İktidarın çok büyük direncine rağmen İstanbul Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun birinci vazifesi, bu birimde yaşanan çeyrek asırlık talanı, soygunu ve asrın hırsızlığını ortaya çıkarmak olmalıdır. Kırmızı halıda yürümek değil!
Değerli okurlarım; 31 Mart ve 23 Haziran 2019 seçimlerinde görüldü ki, iktidar İstanbul Belediyesini tam bir “Yemlik” yapmış. Aslında bu tabir az ve hafif bile. Belediye, sürekli ve en büyük yolsuzlukların ve yasal kılıfa sokulmak istenen hırsızlıkların kaynağı olmuş.
Oysa, bir şahsın veya partinin gerek ülkenin genel yönetiminde, gerekse yerel yönetimlerde bulunmak arzusu, tamamen hizmettir ve hizmet olmalıdır. Kendimi bildim bileli görüyorum ki, hizmet adı altında iktidarı ele geçirenler “Şan, şöhret ve çıkar” dan başka hiç, ama hiçbir şey düşünmüyorlar.
İstanbul Belediye Başkanlığı, bu günkü iktidar partisi daha kurulmadan önce, onun mayası olan partinin elindeydi. Belediye Başkanı da şimdiki iktidarın lideriydi.
Demek ki, İstanbul Belediyesi’nin bereketi, daha iktidar olmadan Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından keşfedilmişti.
Bendeniz, o yıllarda İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü’ydüm. Daha önce uzun yıllar Vilayet merkezinde görev yaptığım için, İstanbul Belediyesiyle de görev temaslarım olurdu. Bu ilk dönemde olduğu gibi.
KADROLAR DEĞİŞİYOR, YOLSUZLUKLAR ARTIYOR
Cumhuriyet Halk Partisi, Nurettin Sözen adındaki bir beceriksizin sayesinde seçimi kaybedince, Belediye bir daha geri verilmemek üzere bugünkü iktidarın eline geçti.
Daha o dönemde başlayan ve giderek artan yolsuzluklar, görevli Müfettişlerce incelenip soruşturulsa da, bir Müfettişin bu yolsuzlukları ve kanunsuzlukları ortaya çıkarmasına rağmen, başka bir Müfettiş aksine temiz rapor verip, ne yazık ki işlenen suçları örttüyordu.
Daha sonra iktidar olan parti, genel yönetimi de ele geçirince doğruları rapor eden Müfettiş sürgün ediliyor, kayırmacı olan Müfettişse Türkiye’nin bir çok yerinde Valilik yapıyor ve mükafatını görüyordu.
Böylece, İstanbul Belediyesindeki yolsuzluklar hep örtüldü ve daha sonra yapılan seçimle sürekli iktidarın adayı kazanınca, Belediye tam bir talan ve soygun kapısı oldu. Parmak yalamalar, hızla arttı.
Bu parmak yalamalar çok tatlı gelince de, onu bırakmamak için seçim sırasında bugünkü amansız mücadeleyi yaşadık, gördük.
NİHAYET BELEDİYE ELDEN GİTTİ
Bütün itirazlara ve çabalara rağmen, bu bereketli kapı yüzlerine kapandı ve İstanbul Belediyesini kaybettiler.
Şimdi, kayıptan öte dağları bekleyen bir korku var. Soygun, talan ve hırsızlık boyutundaki yağmanın ortaya çıkarılması.
Nitekim, Ekrem İmamoğlu, iptal edilen birinci seçimden sonra koltuğa oturunca, ilk iş olarak Belediyedeki bilgilerin kopyalanmasını ve imha edilmesinin önlenmesini istedi.
Bu duruma şiddetle itiraz ettiler ve bir mahkeme kararı ayarlayıp, bunu önlediler. Ve bu arada, geçen o ara dönemde zaman kazanıp, bütün yamuk durumları herhalde düzelttiler. Eğer, hepsini düzeltebildilerse…
EKREM İMAMOĞLU’NA DÜŞEN
Değerli okurlarım, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi artık İstanbul’un değil, Türkiye’nin bir meselesi olurken, geçmişte burada olup bitenleri de yalnız İstanbul halkı değil, bütün Türkiye merak ediyor.
Bir İlçenin Belediye Başkanı iken, kendisine yapılan haksızlık sonrasında tanınan ve yıldızı parlayan Ekrem İmamoğlu, şimdi halkın beklentileriyle karşı karşıya.
Yalnız İstanbul halkı değil bütün Türk halkı, iktidarın bu seçime neden bu kadar asıldığını ve İstanbul’da olup bitenleri iyice anlamış durumda. Şimdi, o nedenleerin açığa çıkarılmasını istiyor ve bekliyor.
İşte, Ekrem İmamoğlu’na düşen, halkın bu merakını gidermekten öte, çeyrek asırdan beri bu halkın nasıl ve kimler tarafından sömürüldüğünü ortaya çıkarmak ve bunu gün be gün açıklamaktır.
İktidarın, vereceği hizmette ve her türlü çalışmasında ona bin bir güçlüğü çıkaracağı, bizzat liderinin ağzından ortaya konmuştur. Bundan sonra, Belediye yönetimine dair birçok mevzuat değişecektir. Olsun. Halkımız, olacakların farkındadır ve o kadar bilinçsiz ve de duyarsız değildir.
Eğer Ekrem İmamoğlu, “Nasıl gelmişse, öyle gitsin” diyerek, halkın bu beklentisine cevap vermez, bağlı olduğu partisi de halkın bu beklentisini önemsemezse, onların ne genelde ne de yerelde iktidar olmaya hakları yoktur. Bu böyle biline.
|