Yetkililerle de konuştum. Böyle, ağır bir ifadeyi kullanmak zorundayım. Çünkü, TV yayınlarının içine düştüğü durum, onları denetlemekle görevli Radyo-Televizyon Üst Kurulu’nu gerçekten pes ettirmiş. O kadar ki, ceza olarak parayı bastıran Televizyonlar, artık bu kurulu takmıyor!
Değerli okurlarım; Ülkemizdeki Televizyon yayınları konusunu daha önce de bu sütunlarda dile getirmiştim. 1990’lı yılların başında özel televizyonların devreye girmesi, bugün ise sayılarının, sayılamayacak kadar artması onları denetleme mecburiyetini getirdiyse de, ne yazık ki bu denetim yapılmıyor. Ya da yapılamıyor.
Filvaki devlet, onların denetlenmesi için adına Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) diye bir kurul teşkil ettiyse de, bu kurul bugüne kadar görevini yapamadığı gibi, bundan sonra da yapacağa benzemiyor.
AMAÇLARI, SADECE PARA KAZANMAK!
Bu çok sayıda dediğimiz TV’lerin, artık tek amaçlarının para kazanmak olduğu anlaşıldı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) denilen ve ilk kurulan TV’de de olduğu gibi, bütün TV’ler kazanç peşindeler.
Ne var ki, dürüst yayın yapanlar kazancını böyle ticaret yaparak değil, reklam yayınlarından elde etmek istiyorlar. Onlara zaten sözümüz yok. Üstelik onlar, yayınlarını bir “edep” çerçevesinde yapıp, televizyonculuğun amaçlarına uygun hareket ediyorlar. İşte, o sebeple onlara sözümüz yok
YA ÖTEKİLERİ
Devletten birer ruhsat kapan öteki kanallarsa, denetlemekle yükümlü olan hem devletin, hem de onları izleyen milletin başına adeta birer bela olmuşlar.
Hangisini açsam, çok eski yıllardan kalma kimi filmleri gösterirken, yayını kesip, hemen reklama giriyorlar. Reklamlarını yaparak, hiç de namuslu ve sağlıklı olmayan, hatta zararlı olan ilaç dedikleri sahte ürünleri satmaya başlıyorlar.
Bunların başında “Cinsel takviye ilaçları” ya da “Her derde deva” dedikleri, kurutulmuş zararlı otlar ya da bazı kimyasallar geliyor. Sattıkları öteki zehirler de çabası. Bunları yaparken, cinsel ahlaksızlık da tavan yapıyor.
Değerli okurlarım, onlardan bazı örnekleri daha önceki yazılarımda açıklamıştım. Onlarla uğraşırken, karşımıza şimdi bir de “Din ticareti” yapanlar çıktı.
Onlar da dini içerikli ve benzeri öteki maddelerle satışını yapıp, mübarek İslam dinini sömürerek, tamamıyla ticaret yapıyorlar. Hele biri var ki, halkın dini duygularını okşayıp, sabahtan akşama kadar Afrika için yardım adı altında para topluyor. Dini yayınlar, dualar zikirler pazarlıyor.
Mesela, her gün bir miktar, yani bir sayı ortaya atıp, o miktarda Kur’an-ı Kerim’i Afrika’ya yollayacağını söylüyor. Afrika’da yaşayan çocukların, sefil ve perişan halini göstererek, acındırıp bu sömürüyü yapıyor.
Araştırıyorum, aylar geçtiği halde, bir tek Kur’an-ı Kerim bile gönderdiği olmamış. Yani, Müslüman halkımızın temiz duygularını sömürüp, telefonla kayıt alarak, onları kandırıyor. Öteki pazarladıkları, sayılacak gibi değil! Telefon edenlerin yakasını da bırakmıyor.
O sebeple, çok sayıdaki öteki marifetlerini burada saymıyorum. Açın seyredin. Rezaleti gözlerinizle görüp, kulaklarınızla işitin.
Cinsel içerikli takviye gıdalarını ve ötekilerini ise, çok kere Profesör, Doktor, ya da başka yetkilileri kullanıp pazarlıyorlar. Daha doğrusu o kişiler, hiç utanmadan bu kimliklerini pazarlıyorlar. Para verip, figüran olarak kullandıkları kimi saf vatandaşlarsa çabası
RTÜK, bazen onlara 10 gün kapatma (Ekran karartma) cezası veriyor. Takip ediyorum, kanal 2 gün kapalı kaldıktan sonra tekrar açılıyor ve kaldıkları yerden rezalet devam ediyor.
RTÜK, BAŞKAN VEKİLİ İLE GÖRÜŞTÜM
Geçtiğimiz hafta RTÜK Başkan Vekili Esat Çıplak’ı aradım ve görüştüm. Bu rezaleti, uzun uzadıya kendisine anlattım. Başkan Vekili, “Haklısınız, bu söylediklerinizin hepsini biliyoruz. Onlara, elimizdeki mevzuatın en katı hükümlerini uyguluyoruz. Yani, ağır para cezaları veriyoruz. Parayı ödeyip, yine bildiklerini yapıyorlar. Elimizdeki mevzuatla daha fazlasını yapamıyoruz. Yapılacak iş, bu konuda mutlaka caydırıcı bir kanun çıkarmak, tek çözüm yolu o, onu bekliyoruz” deyince, RTÜK’ün pes ettiğini iyice anladım.
Anlamakla kalmadım, devletin bittiğini de ayrıca anlamış oldum.
Değerli okurlarım, İşte size bu açıdan memleketimizin halinin ortada olduğunu anlatmak istiyorum.. Bu devirde bunların olmasını, hayretle karşılıyorum.
Vaktiyle önemli sorumluluklar üstlenmiş bir eğitimci olarak, bu rezillikleri görüp yeni yetişmekte olan neslin geleceğini düşünüyorum. Yıllarca boşa çırpındığımızı anladım. İçim yanıyor.
Bunları yazıp anlatmaktan, ben de pes ettim. Ey devleti yönetenler! Siz, yine de rahatınıza bakın, keyfinizi sakın bozmayın! Onlara başka ne diyeyim?
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız. Çerez Politikası