Partili Cumhurbaşkanı Devlet Başkanı olursa, devlet de “Parti Devleti” olur. Oysa, Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir partinin devleti olamaz. O sebeple, yeni Anayasa’ya şiddetle HAYIR!
Referandumda yeni Anayasa taslağı kabul edilirse, Cumhurbaşkanı hemen eski partisine dönecek (kayıt olacak), partinin Genel Başkanı seçilerek, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir “Parti Devleti” konumuna girecektir.
Erişkin vatandaşlarımız, 1980’li yılların sonunda Komünizm yıkılmadan önce, Demirperde ülkelerinde tek parti olduğunu bilirler. Kimi Ortadoğu ülkeleri de öyleydi. Devlet Başkanları bu partinin Başkanı (Genel Sekreter) olup, devlet tamamen bir partinin devletiydi. Çünkü, başka partiler yoktu.
Ülkemiz ise, Cumhuriyetin kabulünden sonra demokratik düzene geçerken, henüz partiler teşekkül etmediği halde Meclis seçimlerle oluşmuş ve büyük Atatürk tek adam olmayı kabul etmeyip, şekli görünüme rağmen Türkiye cumhuriyeti devleti parti devleti gibi algılanmamıştır.
Nitekim, 1946 yılına gelindiğinde şartların oluşması üzerine ilk seçimler yapılmış, böylece çok partili hayata geçilerek, demokrasi sıkı bir biçimde benimsenmiştir.
1950 yılında ise, demokrasinin biraz daha olgunlaşmasıyla demokrasi çok daha iyi biçimde pekişmiş ve devlet bir parti devleti olmaktan tamamen çıkarılmıştır.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasiyi benimseyince öteki partiler de ortaya çıkmış ve zaman içinde partili Cumhurbaşkanları bu sıfatlarını bırakıp, sadece Devlet Başkanı olmuşlardır. Ve de öyle davranmışlardır.
GİDİŞAT NEREEYE?
Oysa, Cumhuriyetin 100’ncü yılına ramak kaldığımız Şu yıllarda, Türkiye “Partili Cumhurbaşkanlığı” için bir halkoylamasının arifesindedir. 16 Nisan da yapılacak olan halk oylaması, Cumhurbaşkanını partili yaparken, Türkiye Cumhuriyeti devletini de kuruluşunun 100’ncü yılında bir “Parti Devleti” haline getirecektir.
Yeni Anayasa taslağı kabul edildiği takdirde, oluşturulan yeni maddelerin hiçbiri ülkenin ve halkın yararına değildir. Aksine, zararınadır.
Bu konuda, bu sütunlardan da halkımızın uyarılması için tavsiyelerde bulunmuştum. Trakya’da yaşayan vatandaşlarımızın kahir ekseriyetinin konuyu çok iyi anladıklarını, bu konuda yönlerini çizdiklerini, bir kısım halkımızınsa yanlışta ısrar ettiği anlaşılıyor. Onların, kısa bir süre sonra pişman olacakları, oylama kabul gördüğü takdirde duyacakları pişmanlığın hiçbir fayda getirmeyeceğini anladıklarında, iş işten geçmiş olacaktır.
DEVLET, KÜLLİYEN EVET İÇİN ÇALIŞIYOR!
Halkımızın da çok iyi bildiği gibi, referandumdan Evet oyu çıkması için devletin bütün imkanlarını kullanıyorlar. Devletin yöneticileri ve memurları, mitinglere destek olmaları için zorlanıyor.
Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın hükümetle birlikte takındıkları bu tavır, kullandıkları bu silahı geri teptirebilir. Lafı fazla uzatmadan, Adana’nın Yumurtalık İlçesi Müftülüğü’nün yayınladığı genelgede, Müftü bakın ne diyor? Genelge, aynen şöyle;
“07/04/2017 tarihinde Saat 15.00 da Cuma günü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan “Toplu açılış Töreni” için Adana’ya gelecektir. Kaymakamlığımızın talimatıyla köylere gönderilecek otobüsler için tüm personellerimizin açılış programına katılmaları ve Muhtarlarla birlikte halkı organize etmeleri ve Perşembe-Cuma günü Cami minaresinden birer defa olmak üzere halka anons yapılması hususunda gerekli hassasiyetin gösterilmesini rica ederim.” Yine din, yine Camiler.
Devlet ve imkanları bu şekilde kullanılırsa ve halkımız da buna seyirci kalırsa, Cumhurbaşkanı partili olurken, devlet de işte böyle “Parti Devleti” olur.