ads
DOLAR 36.24 ₺
EURO 38.02 ₺
STERLIN 45.61 ₺
G.ALTIN 3,352.91 ₺
Ç.ALTIN 5,651.17 ₺
BİLEZİK 3,152.21 ₺
BTC 97,628.73 $
ETH 2,701.12 $
BİST 9,877.59

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Kıbrıs, Ege Adaları, S-400 ve F-35

Yayınlama: 10 Temmuz 2019 Çarşamba 15:40 Okunma: 2281

Başlık biraz uzun, ama hepsi başlı başına bu ülkenin başına dert. Hem de ne dert? Suriye göçmen belası yetmiyormuş gibi iktidar, bir de bu belaları başımıza sardı. Çok bilinmeyenli bu  denklemi, çöz çözebilirsen.

    Değerli okurlarım; Şüphesiz ki,  bunların her birine bakış bir uzmanlık işi. Her biri dış siyasetimizi ilgilendiriyor. Şu başarısız olan, dış siyasetimizi.

       Hiçbir ülkenin kabul etmediği Suriyelileri mülteci olarak ülkemize dolduran iktidarın, artık eleştirilecek tarafı da kalmadı, çünkü ne desen tınmıyorlar. Yoksul halkın ekmeğine ortak edilen bu kişilerin açtığı sosyal yaralar da, işin çabası.

     Benim esas dokunmak istediğim konu, dış siyasette yapılan öteki yanlışlar. Bunların başında, elimizden kayıp gitmiş olan Ege adaları var. Zorbalıkla Kıbrıs’ın etrafından kovulma ve aşağılanma hareketleri var.

                     BUNLARI, DÜZ MANTIKLA BİR BİR İNCELEYELİM.

     Bendeniz, bir diplomat değilim. Üniversitenin Uluslararası İlişkiler Bölümünü de bitirmedim. O nedenle, bu konuları sadece düz mantıkla ele almaya çalışıyorum.

     1995 yılında, Egedeki Kardak adlı bir kaya parçasına çıkarma yapan Yunanlılara karşı diklenen ve haddini bildiren Türk Hükümeti, aradan 10 yıl bile geçmeden, tam 18 adamızı ve nice kayalıklarımızı işgal edip, üstüne tesisler kurarak oturan Yunanistan’a, nedense ses çıkarmıyor ya da çıkaramıyor. İşte bunu anlamak mümkün değil.

      Konu sık sık gündeme geldiği halde,  başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, tüm yetkililerin sessiz ve tepkisiz kalması, insanı şaşırtıyor ve dehşete sürüklüyor.

    Yakın geçmişte, “Bari, Yunanistan’a bir Nota (Uyarı) verin” diyenlere karşı, “Ne notası, Müzik Notası mı?” diyen o zamanın Cumhurbaşkanı, herkesi iyice şaşırtıyordu.

      ZALİMLER, KENDİLERİNE TAHAMMÜL EDİLİRSE, DAHA ÇOK AZARLAR

  Yunanistan ve kuyruğu olan Güney Kıbrıs, aynen böyle yaptı. Kendilerine ses çıkarılmadıkça, Akdenizdeki  Kıbrıs Türk bölgesini kuşatmak istediler. Nitekim, bize ait bölgeye de girerek petrol ve doğalgaz aramaya başladılar. Üstelik, “Burası bizim, siz giremezsiniz” diyerek, egemenlik haklarımızı bir kere daha ihlal ettiler.

    Neden? derseniz, Dış siyasetimizin çökmesinden ve iktidarın (hükümetin) pısırıklığından.

     Ege Denizi, Akdeniz, Kıbrıs ve çevresinin tam bir uzmanı olan Milli Savunma Bakanlığı eski  Genel Sekreteri Emekli Albay Ümit Yalım, bu duruma avazı çıktığı kadar bağırıp-çağırıyor, ama duyan ve dinleyen yok.

     Onun son yaptığı açıklamalar, beni bir kere daha dehşete düşürdü. Okuması-yazması olan bütün vatandaşlara ve vatanseverlere, bu köşeden bir kere daha haykırıyorum. İş işten geçmeden, haklarımıza sahip çıkalım.

                S-400  ve  F-35’lere Gelince…

  İkisi de,  hava savunmamızı ilgilendiriyor. S-400’leri 15 milyar dolar vererek Rusya’dan, F-35’leri de 1.250.000 dolar vererek Amerika’dan alıyoruz. Paraları ödenmiş.

   Amerika ile hem dost, hem de müttefik yani her alanda ittifak halindeyiz. Üstelik, Amerika’yla birlikte NATO denilen ve Sovyet (Rusya) tehdidine karşı Amerika ve Avrupa ülkeleri tarafından kurulmuş olan NATO’nun içindeyiz.

    Diplomat olmadığım için bilmiyorum, ama bilenlere soruyorum. O halde biz, bu aldığımız sistemleri kime karşı kullanacağız? Bilen ve doğru cevap verebilen bir Allah’ın kulu yok.

    Amerika, “S-400’leri almanızı kabul etmem” derken, Rusya, “Sipariş ettiniz alın, koyacak yerim yok.” diyor ve S-400’ler bu ay içinde gelecekler. İki büyük askeri kargo uçağına yüklenmişler bile. Doğru depoya.

    Siz, “Tut kelin perçemini” diye bir özdeyiş duydunuz mu? Kelin perçemi olur mu ki, nasıl tutulsun? İşte o durumdayız. Kimileri buna, “Aşağıya da, yukarıya da tükürsen sakalın ve bıyığın var, her durumda bulaşacak” diyor. İşte, “zor durum” diye buna denir.

   Değerli okurlarım, Bu sıkıntılı duruma bir çare bulunacağı Cumhurbaşkanı tarafından söyleniyor. Hatta, Amerikan Başkanı ile yaptığı görüşmede de bundan umutlu olduğunu belirtiyor.

    Bu çok bilinmeyenli denkleme, elbette bir çözüm yolu bulunacaktır. Matematik Öğretmeni olduğum için söylüyorum. Biz, çok bilinmeyenli denklemleri önce ikiye düşürür, sonra çözeriz.

   Hükümetin de, bu çok bilinmeyenli siyasi denklemleri kısaltarak önce ikiye düşürmesi, sonra da çözüm yoluna gitmesi tavsiye olunur.

   Ancak, onların elinde “Ey Amerika, Ey Trump korkutması ve efelenmesi” olduğu için bu yolla mı çözerler, yoksa başka bir yolları mı var? Orasını bilemem.

   Yeter ki, ulusal çıkarımıza uygun bir çözüm bulunsun!

    

 

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4