19 Eylül Gaziler Günü’nde Atatürk dışında kalan herkes için dua edilirken, bir tek Atatürk dışlanıyor. Bunu yapan da, bir ilçenin Müftüsü. O Müftü ki Diyanet’ten güdümlü. O diyanet ki, çok daha yukarılardan güdümlü. Yazıklar olsun!
Değerli okurlarım; Bu konuyu daha önce de yazdım. Artık, yazmak istemiyorum. Çünkü, Atatürk’ü kalplerden silmek için bir kesimin gösterdiği bu çabaya, bu millet bu kadar ilgisiz kalamaz.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğundan beri, ülkede ”Açık bir Atatürk düşmanlığı” başladı ve aldı başını gidiyor.
Öncelikle, Atatürk’ün kazandığı bütün zaferlerin kutlama günleri törenlerini yapılamaz hale getirdiler. Atatürk’ü, eğitimin içinden söküp atmak istediler.
Atatürk’ün adını, birçok yerden kaldırmak istediler. Kaldırdılar da. Nitekim, Şehir Statlarındaki Atatürk adı kaldırılıp Stadyuma, eski çağlarda vahşi hayvanların dövüştürüldüğü “Arena” adını verdiler.
Atatürk’e sövenler, hep el üstünde tutuldu. Fesli Kadir olarak tanınan iktidar yanlısı meczup bir kişi, “Atatürk’e zerre muhabbeti olan, cenazeme gelmesin.” Dedi. Cenazesi tıklım tıklımdı. Üstelik, bu kişinin özel bir mekana (Cami haziresine) defni yapıldı.
Aynı kişi, Atatürk’ün ölüm yıldönümünü kastederek, “10 Kasım günü Saat 9’u 5 geçe kenefe (helaya) gidin.” Dedi, hiç kemse tınmadı. Üstüne üstlük bu kişi hasta yatağında iken Din işleri Başkanı tarafından evinde, devlet adına saygı ile ziyaret edildi.
Atatürk düşmanların sayısı o kadar çok ki, saymakla ve yazmakla bu sütunlara sığmaz. Son iki haber, beni bu konuyu kısa da olsa yazmaya mecbur etti.
Milli Eğitimin içinde yer alan ve Atatürk sevgi ve de Türk milliyetçiliğini yeni nesle öğretmekle yükümlü olan bir Okul Müdürü, Atatürk’ün ölüm günü olan 10 Kasım’da okulunun bahçesinde sevinç çığlıkları ile şakır şakır göbek atıyordu. Bu esnada resmi çekiliyor, bu rezalet yayınlanıyor, ama o hiç tınmıyor. Üstelik, bundan mutluluk duyuyor.
Tepki alınca da, hakkında usulen bir tahkikat yapılıp, görevinden alınıyor. Ancak, olay unutuldu sanılarak, daha sonra tekrar aynı okula Müdür oluyor.
Değerli okurlarım, Atatürk aleyhine konuşanlar ve ona hakaret edenler, her seferinde ya takipsiz kalmakta, ya da küçük cezalarla kurtarılmaktadır. Bu rezalete bu millet nasıl tepkisiz kalıyor, anlamak mümkün değil.
ŞU MÜFTÜ’NÜN YAPTIĞINA BAKIN
Olay, 19 Eylül Gaziler Günü’nde, Ankara Çankaya’da yaşanıyor. Gün için, özel bir tören düzenleniyor. Programın içinde, şehit ve gaziler ve de yakınları için dualar yapılıyor. Herkes ellerini açarken, duayı Çankaya Müftüsü yapıyor.
Müftü Efendi, gelmiş-geçmiş hemen herkes için duayı yapıp, El-Fatiha diyerek bitirirken, bir gurup gazi, “Atatürk nerede?” diye bağırıp, alandan ayrılınca, Müftü Efendi tekrar kürsüye gelip, Atatürk için de kerhen (istemeden) duayı o yapıyor. Ancak, halkın nezdinde bu duanın hiçbir tarafı kabul görmüyor.
Değerli okurlarım; Atatürk hakkında bu sütunlarda değil, nerede olursa olsun yazılıp söylenecekler azdır. Bu satırları yazabiliyorsam, bu ülkede rahat ve korkusuz nefes alabiliyorsam, onun sayesindedir.
Onun kurtardığı bu vatanın üstünde yaşıyor, onun kurduğu Cumhuriyet ile övünüyoruz. Bundan rahatsız olanları ise, çok iyi biliyoruz.
Benim esas anlatmak istediğim, ona karşı yapılan nankörlüklerin ve ona yapılan hakaretlerin artık son bulmasıdır.
Türk Milletinden beklenen, tek yürek olup, ona ve eserine sahip çıkmasıdır.
|