|
|||
At Yarışları Doğru mu? | |||
Naci AKAY | |||
Amacından saptırılarak bir kumara döndürülen, ancak atlara işkence noktasına getirilen bu yarışların yapılması, tartışma konusu yapılmıyor. Çünkü, kazananlar para keyfi, kaybedenler kumar heyecanı yaşıyor. Değerli okuyucularım; Bu gün size değişik ve ilginç bir konudan söz edeceğim. At Yarışları. 19’ncu yüzyılda İngiltere’de at Irkının ıslahı için yapılıp, atlar koşuda yarıştırılırken, At Yarışları ortaya çıkıyor. Konu, bize de oradan sirayet ediyor. Sultan Abdülaziz 1861’de tahta çıktığında, kutlamalarda At Yarışları da yapılıyor ve çok beğeniliyor. 1911 yılına gelindiğinde, Enver Paşa etrafına meraklılarını toplayarak bu işi biraz daha organize ediyor ve İstanbul Bakırköy’de (Veliefendi) bir hipodrom kurulmasını sağlıyor. Cumhuriyet dönemine girildiğinde Mustafa Kemal’in de (Atatürk) takdiri ve teşvikiyle At Yarışları daha büyük ilgi görüyor. 1927 de yapılan ilk “Gazi Koşusu” ile, başka adlarda da yarışlar düzenleniyor. Koşular, İsmet İnönü ve Celal Bayar’ın da ilgisini çekiyor ve onlardan da destek görüyor. Demokrat Parti döneminde (1954) bunun kanunu çıkarılıyor. Ve, Türkiye Jokey Kulübü kuruluyor. Kulüp, o gün bu gün bu yarışları düzenliyor. YARIŞLARDA MÜŞTEREK BAHİS, YANİ KUMAR VAR. Halkın da ilgisini çeken yarışlar da bir “Müşterek bahis” yani kumar oynatılmaya başlanıyor. Koşuda hangi at birinci, hangisi ikinci yani sıralama nasıl olacak diye yapılan tahminler, oynayana kazandırıyor ya da kaybettiriyor. Öyle ki, At Yarışı oynamayı çok ciddi bir alışkanlık haline getirenler, büyük paralar kaybedebiliyorlar. Kazananlar da oluyor. Maddi varlığını satıp savıp, bu yarışlara verenler ve böylece kaybedenler var. Ülkemizde halen İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Elazığ’daki alanlarda yapılan At yarışları, önceleri hafta sonlarında yapılırken, şimdi hafta arasında da yapılıyor. Çünkü, meraklısı çok. ATLAR VE JOKEYLERİ, SIKI KONTROLDA Özel bakım gören atlara, yarışlarda belli kiloyu aşmayan Jokeyler biniyor. Atlar, sık sık doping kontrolünden geçiyor. O sebeple, yarışların “hilesiz” yapıldığı söyleniyor. Ancak, ortada büyük paralar dönüyor. Bu paralardan devlet payını alırken, kaybedenler havasını alıyorlar. O sebeple, her yarışta heyecan dorukta oluyor. Bu arada, satılan ya da satın alınan atlara da çok büyük paralar, adeta birer servet ödeniyor. Fiyatları, iyi marka son model bir araba parasını bile geçiyor. Anlaşılan o ki, dünyada ve birçok yerde yaygın olan At Yarışları’ndan vazgeçilmesi mümkün görülmüyor. Türkiye’de de öyle. Yarışlardaki heyecan, at neslinin ıslahı gerekçesini gerilerde bırakırken, yarışlara katılacak olan atların da özel olarak yetiştirildiği bir gerçek. HAYVANLARA EZİYET! Ne var ki, işin başka bir boyutu, yani eziyet boyutu da var. Atların sürekli kamçılanarak koşturulması ve onlara da benzeri heyecanın yaşatılması, hayvanlara adeta bir işkence gibi oluyor. Atların sıkça sakatlaması ve sakatlananların derhal telef edilmesi ise, işkencenin ayrı bir boyutu. Yarışların her yerde büyük ilgi görmesi, hayvan severlerin yapılan bu eziyete ses çıkarmamasına neden oluyor. Ömrümde, bir kere olsun, At Yarışı bahsi oynamadım. Ancak, İstanbul hipodromdaki yarışlara seyirci olarak birkaç defa gitmiştim. Seyretmesi, pek keyifli oluyordu.
|
|||
Etiketler: At, Yarışları, Doğru, mu?, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.