Ruslardan bu savunma sistemini aldık ve ülkemize getirdik. Dosta-düşmana karşı çok iyi oldu. Lafa gelince Amerika da dostumuz, ama bakalım şimdi başımıza ne işler açacak?
Değerli okurlarım; Türkiye Cumhuriyeti, dünya haritasında bağımsız bir ülke olarak biliniyor. Ne var ki, öyle sanıldığı gibi her konuda değil. Özellikle ekonomik konularda, büyük devletlerin koydukları kurallara ve kimilerinin para birimlerine uymak zorunluğumuz var.
Mesela, Amerikan doları bunun başında geliyor. Doların dünya üzerindeki egemenliği, ticarette olduğu kadar, siyasi ilişkilerde de çok etkili oluyor.
1950’li yıllardan beri, özellikle NATO’ya girdiğimizden bu yana, Amerika’nın gölgesinde yaşamaya alışmış bir ülkeyiz. Demokrat Parti döneminde almaya başladığımız Amerikan yardımları, bizi bu ülkeye bağımlı kılmış ve bu bağlantımız hiç kesilmemiş.
AMERİKA’DAN UZAK, AMA RUSYA’YA KOMŞU
Türkiye’nin, Amerika ile kıtalar arasında bir konumda ve çok uzakta olmasına rağmen, Rusya ile sınır derecesinde yakınlığımız, bizi Amerika için önemli kıl mış ve biz de Amerika’nın bu zafiyetinden yararlanıp, onun, siyasi ve iktisadi gücünden yararlanmışız. Bu durum, halen devam ediyor.
Sovyetlerin çözülüp Rusya’ya dönüşmesinden sonra, Amerika ile aralarında rekabet ortadan kalkmamış, Amerika’nın kendisini dünyada “tek tabanca” ilan etmesine rağmen, Rusya’yı hiçbir zaman göz ardı edememiştir.
SON YILLARDA AMERİKA
1 Martta onanmayan o meşhur tezkere ile Amerika ile aramıza kara kediler girmiş, bozulan ilişkiler bir daha istendiği ve beklendiği gibi düzelmemiştir.
Esasen Amerika’nın iyi bir dost olmadığı, Türkiye’yi kendi çıkarı için kullandığı, ta 1950’li yılların başındaki Kore Savaşlarında görülmüş, Amerika’ya inanan Türkiye, daha o yıllarda çok sayıda evladını Amerika’nın çıkarı için Kore’de kaybetmiştir.
Ne var ki, daha sonra görülen Amerikan yardımları Türk idarecileri hep sevindirmiş ve devam edeceği umuduna kaptırmıştır.
Nitekim, 1959 yılında dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in, salt para istemek için gittiği Amerika’dan para değil nasihat alması onu kızdırmış, eli boş dönünce yüzünü Rusya’ya çevirmek istemiştir. Bu tavrı, onun sonunun getirmiş, o meşhur Amerikan destekli 27 Mayıs darbesi, Menderesin başını yemiştir.
S-400’LERE GELİNCE
2,5 milyar dolar ödenerek Rusya’dan alınan ve sevkiyatı başlayıp Temmuz ayı içinde teslimi tamamlanacak olan bu savunma sistemleri, Amerika’nın hiç de hoşuna gitmemiştir.
Yunanlıların, 1998 yılında yine Rusya’dan alıp, Girit Adasına yerleştirdikleri S-300’leri görmezden gelen Amerika, S-400’leri görünce gözünü fal taşı gibi açmıştır. Türkiye bağımsız bir ülke olarak, savunması için her türlü tedbiri almaya ehil ve mecburdur. O sebeple, S-400 Savunma Sistemlerini alması da onun hakkıdır.
Misilleme peşinde koşan Amerika’nın, F-35 savaş uçaklarının parasını peşin almasına rağmen vermek istememesi, ittifak ilişkilerine ve dostluk kurallarına uymaz, düşündürücüdür. Bu haksızlık karşısında Avrupa Birliği’nin haklının değil de, güçlünün yanında yer alması, daha da düşündürücüdür. Onun bu durumu, kabul edelim ki, tıpkı Türk adaletine benzemektedir.
Türkiye’yi, önümüzde sıkıntılı günler bekliyor. 82 milyonluk bir nüfusla, Ortadoğu’nun en güçlü, Avrupa’nınsa en büyük nüfusuna sahip olan Türkiye’nin Amerika tarafından dışlanması, onun aleyhine olur.
Sıkıntılı günlerimiz olacaktır, ancak içimiz serin olsun. Amerika Türkiye’den vazgeçmeyecek ve hiçbir zaman vazgeçemeyecektir.
|