Oysa, “Atatürk’ü ne kadar övsek azdır.” diyoruz. Onlar ki, “Atatürk’e ne kadar sövsek azdır.” diyorlar. Ya Atatürk olmasaydı, onlar bu topraklarda, bu koltuklarda olabilecek miydi?
Değerli okuyucularım; Çocukluğumda Atatürk’ü bize doğru anlattılar, doğru öğrettiler. Biz de eğitmenliğimizde, aynı şekilde bu büyük insanı doğru anlattık ve yeni yetişen nesle doğru öğrettik.
Ne yazık ki, bu doğru anlatımlara rağmen Atatürk’ü doğru anlamayanlar çıktı ortaya. Üstelik, yanlış anlayıp ona küfredenler, ona düşman olanlar da bile ortaya çıktı.
Memuriyetim sırasında bunlara pek rastlamadım. Ancak, mevcut iktidarın işbaşına gelmesinden sonra, nedense bir “Atatürk düşmanlığı” aldı başını gitti.
Önce, Atatürk’ün adının spor sahalarından kaldırılmasıyla işe başladılar. Daha sonra Atatürk’ün adını taşıyıp da yıkılan okullara, tekrar bu adı vermek istemediler.
İktidarın lideri konuşmalarında ona “Atatürk” demekten hep çekindi ve sadece Mustafa Kemal dedi. Oysa, bu ad ona milletin atası olduğu için özel olarak verilmişti. Bunu bildikleri halde, bu adı kullanmak istemediler.
Kimi Atatürk heykellerine saldırılar oldu. Dini hutbelerde Atatürk’ün adını, özellikle kullanmak istemediler. Oysa Atatürk’ün İslam dinini benimsediği, Kur’an-ı Kerim’i özel olarak tercüme ettirdiği (mealini hazırlattığı), dini mabetlere büyük saygı gösterdiği, dini meselelerin halli ve ibadethanelerin ihyası ve tek elden yönetilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı’nı özellikle kurduğu bilindiğine göre, bu teşkilat bile Atatürk’e sahi çıkmadı.
ATATÜRK’E HAKARETLER
Bütün bunlar bir kenarda dururken, geçtiğimiz günlerde iktidara yandaş bir TV kanalına çıkan tarihçi kılığına bürünmüş üç zavallı adam, Atatürk’e yapmadıkları hakareti bırakmadılar.
O kadar ileri gittiler ki, biri çıkıp hiç utanmadan Atatürk’ün muhterem annesi Zübeyde Hanım’ın, vaktiyle Selanik’te bir Genel Ev’de çalıştığını, öteki ise yine utanmadan Atatürk’ün manevi kızı Prof. Afet İnan’la dost hayatı yaşadığını yani onun nikahsız eşi olduğu söyledi.
KAÇTILAR, YAKALANDILAR!
Bunlardan ikisi, tepkiler karşısında kaçıp kayboldu. Kısa süre sonra biri yakalandı ve hapse atıldı.
Duyarlı ve ortamın ne olduğunu bilen vatandaşlar, bu kişinin kısa sürede salınacağını söylediler. Gerçekten, bu utanmaz adam çok kısa süre içinde hapisten çıkarıldı. Bu durumda kararı veren hakim, geleceğini garanti etti demektir.
Diğeri ise, uzunca bir müddet saklandıktan sonra, kaçmanın fayda vermeyeceğini ve tutuklansa da kısa sürede salınacağını bildiği için, teslim oldu. Tutuklandı, bekleyin yakın da o da çıkacaktır.
ŞU DEDİ-KODU’YA BAKIN!
Şimdi de, Atatürk’ün paraların üstündeki resimlerine göz dikildiği söyleniyor.
Söylenenlere göre, 2019 yılında Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, paraların üstündeki Atatürk resimlerinin kaldırılıp, Tayyip Erdoğan’ın resminin konacağı konuşuluyor.
Gerekçe olarak da, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Atatürk’ün resmini kaldırıp, kendi resmini koydurması gösteriliyor.
Aklıma öteki ülkeler geliyor. O ülkeler ki, mevcut liderleri değişse de, ülkelerinin kurtarıcıları olan milli kahramanların resimlerini paralardan hiçbir zaman kaldırmıyorlar.
Mesela, George Washıngton’un resminin, Doları’ın üstünden kaldırıldığını hiç gördünüz mü?
Benim dileğim, ne olur Atatürk’e daha fazla saldırmayın. Siz gidicisiniz, o ise hep kalıcı!