Gün geçmiyor ki, bir çocuk ya da kadın öldürülmesin. Bu iktidar döneminde, bu cinayetlerin artmasının bir sebebi olmalı. Değerli okuyucularım, Sebebi bilinmemekle beraber, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduktan sonra, ülkenin sosyal hayatında da büyük değişme oldu. Bu değişmeleri, ne yazık ki olumlu ve halkın pek de yayarına saymak mümkün görünmüyor. Bu değişmelerden en önemlisi, asayiş ve kamu düzeni konusunda yaşandı. İktidarın, halkı kendisine oy veren ve vermeyen, dolayısıyla yandaş ve yandaş olmayanlar diyerek ikiye bölmesinden sonra, kanunlar da vatandaşların bu konumuna göre uygulandı ve uygulanıyor. Toplumda güvenlik ve asayişi sağlamakla yükümlü kolluk kuvvetlerinin bile, vatandaşa iktidar yanlısı ya da yanlı olmaması gibi bakması, adliyelerde adaletin taraf gözetilerek tecelli ettirilmesi daha doğrusu tecelli ettirilmemesi, halkın mutsuzluğuna sebep olduğu gibi, geleceğine olan güven duygularını da ortadan kaldırdı. Halkın bu şekilde ikiye bölünmesi, toplumda iki ayrı düşman kamp meydana getirince, halk arasında kavga ve düşmanlıklar giderek arttı. O kadar ki, akrabalık duyguları dahi zayıflayarak, hısım akrabalar ve yakın dostlar bile birbirlerine düşman hale geldiler. ADALET OLMAZSA… Vatandaş, adli mercilerin yani devlet otoritesinin önünde hakkını alamayınca, kendi adaletini kendisinin sağlaması noktasına getirildi.(İhkak-ı hak) İzin alınmadan silah edinmeler artınca, kavgalar ve tabii ki cinayetler çoğaldı. Toplumsal ahlakla birlikte, kadına bakış açısı da değişti. Kadın, bir çok kesimde bir “Cinsel meta” ya da sadece evinde oturup çocuk doğurmaya mahkum bir varlık olarak gösterilince, kadını aşağılama eğilimleri de arttı. Erkeği, toplumda kayıtsız şartsız egemen hale getirmek isteyen bu anlayış, kadını ikinci sınıf bir insan haline getirdi. Kadınlar, giderek horlandı. Kadınlar horlanınca, aile yapısı da giderek zayıfladı. Boşanmalar ve böylece yuva yıkılmaları giderek arttı. Toplumdaki aile içi düzen bozulmaya başladı. Boşanmalarla birlikte karı-koca kavgaları da artınca, iş kadının öldürülmesi yani kadın cinayetleri noktasına geldi. AİLE BAKANLIĞI NİYE VAR, NE YAPIYOR? Bu iktidar döneminde ilk defa kurulan Aile Bakanlığı, yukarıda anlatmaya çalıştığım aile düzensizliğini ortadan kaldırmak için iyi bir yapılanma oldu. Bu Bakanlığın yapacağı çalışmalarla, Türk toplumundaki aile yapısını daha da güçleneceği sanıldı. Başlangıçta, kimi sosyal kurumlar bu Bakanlığa bağlandı. Bakanlığın iyi de bir bütçesi oldu. Türk halkı bu Bakanlıktan bu anlamda çok şeyler beklerken, hiçbir şey yapmadılar ve Aile yapımız daha da bozuldu ve bozulmaya devam ediyor., Çocuk tecavüzleri ve cinayetlerinin sayısıyla birlikte, çocuk yaştaki evlilikler giderek artarken, Bakanlığın hiçbir girişimine ve faydasına rastlanmadı. Bu yetmiyormuş gibi, kadın cinayetleri başladı. Eşini, dost edindiği kadını, anasını, bacısını öldürenlerin sayısı ne yazık ki arttıkça arttı ve artıyor. Bu iktidar döneminde oluşan kadın cinayetlerinin sayısının, geçmiş dönemi 4-5 defa katladığı ifade edildi. Cinayetler, devam ediyor. İki gün önce bir TV kanalını izlerken, içim burkuldu. Kaçırılıp öldürülen çocukların ve tabii ki diğer vatandaşların adli (cinayet) dosyaları kapatılınca, iki ayrı TV kanalının açıp yeniden soruşturma başlattığını ve devletin otoritesinin yerini böylece iki özel TV kanalının aldığını gördüm. Oysa, devletin öncelikli görevi, vatandaşının ırzını, can ve mal güvenliğini sağlamak, adaleti toplumun her kesimine tam ve adil bir biçimde yaymak ve uygulamaktır. Ne yazık ki, bizde öyle olmuyor. |