Yeryüzünde Allah’ın adaletini temsil eden Ey Devlet ve onu yönetenler! Allah’ın verdiği adaleti dağıtma görevini, neden yerine getirmiyorsunuz? Alçakça öldürülen kadınlar analarımız, bacılarımız ve kızlarımız değil mi? Haksız ve durduk yere onları öldürenlerin cezalarını devlet neden veremiyor? “Allah o pisliklerin, o canilerin belasını versin!”
Değerli okurlarım, Bu yazıyı ellerim titreyerek yazıyorum. Pek kısa sayılmayan ömrümde, türlü cinayetler duydum. Okudum, öğrendim. Bu dönemde olduğu kadar, kadın cinayetlerine hiçbir dönemde tanık olmadım.
Bu iktidarın hüküm sürdüğü 17 yıllık bu kesintisiz dönemde, kadınlarımızın ikinci sınıf birer vatandaş olduğu iktidar uygulamalarıyla ortaya çıkarken, kadınlara yönelik her türlü saldırılar, adeta tavan yaptı.
Gün geçmiyor ki, bir kadınımız ya da genç kızımız saldırıya uğramasın? Cinsel saldırılar ise, bu çirkin hareketlerin önünde geliyor.
NEDEN HEP KADINLAR?
Çünkü, İslamiyet öncesi cahiliye dönemi başta olmak üzere, asırlarca kadına düzgün bir insan gözüyle bakılmadı. Oysa İslamiyet, kadın haklarına ve davranışlarına bazı kısıtlamalar getirdiyse de, onu hiç horlamadı. “Cennet, anaların ayakları altındadır.” sözü, İslam Peygamberine ait olup, tartışmasız kabul edilen önemli bir hadistir.
Cenneti hak eden anaların birer kadın olduğu, erkekleri de kadınların doğurup dünyaya getirdiği bilinmiyor mu? Kadının, yuvanın kurucusu ve yerine göre erkekten daha da sorumlu olduğu bilinmiyor mu? Kadının, yerine göre hem evde, hem işte çalışarak erkekten daha yararlı bir varlık olduğu bilinmiyor mu?
Kadınların hak ve meziyetleri üzerinde o kadar çok sözlerim var ki. Bunları yazarken, bir taraftan da eşimi ve kızımı düşünüyorum. Rahmetli annemi ise, hiç, ama hiç unutamıyorum. Unutmak da istemiyorum zaten.
Bütün bu ifademden sonra, toplumda bu kadın düşmanlığı acaba neden? Diye soruyorum. Doğrusu, cevabını bulamıyorum. Yakın dostlarıma da soruyorum. Erkek baskın (egemen) bir toplum olduğumuz belli. İyi de, bu egemenlik kadını her gün baskı altında tutmak, onu ikinci sıraya itmek gibi bir hakkı erkeğe veriyor mu?
Dini referans yapan ve 17 yıldır iktidarda olan bu parti, kadınlardan acaba oy almıyor mu? Bir kadın çıkıp da, yaşına başına bakmadan, iktidarın lideri için “Onun bilmem neresinin kılı olayım.” Başka bir genç kadın çıkıp da, “32 yaşındayım. İki çocuğum var. İsterse, Başkanımın haremine girerim.” Diyecek kadar kadınlar bu iktidara yakın olduklarına ve onlar gibi düşünenler bir hayli fazla olduğuna göre, bu iktidar kadınlara acaba neden sahip çıkmıyor?
Bu iktidar döneminde çoğalan ve arkası kesilmeyen kadın cinayetlerinin sonlanması için, iktidarın sonlanması mı gerekiyor? Buna “Evet” diyenler, her geçen gün artıyor. Böylece, kadınlar da artık gözlerini açıyor. Eğer, ölmeyip hayatta kalabilirlerse.
Değerli okurlarım; Bu iktidar döneminde 4000 den fazla kadının kocaları, dostları, sevgilileri, babaları, kardeşleri ya da başka sapıklar tarafından öldürüldüğü, cinayetlerin daha çok kocaları tarafından işlendiği çok açık olarak biliniyor.
Daha geçen hafta Kırıkkale’de Emine Bulut adlı genç bir kadının 10 yaşındaki kızının gözleri önünde eski eşi tarafından öldürülmesi, bardağı çoktan taşırmıştır.
Bu canavarın, hapiste beslenip müebbet hapisle yargılanması yetmez. Zaten, davanın ne kadar süreceği ve uzayacağı belli değil. Bu cinayet, hepsinin üzerine tuz-biber ekmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çıkıp da “O çocuğu okutacağız.” demesi gülünçtür, bir devlet organına yakışmaz. Devleti sorumluluktan kurtarmaz.
Üzerinden bir hafta geçmedi ki biri kocası, diğeri babası tarafından iki kadın daha öldürüldü.
Doğru olan, bu cinayetleri caydırmaktır. Onun yolu da canileri korumak değil, onlara mutlaka, ama mutlaka yağlı ipi göstermektir. Yani, idamdır. Amerika bizden daha mı vahşi, daha mı ilkel ki, hak edeni idam ediyor?
Devlet, hak ettikleri cezayı bu katillere vermeyince biz de sadece, “Onların Allah belasını versin!” diyebiliyoruz.
İdam cezasını geri getirmek, bizim devletimizin elinde ve yetkisindedir. “İdamı önüme getirirlerse imzalarım.” diyen Cumhurbaşkanı, önüne getirmelerini mi bekliyor? Bu bir kararlılık değil, showdan ibarettir.
Versin talimatı, teklif ertesi gün önünde, bir gün sonra mecliste. Her şey kendi elinde ve iradesinde.
Bizi daha fazla oyalayıp, akıllarınca kandırmasınlar.
|