İlginç Bir Magazin Haber!

     Yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Başbakanı, işi çapkınlığa vurunca karısından ayrılmak için, ayrılmak istediği kadına  milyon liralar vermiş. “Acaba, bu paraları nereden bulmuş?” derseniz, anlatayım.

    Değerli okuyucularım, ilginizi biraz da magazine çekmek için, bugün size ilginç bir olaydan söz etmek istedim.

    Önce yaşanan olaya bir bakalım. Yavruvatan dediğimiz KKTC’yi dünyada hiçbir ülke tanımasa da, bize göre o ayrı bir devlet. Bayrağı var. Parlamentosu var. Devlet Başkanı var. Hükümeti, tabii ki Başbakanı var. Şimdiki Başbakanı ise, Hüseyin Özgürgün denen bir kişi.

    Hüseyin Bey, Başbakan olduktan sonra çok çapkın biri olmuş. Oysa, daha 4 yıl önce evlenmiş ve sevdiği bir kadına sahip. Hüseyin Beyin eşi Dilek Hanım, bizim eski Meclis Başkanlarından Cemil Çiçek’in yeğeni. Yani Hüseyin Bey Türkiye’nin eniştesi.

                           HÜSEYİN BEY, “ÇAPKIN VE HOVARDA”

      Hüseyin Bey, yeni evli olmasına rağmen, gönlünü İnci Pars adındaki bir bayana kaptırıyor. İnci Pars ise, Yeşilçam’ın önemli artistlerinden merhum Kenan Pars’ın kızı.

      Dilek Hanım, Hüseyin Beyin hovardalığını duyunca, mesele yapıyor ve Hüseyin Bey ona ayrılmaları karşılığında 1.300.000. TL veriyor. Bununla da kalmıyor, Girne’nin en güzel ve turistik yeri olan Bellapais’te 5.000.000.- TL değerindeki Malikanesini de veriyor.

     Bu serveti alan Dilek Hanım da, Hüseyin Beyin aldığı son model Porsche  ve Jaguar marka iki otomobili, yeni sevgili inci Pars’a veriyor.

     Bir dönem artist Seray Sever’le  anılan Hüseyin Bey, 2011 de KKTC’de Dışişleri Bakanlığı yapıyor.

      Hüseyin Bey, hiç boş durmuyor. KKTC’de Seniha Kanatlı adlı mankenle de yaşarken, bu hanımı bir okula sınavsız sokuyor ve onu da paraya boğuyor. Hüseyin Beyin son sevgilisi Türkiye’den geliyor ve adı Şennur Gülbudak. Onu da bırakınca, inci Pars’a takılıyor.

                                        BU PARALAR, NEREDEN?

   Hüseyin Beyin çapkınlığı ve hovardalığı beni hiç ilgilendirmiyor. Kiminle yatıp kalktığı da, umurumda değil. Resmine bakıyorum. Hüseyin Bey yaşı ve fiziki görünümü itibariyle öyle karşı cinsin gönül koyabileceği biri de değil. Ama, Hüseyin Beyde para var.

   Peki bu paralar nereden? diye sorarsanız. Hüseyin Beyin şirketlerinden ya da alın terinden değil. Çünkü Hüseyin Bey öyle geliri yüksek, hanları hamamları, fabrikaları olan biri değil. O halde, Hüseyin Bey bu paraları nereden buluyor?

    Bir zamanlar Kıbrıs’a sıkça gidip geldiğim için soruyorum ve öğreniyşorum. Hüseyin Beyin iki para kaynağı var. Birincisi, Kıbrıs’a yatırım yapan iş adamları ve onların iş çeviren şirketleri. İkincisi, devletin kasası. Yani devlet adına yapılan harcamaların (ihaleler vb.) getirdikleri. Devlete de, her yıl Türkiye’den gidiyor. Yani, Türkiye bütçesinden.

    Vay anasını, Hüseyin Bey yalnız Kıbrıs’ı değil, demek ki bizi de soyuyor.

     Kanser hastalığının bile bulaşıcı olmadığı bu hayat düzeninde, yolsuzluğun bulaşıcı olduğunu bilmeyen yok. Bu hastalık, Hüseyin Beye de bulaşmış.

    Nereden bulaştı? derseniz. En yakınından. Tabii ki Türkiye’den.

    Değerli okuyucularım; Bu Hüseyin Bey gider, yeni Hüseyin Beyler gelir. Ama, bu yolsuzluk illeti hiçbir zaman gitmez. Bizden de, Kıbrıs’tan da.