Tekin Sönmez

Ciddi ve Kudretli Devlet!

Yayınlama: 4 Ağustos 2017 Cuma 10:24 Okunma: 3073

Ciddi ve Kudretli Devlet!. 
       Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendimi bildim bileli böyle tanınır. Şimdi, yine öyle tanınmasını istiyorum. Ancak, her istediğim olmuyor.

Değerli Okuyucularım; Atatürk’ün kurduğu ve bugünlere gelen Türkiye Cumhuriyeti devleti, kurucusunun sayesinde gayet ciddi ve güçlü bir devlet olarak bilinir. Çünkü, Osmanlı’nın küllerinden meydana getirilen ve yedi düvele meydan okuyarak, ciddiyet ve kudret kazanan bu devlet, Atatürk’ün deyimi ile ilelebet payidar kalacaktır. Ancak, bu kudretini ve ciddiyetini koruyabilirse.
      Ciddi devlet konusu, son Yüksek Askeri Şura kararları açıklanınca aklıma geldi. Ortadoğu ülkelerinde de askerlik vardır, ancak bizim askerimizdeki ciddiyeti ve hiyerarşiyi onlarda göremezsiniz.
    Askeri rütbe sıralaması, onlarda da vardır. Mesela, Albay Alay’ı, Tuğgeneral Tugay’ı, Tümgeneral Tümen’i, Korgeneral Kolordu’yu ve Orgeneral Ordu’yu yönetir. Ancak, özellikle Arap ülkelerinde bu sıra bozulur ve alt rütbeli komutanlar, daha üst kademelerde görev yaparak, hak etmedikleri yetkiyle görevlendirilirler.
       Bizdeki son Yüksek Askeri Şura kararları açıklanınca, bizde de bu durumun yaşandığını ya da yaşanacağını gördük. Hem de büyük çelişkilerle.
        Neydi o? Kuvvet Komutanları Orgeneral ya da Oramiral rütbeli komutanlar arasından seçilirken, Deniz Kuvvetlerine bir Koramiral Komutan yapılmıştı. Yani, bu komutan bir Oramiral değildi.
       Daha da ilginci, Donanma Komutanı, Deniz Kuvvetleri komutanına bağlı olduğu halde, bu komutansa Oramiraldi ve bağlı olduğu Deniz Kuvvetleri Komutanından rütbesi daha üstündü.
      Yani demek isterim ki, burada ast üstün değil, üst astın emrinde tabi olacaktı. Bu, şaşılacak bir durumdu.
                             BU ÇELİŞKİLER, ACABA NEDEN?
     Neden olacak? 15 Temmuz darbesinden sonra açığa alınan ve tutuklanan komutanlardan başka, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarından sonra Ordudan uzaklaştırılan Komutanlar gidince, öyle sanıyorum Komutan bulmak zorlaştı.
     O kadar ki, daha önce istifa eden ya da görevden uzaklaştırılan veya emekli edilen kimi Komutanların dahi yeniden göreve davet edildikleri ve böylece ikinci defa atandıkları ifade ediliyor.
     Ordumuz güçlüdür. En azından durum bizim kafamızda öyledir. Ne var ki, gerçeğin nasıl olduğunu tam olarak anlamak mümkün olamıyor.
     Ülkemize düşman olanlar, içine düştüğümüz bu durumdan sevinç duyduklarına göre, durumun çok da iyi olmadığı anlaşılıyor.
      Mesela, Yunanlılar durduk yere ve korkusuzca 18 adamızı kendi topraklarına katarken, devleti yönetenlerin gıkı bile çıkmıyor. Yani, halkı tatmin eden ya da bilgilendiren bir açıklama bile yapmıyorlar.
     Ordunun hedefindeki terör, bir türlü durmuyor. Güçlü ve ciddi devlet, aynı zamanda itibarlıdır. Biz de öyle mi?
     Değerli okuyucularım, Türk Ordusu’nun ve Türk Devleti’nin, gücüne inanılan ve dostluğuna güvenilen güçlü bir Ordu ve güçlü bir Devlet olmasını, can-ı gönülden diliyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, kendimi bildim bileli böyle tanınır. Şimdi, yine öyle tanınmasını istiyorum. Ancak, her istediğim olmuyor.

Ciddi devlet konusu, son Yüksek Askeri Şura kararları açıklanınca aklıma geldi. Ortadoğu ülkelerinde de askerlik vardır, ancak bizim askerimizdeki ciddiyeti ve hiyerarşiyi onlarda göremezsiniz.

Askeri rütbe sıralaması, onlarda da vardır. Mesela, Albay Alay’ı, Tuğgeneral Tugay’ı, Tümgeneral Tümen’i, Korgeneral Kolordu’yu ve Orgeneral Ordu’yu yönetir. Ancak, özellikle Arap ülkelerinde bu sıra bozulur ve alt rütbeli komutanlar, daha üst kademelerde görev yaparak, hak etmedikleri yetkiyle görevlendirilirler.

Bizdeki son Yüksek Askeri Şura kararları açıklanınca, bizde de bu durumun yaşandığını ya da yaşanacağını gördük. Hem de büyük çelişkilerle.

Neydi o? Kuvvet Komutanları Orgeneral ya da Oramiral rütbeli komutanlar arasından seçilirken, Deniz Kuvvetlerine bir Koramiral Komutan yapılmıştı. Yani, bu komutan bir Oramiral değildi.

Daha da ilginci, Donanma Komutanı, Deniz Kuvvetleri komutanına bağlı olduğu halde, bu komutansa Oramiraldi ve bağlı olduğu Deniz Kuvvetleri Komutanından rütbesi daha üstündü.

Yani demek isterim ki, burada ast üstün değil, üst astın emrinde tabi olacaktı. Bu, şaşılacak bir durumdu.

BU ÇELİŞKİLER, ACABA NEDEN?

Neden olacak? 15 Temmuz darbesinden sonra açığa alınan ve tutuklanan komutanlardan başka, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarından sonra Ordudan uzaklaştırılan Komutanlar gidince, öyle sanıyorum Komutan bulmak zorlaştı.

O kadar ki, daha önce istifa eden ya da görevden uzaklaştırılan veya emekli edilen kimi Komutanların dahi yeniden göreve davet edildikleri ve böylece ikinci defa atandıkları ifade ediliyor.

Ordumuz güçlüdür. En azından durum bizim kafamızda öyledir. Ne var ki, gerçeğin nasıl olduğunu tam olarak anlamak mümkün olamıyor.

Ülkemize düşman olanlar, içine düştüğümüz bu durumdan sevinç duyduklarına göre, durumun çok da iyi olmadığı anlaşılıyor.

Mesela, Yunanlılar durduk yere ve korkusuzca 18 adamızı kendi topraklarına katarken, devleti yönetenlerin gıkı bile çıkmıyor. Yani, halkı tatmin eden ya da bilgilendiren bir açıklama bile yapmıyorlar.

Ordunun hedefindeki terör, bir türlü durmuyor. Güçlü ve ciddi devlet, aynı zamanda itibarlıdır. Biz de öyle mi?

Değerli okuyucularım, Türk Ordusu’nun ve Türk Devleti’nin, gücüne inanılan ve dostluğuna güvenilen güçlü bir Ordu ve güçlü bir Devlet olmasını, can-ı gönülden diliyoruz.