Evlenmek için Türkiye’ye geldi. Devletimizin korumasına güvendi, korunamadı. Girdiği Arap Konsolosluğunda katledildi. Dünya ayağa kalktı, ancak Türkiye biraz sessiz kaldı. Her halde, Trump’un kükremesini bekliyor.
Değerli okuyucularım; Hac, Umre ya da başka bir maksatla, insanlar Arabistan’a gidiyor. O topraklara ayak bastıktan sonra, başta can güvenliği olmak üzere, her türlü güvenliğinin sağlanmasını Arabistan devletinden bekliyorlar. Kimi olayların dışında, bu sağlanıyor da.
Arap kökenli, ancak Amerikan vatandaşı olup, Amerika’da gazetecilik yapan Cemal Kaşıkçı adlı bir kişi de, bir Türk kadını ile evlenmek ve evlilik işlemleri için İstanbul’a geliyor. Kaşıkçı, Arabistan yönetimine muhalif bir kişi olarak tanındığı halde, Türk devletinin korumasına güveniyor. Aynı zamanda Arabistan vatandaşı olan Kaşıkçı, nikah işlemleri için Levent’te bulunan Arabistan Başkonsolosluğuna başvuruyor.
Bunu yaparken, nişanlısına olası bir tehlike durumunda filan kişiyi ara diyor ve umduğu tehlike başına geliyor. Ve, son bilgilere göre, Arabistan’dan gelen bir İnfaz Timi (kafa kesen cellatlar) tarafından sorgulanarak öldürülüyor. Tim, bununla da kalmayıp, Kaşıkçıyı parçalara ayırıp cesedini paketleyerek, aynı gün geldikleri uçakla ülkelerine dönüyorlar.
BUNDAN SONRA NE OLUYOR?
Kaşıkçı’nın Konsolosluktan çıkmaması, nişanlısının da tehlikeyi haber vermesi üzerine arayış başlıyor. Konsolosluk yetkilileri, Kaşıkçı’nın akıbeti hakkında doyurucu hiçbir cevap vermiyor, veremiyor.
Gazete ve TV’ler olayın üstüne gidip peşini bırakmayınca, devlet yetkilileri de harekete geçiyor. Olay, dünya çapında yayılınca ve Kaşıkçı ABD Başkanının yakından tanıdığı bir gazeteci olunca, Trump olaya el koyuyor. Eğer böyle bir cinayet işlenmişse, Başkan Trump Arabistan nezdinde bunun ağır yaptırımları olacağını söylüyor. Bizim yetkililerimiz ise, bizim topraklarımızda böyle bir cinayetin işlenmesinin vahametini anlamamış gibi, takipte oldukları söylemekle yetiniyorlar.
KONSOLOS KAÇIYOR, EVİ ARANIYOR
Doğruyu açıklamak ve Kaşıkçı eğer sağ ise, onu çıkarıp göstermek yerine, Arap Konsolosu ülkesine kaçıyor. Araplar tarafından her türlü tedbir alınıp deliler yok edildikten sonra da, yine Araplarla beraber Konsolosun evi aranıyor. Bu ise, tamamen kandırmaca ve göz boyamaktan ibaret oluyor.
Olay, Birleşmiş Milletler’in de gündemine girerken, bu cinayetin topraklarında işlenmesi üzerine Türkiye’nin ne yapacağı merakla bekleniyor. Daha da önemlisi, cinayetin resmen açıklanmasından sonra ABD Başkanı Trump’un ne yapacağı merakla bekleniyor.
Gelen son bilgilere bakılırsa, Arabistan’ın resmi bir açıklama yapacağı ve cinayetin, sorgulama sırasında yanlışlıkla işlendiğinin belirtileceği söylense de, bu söyleme kargalar gagalarıyla, insanlar ters taraflarıyla gülerler.
OLMAZ OLSUN BÖYLE ARAP DOSTLUĞU!
Bir Müslüman ülke olarak, Arabistan’ı biz hep dost biliriz. Hac ve Umre’nin onların topraklarında yapılması sebebiyle, onlara ayrı bir sempati de besleriz. Arap devlet adamlarının, bizim yöneticilerimizle dost olduklarını da iyi biliriz.
Ancak, Krallıkla yönetilen ve Vahabi denilen katı bir tarikata bağlı olan bu ülkenin, gerçek bir Türk dostu olmadığını, çeşitli örnekler verip söyleyebiliriz.
Uluslararası arenada bizi desteklemeyen, bizim hasımlarımıza daha yakın olan bu ülke, bir zamanlar Osmanlı egemenliğinde olmanın acısını çıkarmak için adeta çaba gösteriyor ve bizi pek takmak istemiyor. Petrol zenginliğine güvenmesi de, ayrı bir konu.
Bizi takmadığının bir başka delili de, bizim topraklarımızda bir kişiyi korkusuzca ve devlet eliyle acımasızca öldürmesi ve de bunu gizlemesidir.
Türkiye, bu olaya sessiz kalmamalıdır. Zenginliğine güvenen bu şımarık ülke ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmelidir.
Dinimizce kutsal sayılan yerlerin bunların topraklarında olması, onların iyi bir Müslüman olduğunu göstermediği gibi, yöneticileri de haramın içinde yaşadıklarını gizlemiyorlar.
Bendeniz de şimdi, bu vahim olayın, ülkemizden ve dünyadan, hele ABD ‘den nasıl bir tepki alacağını ve bunun karşılığının ne olacağını merakla bekliyorum.