Hangi tarafın haklı olduğu, henüz belli değil. İddia o ki, Belediye Başkanı, Muhtarlara verilmesi gereken değeri esirgerken, Muhtarlar da attıkları taşlarla Başkanın başını yarmaya çalışıyorlar. Muhtarların başı, ”Olay, Adliyede bitecek” dese de, bu tutum iki tarafa da yakışmıyor.
Değerli okurlarım; Muhtarlar üzerine söylenmiş çok söz vardır. Ancak, “Muhtar, kamu yönetimin temel taşıdır.” Sözü, en doğru olanıdır.
Halen Türkiye’ de, 53 bin civarında Köy ve Mahalle Muhtarı olduğu bilinir. Askeri yönetimlerin dışında Muhtarlar, halkın seçimi ile gelir ve giderler. Bir zamanlar, ücret almadan halkının yararı için çalışan Muhtarlara, bugün hakları olan birer aylık-maaş verilmektedir.
Muhtarlığın ihdası, tarihte Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından üç yıl sonra Padişah II. Mahmut döneminde olmuştur. Uygulamada kimi duraklama ve değişiklikler olmuşsa da, esas kanunları 1944 yılında çıkmıştır. Öteki küçük değişiklikleri saymıyorum.
KÖY VE MAHALLE MUHTARLARI
Halkın seçimi ile gelen Muhtarlar, Büyükşehir statüsüne sahip yerlerde sadece Mahalle Muhtarı, diğer İllerimizde ise Köy ve Mahalle Muhtarı olarak görev yaparlar. Ve Köy ya da Mahallede, devletin temsilcisi olarak çalışırlar.
Doğum yerim olması itibariyle, Saray ilçesi hep ilgi alanımdadır. Saray ilçe merkezinde 4 Mahalle Muhtarı var iken, Tekirdağ’ın Büyükşehir’den sayılmasıyla, 25 Köyümüzün Muhtarı da Mahalle Muhtarı durumuna getirilmiş ve Saray İlçesinin 29 Mahalle Muhtarı olmuştur. İşte, var olan bu savaş, Saray Belediye Başkanı ile bu 29 Muhtar arasındadır.
Savaşın önde giden kahramanı ise, göründüğü kadarıyla Saray Muhtarlar Derneği Başkanıdır.
Savaşın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, Muhtarlar Belediye Başkanı’nın kendilerine önem vermediğini ve onlara biraz uzak mesafede durduğunu, aradıklarında telefonlarına çıkmadıklarını, oysa giden Belediye Başkanı’nın daha sıcak yaklaşımlarda bulunarak, kendilerini gezmek için Kıbrıs’a bile gönderdiğini söyleyerek, hafife alındıklarını ima etmektedirler.
Başkana gelince, kendi konumunu ve davranış biçimini uzun uzun anlatan Belediye Başkanı, savurgan bir Başkan olmayacağını, kendisinden çıkar bekleyenlere her istediklerini vermeyeceğini, kamunun parasını ve malını sıkı sıkıya koruyacağını ve kişilik yapısının bunu gerektirdiğini anlatarak, kendisine haksızlık yapıldığını belirtmektedir.
Oysa Başkan’ın, Muhtarların aradıklarında bulabilmeleri için bir yardımcısını görevlendirmesi, pekala mümkündür.
Tansiyonun yükselmesi üzerine, Belediye Başkanı Muhtarlara bir yemek vermek istediyse de, hiçbir katılanın olmadığı gözlenerek olayın, Belediye Başkanı’nı bir protesto boyutuna vardığı anlaşılıyor.
DARGINLIK, OLMAMALI
Değerli okurlarım, Saray küçük ancak kabuğunu kırmış bir ilçe değildir. İnsanları da oldukça uygardır. Öte yandan, Belediye Başkanı da Muhtarlar da kamu görevi yapmaktadırlar. Tıpkı, İlçenin Kaymakamı gibi.
Ne var ki, böyle bir olay yaşandığı halde, Mülki amir konumundaki Kaymakamın, yumuşak bir üslupla olaya müdahale edip, tarafları sükunete davet etmeleri gerekir. O kadar ki, Belediye Başkanının kabul görmeyen yemeğini, pekala Kaymakam verebilir. Yani muhtarlar gününde, muhtarları onura edilebilir.
İlçeyi yönetenlerin arasında yaşanan kırgınlıklar, ilçeye dolayısıyla halka yapılan hizmeti aksatır. Üstelik, halka kötü bir örnek olarak da yansır.
Sakınmak gerekir!
Kanaatim o ki, bu kırgınlık ilçe Kaymakamının da araya girmesiyle kısa sürede sona erecek, her iki kesimin ilçeye olan hizmet gayretleri daha da artacaktır.
|