Halkımız pek farkında olmasa da, çeşitli iş yerleri bir bir kapanıyor. Aksine, yenileri de pek açılmıyor. Parası olanlar, yatırım yapmak yerine geleceğin ne olacağına bakıyorlar. Sonuç olarak diyebiliriz ki, geleceğimiz hiç de aydınlık değil!
Değerli okurlarım; Eskiden, yalnız kendisi için değil, ülkesi için de yatırım yapan, sermayesini bu uğurda harcayan ve ekonomiye ciddi katkıda olan insanlara “İş adamı” deniyordu.
Ancak, kimi kadınların da bu yola çıkması, hatta yerine göre erkeklere baskın hale gelmesi “İş kadınları” olgusunu da yarattı. Durum böyle olunca da, ikisine birden ”İş insanları” denmeye başlandı. Doğru olan da buydu.
İŞ İNSANLARI KAYGILI!
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar olmasından hemen sonra, yürütülen düzgün para politikası, böylece paramızın eski değerine kavuşması, devletin yabancılarla yaptığı ekonomik iş birliği, kısa sürede yüzümüzü güldürmüştü.
Türk halkı bunu, gelenlerin başarısı olarak karşıladı. Ancak, durum öyle değildi. Yeni iktidar, ülkenin mal varlıklarını “Özelleştirme” adıyla bir bir satmaya ve kolay para elde etmeye başlayınca, bu halkımıza yanlış olarak
“İyi yönetim” olarak yansıdı. Ancak, halk yanıltıldı.
Öte yandan yabancılara açılan kapılar, onların sermayelerini de ülkeye taşıyınca, her şey hak-bayram ve büyük bir ekonomik başarı sayıldı. Oysa, gelenlerin hepsi, Türk halkını ve bu ülkenin ekonomisini değil, kendi çıkarını düşünüyordu.
En başta, TELEKOM denilen haberleşme sistemini üç-on paraya, üstelik bizim sermayemizle satın alıp, Telekom’un mal varlığını da satıp bol kazandıktan sonra kaçıp giden bir Arap aile, bunların başında geliyordu. Ötekilerini burada sayacak değilim.
HAKSIZ ZENGİNLEŞMELER
Zaman içinde iktidar yandaş ve yalakaları sırtlarını devlete dayayınca, ülkenin sermayesi bu açıkgözlere akmaya başladı. İktidarın içinde olup da, bu arada bir koltuk kapanlar kısa sürede zenginleştiler. Yoksulluktan donsuz gezenlerin bile, boğazda yalı sahibi olduğu yazıldı, çizildi.
İş bununla da kalmadı. Ülkeye oto yollardan ve kimi köprülerden başka gelir getiren ve halka iş sağlayan yatırımların ötesinde yatırım da yapılmayınca, gemi su almaya başladı.
2013 yılına gelindiğinde, iktidarla ortak iş tutan bir dini Cemaat, “Ortaklık artık bozuldu!” deyip, foyaları meydana çıkarmaya başlayınca, hemen herkes ciddi anlamda ürktü. O ürküntü, bitmiyor ve bitmeyecek gibi görünüyor.
Hele, olup-biten her şeyi bilen o cemaatin, aynı senenin sonunda iktidar yanlıların yolsuzlukları hırsızlığa çevirdiklerini ortaya çıkarıp, rüşvet alanları da suçüstü yapması, Türkiye’nin her alanda bitmek üzere olduğu işaretini kolayca verdi.
HALK GERÇEKLERİ PEK ANLAMIYOR
İşsizlik artıp, halkın giderek fakirleşmesine rağmen, bir bölüm halk ülkenin değil, kendi çıkarını düşünüce, iktidar devam etti. Çünkü, yapılan seçimlerde katakullilerle birlikte sonuçlar hep iktidarın lehine tecelli etti. Bu durumun ne kadar devam edeceği, ya da edip etmeyeceği, şimdilik pek bilinmiyor.
Söylenecek söz o kadar çok ki, ancak lafı pek uzatmadan, şimdi gerçeklere dönelim.
Değerli okurlarım; Türkiye’nin tam anlamıyla bir ekonomik çıkmazın içinde olduğunu, cahil insanımız bile artık anladı. Ekonominin ahbap-çavuş ya da aile arası ilişkilerle yönetilemeyeceği, savurganlığın ve devlet parasının bol keseden harcanmasının ülkeyi daha çok iflasa sürükleyeceğini bilmeyen kalmadı.
Yazının başlığında belirttiğim gibi, Türkiye İflasın eşiğine geldi. Devletin yatırım yapması bir yana, günlük işler için bile para kalmaması üzerine yapılan yeni zamlar, bizim iflas durumda olduğumuzu göstermeye yetiyor.
İş insanları dediğimiz kimi tanıdıklarımla görüşüyorum. Türkiye’de yeni iş yerleri açmak, yeni iş alanları yaratmak yerine, mevcutlar kapanıyor. Çünkü, insanlar artık ülkenin yönetimine ve geleceğine güvenmiyorlar.
İstatistik denilen sayısal oranlar vermeyeceğim. Çünkü, kötüye giden sayılar geçen zaman içinde hızla büyüyor.
İş alanları daralıp işsizlik kol gezerken, vaktiyle çalışıp da emekli olanların ve aldıkları emekli aylıklarıyla geçinenlerin durumu da çok zor. Senede iki defa aylıklara yapılan küçük zamlar, emekli ile alay eder hale geldi.
İflas eden kimi iş insanları, durumlarını belli etmemeye ve bir yere kadar götürmeye çalışıyorlar, ama nereye kadar? Yeni yatırımlar yok, çünkü güven yok!
Önümüzde, dolu dolu 4 yıl var. Yani, seçimsiz bir 4 yıl. Bakalım, bu 4 yıl geçince neler olacak? Türk halkı sürünmeye devam etmeyi kabul ederse, değişen bir şey olmayacak!
Eskilerin sözüyle doğru olan, milleti kaptan gibi kabul edip, “O halde gemisini kurtarsın bakalım!” demekten başka sözümüz yok.
|