Bu bir filmin adı. Bir zamanlar, Sinema ve TV’lerde sevilerek izleniyordu. Oysa, günümüzde Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve girdiği çıkmaz sokağın filmi, üzüntüyle izleniyor. Herkesin merakı, bu film sonunda nasıl bitecek?
Değerli okurlarım, Öteden beri sık söylenen bir söz vardır. “Kimin yerine olmak istersin veya istemezsin?” diye, Bugün için verilecek en doğru cevap, “İktidarın yerinde olmak istemem.”
Ülkeyi yöneten siyasi iktidarların yalnız yurt içinde değil, yurt dışında da ülkeyi temsilen önemli sorumlulukları vardır. Buna kısaca “Diplomasi” deniyor. Bu öyle küçümsenecek bir olgu değildir. Dünyada mevcut olup da Birleşmiş Milletlere kayıtlı 194 ülkeye karşı diplomatik ilişkileriimiz ve bu ilişkilerin iyi yönde olması gerekir.
BİZİM DIŞ SİYASETİMİZ
Savaşarak kazanılan ve kurulan yeni Türk devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin diş siyasetini, iç siyaseti ile birleştirerek, daha başlangıçta Atatürk belirlemiş ve, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” demiş.
Bu siyaset şekli, 80 yıllık Cumhuriyet döneminde titizlikle uygulandı. Ta ki, bu iktidar yönetime gelinceye kadar.
Bu iktidarın gelmesiyle, öncelikle komşularımızla aramız bozuldu. Daha sonra, komşu olmayan öteki ülkelere –tabir uygunsa- posta konmaya başlandı.
Neticede komşuluk ilişkilerimiz zora girerken, dünyadaki dost devlet sayısı da azaldı. Kimi Afrika ülkeleri haricinde, dostumuz pek kalmadı.
EN BÜYÜK DERT, SURİYE OLDU
Eski bir Osmanlı toprağı olan Suriye ile ilişkilerimiz, Güneydoğudaki terör odakları yüzünden bir zaman iyi değilse de, 8 yıl öncesine kadar gayet iyi idi.
Ne zaman ki, ABD’nin Suriye topraklarında ve bizim güney sınırımızda bir Kürt Devleti kurmak istemesi yüzünden, Amerika’nın ağzına bakıp ilişkilerimizi kopardık.
Onunla da kalmadık, Suriye ile savaşır hale geldik. Daha sonra maruz kaldığımız göç dalgası, bizim ekonomik ve sosyal hayatımızı bozduğu gibi, Avrupa’yı da tedirgin etti.
Ne var ki, Suriye’yi ortadan kaldırmak isteyen Amerika’ya karşın Rusya, tamamen Suriye’nin yanında yer aldı. Bu durumu İran da destekleyince, ülkemiz iyice zora girdi. Görünen o ki, Türkiye’nin bu zordan kurtulması artık pek kolay olmayacak. TARZAN ZOR DURUMDA
Ülkeyi yönetenlerin bu durumu görüp ayakları yere bassa da, bu çamurdan çıkmanın yolunu bulmak çok zor.
Olayları iyi gözlemleyen ve geleceği iyi okuyanlara bakılırsa, bu çamurdan çakmanın tek yolu var. O da, Suriye rejimi ile anlaşmak. Yani, Beşar Esat’la tekrar konuşup, bu bilmeceyi çözmek.
Türk halkı, bu gidişatı beğenmiyor. Siyasi iktidarı çok zor durumda olduğunu biliyor. Yani, bir filmde olduğu gibi “Tarzan zor durumda” ancak, Tarzan içine düştüğü zor durumdan kurtulmak isterken, bizimkiler kurtulmamak için direnir gibiler. Şehitler, gelmeye davam ediyor. Bunun sonu ne zaman?
SURİYE İLE ŞU SEBEPLE ANLAŞMALIYIZ.
Suriye, ülkesini savunuyor ve toprakları üzerinde, Amerika’nın desteği ile israil’le dost bir “Kürt devleti” kurulmasını istemiyor.
Türkiye de, güney sınırında, doğu bölgemizi karıştıracak ve ülkemizi bölecek bir Kürt Devleti kurulmasını istemiyor. O halde, amaçları bir olan Türkiye ve Suriye neden savaşıyor? Türkiye, Suriye’nin parçalanmasını neden istiyor?
Bütün bunlar çok iyi düşünülüp ve planlanıp, Suriye rejimi ile tekrar anlaşmak ve dost olmak gerekiyor. Bu bataktan, artık çıkmamız lazım.
|