Alınır, çünkü gidişat onu gösteriyor. Amerika’nın can dostu olan İsrail ile Avrupa Birliği’nin himayeli üyesi Güney Kıbrıs, birer NATO üyesi olarak karşımıza çıkabilir. Kuzey Kıbrıs’ı, işte o zaman kaybederiz.
Değerli okurlarım; Bendeniz, bir dış politika uzmanı değilim. Ancak, ülkemizi yönetenlerin görev verdiği dış siyaset bilimcileri (Elçiler) ya da yetkililerin, ülkemiz üzerinde oynanan oyunlara nasıl seyirci kaldıklarını ibretle görüyorum.
İktidarın, “Monşerler” diyerek küçümsediği bu kişiler, ülkemizin geleceği üzerinde ülkeyi yönetenlere her halde doğru bilgi vermiyor, çünkü inanıyorum ki onlar, kendi rahatlarından ve geleceklerinden başka bir şey düşünmüyorlar.
Bir düşünün, son 10 seneden beri, en yakın komşumuz Yunanistan gözümüzün içine baka baka topraklarımızı işgal ediyor, bununla kalmayıp kendi ülkesi sınırlarına katıyor. Daha açık bir anlatımla, Ege Denizi’nde olup, burnumuzun dibinde sayılan 18 adamız, Yunanların eline geçmiş durumda. Ne hükümetten, Ne Cumhurbaşkanı’ndan, ne de liderliğini yaptığı iktidarın her hangi bir kanadından ”tık” yok. Kamuoyunun bütün uyarılarına rağmen, bu işgale seyirci kalıyorlar.
İşte hepsinden önemlisi, TV’lerde ahkam kesen dış politika uzmanları çıkıp da dış siyaset yönünden, bu yetkili görünen kişileri uyarmıyorlar. Bilgi ve cesaretlerini kullanıp, halkı da bilgilendirmiyorlar.
BUNUN SONU NE OLUR?
Zaten olan olmuş. Adamlar topraklarımızın üstüne oturmuşlar. Yetkilileri meydan okuyup, “Sıkıysa gelin alın” diyorlar. 15 milyon nüfuslu ülke, 80 milyona kafa tutuyor.
Bunun sona ne olur? Sorusuna gelince, Egedeki adalarımızdan sonra, Kıbrıs’taki toprağımız da gidebilir. Çünkü, o maksatla ve sinsice başka oyunların da oynandığı dillerde dolaşıyor.
İSRAİL, GÜNEY KIBRIS GÜVENCEDE!
Amerika’nın Ortadoğu’da gözetleme kulesi olan İsrail’den sonra, Yunanistan’ın bir parçası olan Güney Kıbrıs da, son derece himaye görüyor.
Gelen son haberlere göre, İsrail ve Güney Kıbrıs’ın NATO’ya alınması düşünülüyormuş. Gerekçe olarak da, Ortadoğu’da savunmasız olduğu söylenen İsrail’in geleceğinin garanti altına alınması. Avrupa Birliği’ne alınan Güney Kıbrıs’ın da, Avrupa ülkeleri gibi NATO’nun bir parçası olması isteniyormuş. Olur mu olur, hem de bal gibi olur.
KKTC NE OLUR?
Esasen Avrupa Birliği’ne girmeye çok meyilli olan KKTC halkı, Güney Kıbrıs Rum tarafına geçip, NATO’nun ve dolayısıyla Avrupa ve Amerika’nın himayesinde, eskisi gibi bir Federe Devlet oluşturulabilir.
Halkının, Türkiye’den çok Rumlara yakın olduğu gözlenen KKTC, Türkiye’nin elinden çıkabilir. Esasen, Türkiye sadece 18 adayı değil, KKTC’nin karasularındaki doğal zenginlikleri de Yunan ve Yahudilere kaptırmış durumda.
O sebeple bu gidişat, hep kötüye gidişi gösteriyor.
RUHBAN OKULU AÇILDI MI?
Türk-Yunan ilişkilerini çok iyi izleyen Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri, “Heybeliada Ruhban Okulu çoktan açıldı bile, ancak halktan gizleniyor.” diyor.
Yine bu kişinin verdiği bilgiye göre, yüksek öğrenim seviyesindeki yabancı öğrencilerin burada eğitim gördüğü ve Yunanlılarla onları destekleyenlerin, böylece amaçlarına ulaştıkları ifade ediliyor.
Yapılan bu açıklamaya karşın hükümet kanadından hiçbir açıklama ve yalanlama gelmemesi, olayı doğruluyor.
Değerli okurlarım, bu iktidarın sadece ülke içinde değil, dışarıya karşı da ülkemizi düşürdüğü bu kötü durumların düzeltilmesi ileride çok zor olacaktır.
Biz, Almanya gibi değiliz ki kendimizi hemen toparlayalım. Yapılacak iş, ülkemizi çıkmaza sürükleyen bu durumlara bir an evvel son vermek ve kayıplarımızı geri almaktır. Dışarıya karşı itibar kaybımızı ve ekonomik çöküntümüzü de düşünürsek, kayıplarımız çok büyüktür.
Seçim kazanmak için değil, işte bu durumlar için memleketin ”BEKA SORUNU” konuşulmalıdır.
|