Hemen her gün, okuyoruz, görüyoruz, işitiyoruz. İyiler kabuğuna çekilmiş, pislik üreten ahlaksızlarsa toplumda kol geziyor. Her türlü kanunsuzluk ve pislik onlarda. Devletin otoritesi, özellikle adaleti de olmayınca, hayatımız her gün zorlaşıyor. Namusluları ayrı tutarak söylüyorum, ahlaksız bir toplum olduk.
Değerli okurlarım; Yıllar önceydi, İstanbul’a yeni atanmıştım. Ziyaretime gelen bir “İstanbul Beyefendisi” ile karşılaştım. Yeni geldiğim için, bana İstanbul’u anlatıyordu.
“Naci Bey, şu gördüğünüz İstanbul’da, bu memleketin en iyi, en dürüst ve en namuslu insanları yaşıyor. Ancak, bu memleketin en aşağılık, en pislik ve en namussuz zararlı insanları da burada yaşıyor. Bunu bilesiniz.” diyerek, uzun uzun İstanbul’u ve yaşadığımız toplumu anlatmıştı.
Aradan yıllar geçti. O Beyefendinin anlattıklarının ne kadar doğru olduğunu yaşayarak gördüm, anladım.
İletişim araçlarının çok olmasından, yalnız İstanbul’da değil ülke genelinde de çok iyi insanların varlığının yanında, benzeri çok kötü insanların varlığına da gördük, öğrendik.
Ve şunu gördük ki, iyi insanların sayısı zamanla azalırken, o kötüler giderek arttı ve kimi yerlerde hayatı çekilmez hale getirdiler.
Bunun sebebini de araştırdım. Ülkedeki siyaset ve adalet sisteminin bozulması, adaletin yanlı davranması, böylece haksızlıkların artması, özellikle devletin otoritesinin sarsılması ve öteki kötü örnekler, bu ahlaksız kesimi cesaretlendirdi.
O kötüler ki, artık olmayan otoriteye bakıp, kanun filan tanımaz hale geldiler. Ülkeyi yönetenler de hep kötü örnek olup, onları bu kanunsuzluğa adeta ittiler.
TELEVİZYONLARDAN HABER SEYREDER MİSİNİZ?
Özellikle akşam olduğunda, ben pek seyrederim. Yabancı haberlerden çok, yerli haberler ilgimi çeker. Çünkü, öncelikle yaşadığım ülkede nelerin olup bittiğini öğrenmek isterim.
Bazen öyle olur ki, haberi yarıda kesip, televizyonu kapatırım. Öyle, namussuzluk, ahlaksızlık, pislik içeren haberler olur ki, toplumun gidişatından korkarım.
Kadın cinayetlerinden tutun da, cinsel tacizler, cinsel istismarlar, küçük çocuklara yapılan her türlü saldırılar, haksız adam öldürmeler, namus cinayeti adı altında insan öldürmeler, dolandırma ve soygunlar ve diğer cana kıymalar, beni daha fazla izlemekten alıkoyar.
Ya o, adam kandırıp insanları soymalar, hileli yoldan kandırıp Bankalardan paralarını gasp etmeler, yardım vaadiyle soygunlar, adam kaçırıp yapılan gasplar, takılan kameralara bile aldırış etmeden göz göre göre yapılan hırsızlık ve soygunlar, bu işe teşne kimi televizyonları kullanıp ilaç diye sahte ürünler pazarlanarak yapılan soygunlar, ahlak dışı cinsel yaşam, yüce dinimizin bir ticaret metaı haline getirilmesi, say sayabildiğin kadar.
Bu da gösteriyor ki, ahlaksızlık artık sınır tanımıyor. İyileri ve namuslu insanları ayrı tutarsak, ahlaksız bir toplum olduk.
PEKİ, NEDEN BÖYLE OLDUK?
Sebepleri pek çok, ama ben kısaca anlatayım. Öncelikle, devletin otoritesi zayıfladı. Devleti yönetenler, kötü örnek oldukları için, bu kötülüklere karşı koyamadılar. Devletin kanunları yeterli olamadı. Hepsinden önemlisi, kanunlar kişiye göre uygulandı ve adalet tecelli etmedi. Adalet, bu sayede yerle bir edildi.
Adalet dağıtmakla yükümlü hakimler, savcılar, koltuklarını kaybetmemek için özellikle siyasi tehdit ve şantaj üzerine haktan, hukuktan ayrılıp, idari otoritenin adeta emrine girdiler.
Daha da önemlisi, kanunlarımızdaki boşlukları yakalayan ahlaksızlar, her türlü haksızlığı, kanunsuzluğu ve pisliği yaptılar, yapıyorlar.
Daha önceki bir yazımda da ifade ettiğim gibi, gündemde olan “Yargı Reformu” hiçbir fayda sağlamayacaktır. Öncelikle bir “Hakim Reformu” yapıp, ülkeyi yönetenler yargının üzerinden ellerini çekmeli ve esas onların, kendi üzerinde reform yapmaları gerekir. O sebeple, Adalet Bakanı’nın gayret ve çırpınma gösterileri boştur. Yani, bir gösteriden biarettir.
Ne yazık ki, tellaklar değişse de, hamam yerinde kalacaktır.
|