçta, tavanı delen enflasyonu ve şaha kalkmış fiyatları, kaynayan sütün köpüğü gibi söndürdüler. Bendeniz de bir ulusal gazetede bu durumu yazıp, keyiften ağzım kulaklarıma varıyordu.

                                              SONRA NE OLDU?

    Tabii ki, bildikleriniz ve yaşadıklarımız oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin 80 yıllık birikimini, daha doğrusu nesi var nesi yoksa, bir bir satmaya başladılar. Para bollanınca, yollarını şaşırdılar ve bu parayı nereye, nasıl harcayacaklarını düşünmeye başladılar. İlk akla gelen, kılıfına sokulan hırsızlıklar  oldu.

    Para olunca, yandaş ve yalakalar türemeye başladı. Biraz da göze batan işler yapalım derken, köprü, tünel, oto yol gibi benzeri işleri kotarıp, yandaş müteahhitleri yanlarına aldılar. Kavga etmeden yağmaya başladılar. Yağma devam ediyor. İşin detayına girmiyorum, çünkü bu rezaleti bilmeyen bir Allah’ın kulu kalmadı.

                                        SON DARBE GELİYOR

     Ötekilerini daha önce de yazdım. Doğruları gören, yandaş ve yalaka olmayan medya organları (sayısı çok az) sürekli yazıyor ve söylüyorlar.

     Son durum, oto satışlarında yaşandı. Covid-19 sebebiyle piyasalar karışınca,  sıfır araç denilen yeni otomobil gelmedi ve gelmiyor. Üretilmiyor da.

     Bunun üzerine halkımız, “İkinci el” denilen kullanılmış araçlara hücum etti. Bunu fırsat bilen oto sahipleri, 100 bin kilometreyi devretmiş araçlarını bile, piyasa değerinin iki katına satışa çıkardılar.

    Araç bulamayan halkımız, bu vurguna mecburen katıldı, katılıyor.

   İşte tam bu sırada devleti yönetenler ortaya çıktı. Beklenmedik bir darbeyi vurdular, hem de acımadan. Ve, motorlu araçlarda ÖTV oranını büyük ölçüde artırdılar.

    Birinci el araç bulamayıp, ikinci ele yönelen halk bu sebeple, daha yüksek fiyatlarla araç bulmaya ve almaya başladı. Çünkü, devlet adeta iflas etmiş, otoritesini kaybetmişti. ÖTV’nin artırılması, ikinci el araçların fiyatlarını biraz daha artırınca, devlete hiç güven kalmıyordu. Öyle ki, Fırsatçılar, 3’cü el, 4’ncü el eskimiş araçları bile, ikinci el gibi satışa çıkarıyorlardı. Bu dumandan, göz gözü görmüyordu, görmüyor.

     Yerli otomobil üretilecek diye fiyaka yapan, ancak öteki üretimi de durduran, yurt dışından ithalatı kaldıran ya da erişilmez rakamlara çıkaran iktidarın, şimdi bu halka hangi tuzakları kuracağı merakla bekleniyor. Çünkü, para yok, para. Kasanın dibi delindi, enflasyon tabii ki döviz, TL’yi tuşa getirdi. Damat, kendini düğünün ilk gecesinde gibi sanıyor. Oysa, düğün dernek çöktü.

    Değerli okurlarım, Vatandaşın Bankalardaki dövizine bile göz dikildiği söylendiğine göre, gerisini varın siz düşünün.

    İleriyi görenler, biraz da kaba bir ifadeyle ne diyorlar? “Zaman kötü, kolla g..ü”