ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

İstanbul’un Valileri

Yayınlama: 9 Kasım 2018 Cuma 16:32 Okunma: 3588

         Cumhuriyet döneminin ilk Valisi olan Esat Bey’den sonra, İstanbul’da 24 kişi Valilik yapmış. Bendeniz bunların 7’si ile çalıştım. Kimileri olumlu eserler ve izler bırakırken, kimileri silinip gittiler.

        Değerli okuyucularım;  Atatürk’ün tabiriyle, “İki kıtanın mültekasında yer alan” İstanbul, Osmanlı’nın Başkenti olmayı kaybedince, yönetimi Valilere devredilmiş ve ilk Valisi Esat Bey olmuştu.

      Esat Bey’den sonra, bu büyük ve güzel şehre 24 Vali atanmış son Vali ise, eski Tekirdağ ve Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya olmuş.

    Bendeniz, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görev yaptığım uzun yıllar içinde, bunlardan 7’si ile birlikte çalıştım. Hayatta olan diğerleriyle de,  tanışıp konuşma imkanım oldu.

    Yaşayanlar, bana çok ilginç görev anılarını anlatmışlardı, Beraber görev yaptıklarımın da, ilginç yanları vardı.

    1928-1938 yılları arasında Valilik yapan Muhittin Üstündağ, önemli hizmetleri olan ve iz bırakan Valilerdendi.

     1938-1949 yılları arasında görev yapan  Dr. Lütfi Kırdar’ın da önemli, kalıcı ve takdir gören hizmetleri olmuş. Ancak, siyasete girdikten sonra, Demokrat Parti’nin devrilmesiyle kendini Yassıada da bulan Kırdar, burada yapılan yargılamalar sırasında  üzüntüden hayatını kaybetmişti.

                                              MİNİ MİNİ VALİMİZ

     Pek kısa boylu olduğu için halkın, “Mini mini Valimiz, ne olacak halimiz?” dediği ve o yıllarda çıkan küçük rakı şişelerine adı verilen Fahrettin Kerim Gökay, 1949-1957 yılları arasında Valilik yapmış ve İstanbul’un en namlı Valisi olarak anılmıştır.

     Beyoğlu kabadayılarının belinden su aldıran,  1954’ün bir kış gününde odasında basına çok önemli açıklamalar yaparken, Başbakan Adnan Menderes’i Özel Kaleminde ikramda bulunup 15 dakika bekleten Validir o.

     Onu, yakından tanıma imkanı buldum. Feneryolu Pratik Kız Sanat Okulu’na bitişik olan binasını bu okula hibe edince, onunla dostluğumuz başladı ve ölümüne kadar devam etti.

    Göztepe’de cadde üzerinde ve çamlık bir bahçe içinde bulunan Köşkünde buluşup bolca sohbet eder, onun ilgi çekici anılarını dinlerdim. Hatta, bu anıları bir gazetede seri halde yazmamı benden istemesine rağmen, vefat edince isteği gerçekleşmemişti. Kendisi uysal mizaçlıydı, ancak eşi sert bir hanımdı.

    Refik Tulga, 27 Mayıs darbe yönetiminin tayin ettiği bir İstanbul Valisiydi. Tuğgeneraldi. 1960-1962 yılları arasında Valilik yapmıştı. Vatandaşı kazıklayan Gazinocuların, korkulu rüyası idi. Darbeden hemen sonra,  bir bira şişesinin içine işeyip, bir Gazino patronuna içirdiği söyleniyordu.

    1966-1973 yılları arasında İstanbul Valiliği yapan Vefa Poyraz, esasen bir kurmay subaydı. Başarılı bir Vali olarak tanındı. Geçtiğimiz Temmuz ayında, tam 100 yaşında iken vefat etti.

     1973-1977 yılları arasında Valilik yapan Namık Kemal Şentürk, dirayetli bir Vali olarak tanındı. İzmir Valiliğinden gelmişti. Onunla amir-memur ilişkilerinden öte, saygılı bir dostluğuz vardı. O kadar ki, aleyhime yalan haber yapan bir gazeteciyi makamına çağırıp, benim yanımda bir yüzüne tükürmediği kalmıştı. Ancak, onu çok iyi haşlamıştı. O kişinin, bir daha gazetecilik yaptığını göremedik.    

      Konya Valisi iken İstanbul Valiliğine atanan İhsan Tekin,  göreve geldikten kısa bir süre sonra acı bir olayla karşılaştı. Mehmet Ali Ağca, Şubat 1979 da gazeteci Abdi İpekçi’yi öldürünce, Vali İhsan Tekin, hastaneye kaldırılan İpekçi’nin başucunda uzunca bir süre gözyaşı dökmüştü.

     Vali Tekin, El-Ezher Üniversitesi’nin daveti üzerine beni Mısır’a göndermek istemiş, ancak dönemin Milli Eğitim Müdürü buna mümanaat etmişti.

                                      NEVZAT AYAZ, SALON ADAMIYDI

     Zonguldak Valisi iken, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in yeğeni “hayali ihracatçı” Yahya’yı, Zonguldak Cezaevi’nde koruyup kollayan Nevzat Ayaz, o sebeple ve mükafaten İstanbul Valisi yapılmış ve 8 yıl 1 ay 18 gün bu görevde kalmıştı. Demirel de onu, sürekli koruyup kollamıştı.

    Ayaz, tam bir salon adamıydı. Haklıdan değil, hep güçlüden yanaydı. Demirel’in korumasıyla birlikte, salt bu sebeple uzun yıllar bu görevde kalabilmişti. Ta ki, Turgut Özal’ın öfkesini üstüne çekinceye kadar.

    Ayaz’dan sonra İstanbul Valisi olan Cahit Bayar, yumuşak mizacı ve efendi tavırlarıyla adeta nam salmıştı. Maiyetindekileri çok iyi koruyordu. Nitekim, bir Vali yardımcısının kendisine tahsisli makam aracı ile gece hovardalığa çıkması ve ertesi günü Sabah Gazetesinde manşet haber olması, büyük olay olmasına rağmen o yardımcısını korudu ve görevinden aldırmadı. Hata, kısa bar süre sonra onun Tekirdağ Valisi olmasını sağladı.

                             NİYAZİ AKI VE ORHAN ERBUĞ, BALIKESİR’E

     1962-1966 yılları arasında İstanbul Valisi olarak görev yapan Niyazi Akı, bu görevden alınınca, Balıkesir Valiliğine atanmıştı.

      Akı, bu görevden alınmasını hazmedemedi. Ancak, Balıkesir’e gitti ve 4 ay sonra üzüntüsünden öldü.

    1979 yılında İstanbul Valiliğine atanan, ancak 7 ay bu görevde kalabilen  Orhan Alaattin Erbuğ’un Üniversitede okuyan kızı, bir sol örgüte girmiş ve katıldığı bir eylemde yakalanmıştı.

     Babasının Vali olduğu anlaşılınca, serbest bırakılmıştı. Ancak, kız iflah olmadı ve yeniden örgütsel bir olaya karışınca yakalandı, bu kere  serbest bırakılmadı, yani tutuklandı.

     Bunun üzerine babası İstanbul Valiliğinden alınıp, Balıkesir Valisi yapılınca, baba Erbuğ da 5 ay sonra üzüntüsünden öldü.

    Bendeniz de, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nden ayrıldıktan sonra, Bakanlık Müsteşarı (Prof. Necat Birinci) davet edip, “Sizi, Balıkesir Milli Eğitim Müdürü yapalım.” deyince, bu iki İstanbul Valisi’nin akıbetini göz önüne getirip, korkudan yanaşmadım.

                                      İNTİHAR EDEN İSTANBUL VALİSİ

     Merhum Hayri Kozakçıoğlu ile, çok yakından çalıştık. Kozakçıoğlu, çok dirayetli bir Valiydi. Kaşları biraz çatık olmasına karşın, çok hoşgörülü ve  sempatik bir kimseydi.

    Diyarbakır’da OHAL Valisi iken İstanbul Valiliğine atanınca, geldiği bölgeden getirdiği 2 milyar lira başına dert olmuştu. Sonradan iade ettiği bu parayı kendi hesabına yatırınca da basının hedefi olmuş, Cumhurbaşkanı Demirel’in müdahalesi ile görevinde kalmış ve yargılanmaktan kurtulmuştu. Olayı, bütün çıplaklığı ile bana anlatmıştı.

     Kozakçıoğlu’nun aile içi sorunları da vardı. Belki başka sorunları da olabilirdi

     2013 yılında evinde intihar etmişti. Ölümü şüpheli görülse de, intihardan başka bir sebep bulunamadı.

                              VALİ,  ÇAPKIN VE YOLSUZ OLUR MU?

    Bir İstanbul Emniyet Müdürü’nün soyadı, zaten “Çapkın”dı. Kimi İstanbul Valilerinin de, gerçekten çapkın oldukları  söyleniyordu.

     Mesela birinin, akşamları deri ceket ve deri kasket giyip kendini kamufle ederek, bu işi yaptığı ısrarla söyleniyordu. Bu Vali’nin iş adamlarıyla da yolsuz ilişkilerinin olduğu, yine ısrarla anlatılıyordu.

     Doğruluğuna ben de tanık olmuş ve haklı olan dedikodulara, ben de inanmıştım. Çapkınlık durumu, yakınlık kurduğu bayanı korumasından da belli oluyordu.

    Samsun Valisi iken, 2003 yılında İstanbul Valiliğine atanan ve bu görevi 2010 yılına kadar sürdüren Muammer Güler, “En yolsuz Vali “ olarak tanınmıştı.

    Oğlu Barış’ın, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat’la İstanbul’u haraca bağladıkları çok konuşuluyordu.

    Nitekim, aylık kirası 40 bin dolar olan bir rezidansta kalan Barış, 17-25 Aralık baskınında çaldığı paralar (rüşvet), para kasaları ve para sayma makinesi ile yakalanmış ve içeri atılmıştı. Kurtarılması ise, tamamen haksız ve siyasi idi. O şimdi, yeniden yargılanacağı günü beklerken, Reza Zarrab’ın önüne yatan babasınınsa, utancından evinden dışarıya çıkamadığı söyleniyor.

                                FETÖ’CÜ VALİ, HÜSEYİN AVNİ MUTLU

      Hüseyin Avni Mutlu Diyarbakır Valisi iken, yoksul çocukların bakım ve eğitimine harcanmak üzere merkezden gönderilen paraları, FETÖ’nün hesaplarına aktarıyormuş.

      Bu durumdan hoşnut olan FETÖ, bu iyiliğini karşılıksız bırakmayıp, onu İstanbul Valisi olarak tayin ettirmişti.

    2010-2014 yılları arasında İstanbul Valisi olan Mutlu, FETÖ’ye önemli ölçüde hizmet etmiş, ancak 15 Temmuz ayaklanmasından sonra yakalanmıştı.

     Ceza alan ve cezası kesinleşen Mutlu, bir süre Silivri Cezaevinde kalmış, şimdi  de kalan cezayı çekmek üzere Edirne F tipi Cezaevine gönderilmişti.

     Edirne F tipi Cezaevi, koşulları çok kötü olduğu söylenen bir infaz kurumudur. Kedicikleri olmasa da Adnan Oktar da, burada yatmaktadır. Eski Vali ile buluşurlarsa, sohbetleri her halde güzel olur.

                                                      SON VALİLER

    Son İstanbul Valisi, Vasip Şahin’di. Aksaray Valisi iken, 2014 yılında bu göreve atanmıştı. Şahin’in görev yaptığı süre içinde, İstanbul adeta Valisiz kalmıştı. Çünkü, onun adı ve icraatı hiçbir yerde geçmiyor ve görülmüyordu.

     Daha açık bir söylemle, 2014-2018 yılları arasında İstanbul Valisizdi.

     Son atama kararnamesi ile, İstanbul’daki yüksek başarısından ötürü(!) Ankara Valisi yapılan Şahin’in yerine, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya getirildi.

    Yerlikaya, Tekirdağ Valisi iken yardımcısı Mustafa Yel ile bir koltuk kavgasına girmiş, ancak koltuğu kaptırmamıştı.

     Tekirdağ’da pek başarılı olamayan Yerlikaya’nın, Gaziantep Valisi iken terörle mücadelede başarılı olduğu söylense de, esas başarısının ne olacağı, İstanbul Valiliğinde görülecektir.

     Değerli okuyucularım; Bu iktidar döneminde görüldü ki, İstanbul Valilerinin İstanbul halkına hizmetten çok, iktidara hizmet etmesi bekleniyor ve isteniyordu.

      Oysa, Türkiye’nin arakesiti  (her bölgenin insanının yaşadığı bir şehir)  olan İstanbul’un, Muhittin Üstündağ, Dr. Lütfi Kırdar, Fahrettin Kerim Gökay gibi Valilere, Cemil Topuzlu gibi Belediye Başkanlarına ihtiyacı var. O Valileri ve Belediye Başkanlarını  bulmak da zor değil.  Lakin…

 

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4