16 Şubat 2025 Pazar
Yazarlar
Videolar
Galeriler
Röportajlar
Firma Rehberi
İlanlar
Resmi İlanlar
SARAY
TEKİRDAĞ
ÇERKEZKÖY
VİZE
KAPAKLI
ÇORLU
SÜLEYMANPAŞA
TRAKYA
KIRKLARELİ
EDİRNE
ULUSAL
SARAY
ÇERKEZKÖY
ÇORLU
KAPAKLI
SÜLEYMANPAŞA
VİZE
TEKİRDAĞ
KIRKLARELİ
EDİRNE
TRAKYA
ULUSAL
Yazarlar
Videolar
Galeriler
Röportajlar
Firma Rehberi
İlanlar
Resmi İlanlar
DOLAR
36.24 ₺
EURO
38.02 ₺
STERLIN
45.61 ₺
G.ALTIN
3,352.91 ₺
Ç.ALTIN
5,651.17 ₺
BİLEZİK
3,152.21 ₺
BTC
97,628.73 $
ETH
2,701.12 $
BİST
9,877.59
SON DAKİKA
10:53
TREDAŞ Uyardı: Saray’da Elektrik Kesintisi Olacak!
10:41
Lütfü Savaş’tan Kadir Albayrak’a Ziyaret
10:38
Tekirdağ'da Kaçak Yapı Yıkımında Arbede: 5 Gözaltı
21:04
Kapaklı'da Zincirleme Kaza: 3 Araç Çarpıştı, 2'si Çocuk 6 Yaralı
20:50
Muratlı’da Servis Minibüsü Takla Attı: 25 Kişi Yaralandı
18:20
Saray'da Roman Vatandaşların Sorunları Masaya Yatırıldı
11:02
Anahtar Parti Saray İlçe Kongresi Gerçekleşti
21:01
Yol Çöktü, Otomobil Çukura Saplandı
19:50
64 Yıllık Mutluluğun Sırrı: Sevgi, Saygı ve Birlikte Zaman Geçirmek
19:47
Bakım Merkezinde Tanışan Engelli Çift Sevgileriyle Örnek Oluyor
Tekin Sönmez
Vah, İstanbul Vah!
Yayınlama:
25 Mayıs 2017 Perşembe 23:01
Okunma:
3120
Google News
Vah, İstanbul Vah!. O İstanbul ki, son 15 yıldan beri gördüğü zulmü, tarihi boyunca böyle görmedi. Neredeyse bizi bizden daha iyi tanıyan ve İstanbul’a imrenen ecnebiler bile, İstanbul’un uğradığı bu zulme, bizden fazla üzülüyorlar. Tarihi, İsa’dan (M.Ö) bir asır öncesine uzanan, iki kıtanın mültekasında en önemli noktalardan biri sayılan, bir taşına Acem mülkünün feda edildiği o İstanbul, artık o İstanbul değil. Konumu, o muhteşem boğazı ve bir zamanların doğal güzellikleri ile yabancıların gözlerini kamaştıran, eski medeniyetlerin bile İstanbul’dan esinlenerek hatırlanıp anlatıldığı bu güzel belde, salt bir çıkar anlayışının kurbanı oldu ve o gizemli özelliğini kaybetti. Dünya haritasında Türkiye’nin yerini bulmakta zorlananlar bile İstanbul dendiğinde, gözü kapalı olarak onun yerini gösterirken, şimdi ziyaretine gelenler, onu tanımakta zorluk çekiyorlar. İSTANBULU, DAHA YAKINDAN TANIMA İMKANIM OLDU 30 yaşında iken, İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak atandım. O dönemde, İstanbul’un 19 İlçesi vardı. Okul ziyaretleri sebebiyle gezip görerek, birçok yönüyle İstanbul’u tanımaya çalıştım. Bu görevi sürdürürken, vekaleten İstanbul Kültür Müdürü olarak görevlendirildim. Bu kere, İstanbul’un tarihi ve turistik sayılan yerlerini de gezip görerek tanıma ve öğrenme imkanım oldu. Daha sonra TBMM’ye bağlanan Milli Saraylar da o dönemde Kültür Müdürlüğü’ne bağlı olduğu için, İstanbul’un kültür değerleriyle birlikte, uzak ve yakın geçmişini böylece yakından tanıma imkanını buldum. Yabancıların (Ecnebilerin) İstanbul hayranlığını da, işte o zaman öğrendim. O İSTANBUL, YOK ARTIK! Öncesinde ve benim çalıştığım o dönemlerde, İstanbul’un tarihi özelliği, estetik yapısı, eski eserleriyle birlikte çok iyi korunuyordu. Hükümetin içinde yer alan Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan ancak, siyasete hiçbir şekilde bulaştırılmayan “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu” ve “Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu” nun çalışmaları ve takibi ile, tarihi hiçbir esere bir tek çivi bile çaktırılmıyor, ayakta durmaları içinse devletin bütün gücü ve imkanını kullanılıyordu. İstanbul’un geçmişi, işte böyle korunuyordu. Devran değişti. 15 yıl önce yeni kurulan bir siyasi parti, hem de tek başına iktidara geldi. Muhafazakar kimlikli parti, İstanbul’un geçmişine yani tarihine sahip çıkmak, onu korumak ve ayakta tutmak yerine, salt çıkar için perişan etti, ettirdi ve İstanbul’u, yabancıların gözüyle tanınamaz hale getirdi. Önce, tarihi mekanlar kaza eseri gösterilen yangınlarla ortadan kaldırıldı. Eğer, o olaylar kaza ve o yangınlar istenmeden çıkmış ise, enkazın kalan kısımları neden onarılmadı ve yerlerine yeni ve göz alıcı binalar yapıldı? Çünkü, olaylarda kaza değil kasıt vardı, rant vardı, çok kazanmak vardı. Kimi tarihi mekanlarla, doğal güzellikleri barındıran öteki mekanlar da yıkıldı, söküldü ya da yakılarak, onların yerine de rant amaçlı inşaatlar yapıldı. Bu kısa süre içinde, İstanbul’un ortası ve yanları yüksek binalarla kuşatıldı. İstanbul’un her cenahtan görünümü, yani “Siluet” i yok edildi. Böylece İstanbul, özellikle yabancılar tarafından tanımaz hale getirildi. BOĞAZDAN İSTANBUL İstanbul’un Rumeli yakasından Anadolu yakasına geçmek için köprüyü değil, genellikle Vapuru tercih ederim. Araç taşıyan Feribota binip, Sirkeci’den Harem’e geçerken, aracımdan inip Boğazı büyük bir zevkle seyrederim. Geçen hafta, yine bunu yaptım. Doğrusu, İstanbul’u ben de zor tanıdım. Eski İstanbul, adeta kaybolmuştu. Özellikle boğazın Rumeli yakasına dikilen yüksek binalar, İstanbul’un siluetini ve tarihi özelliğini yok etmişti. “Vah, İstanbul Vah!” demekten kendimi alamadım. Anadolu yakasında henüz öyle bir yapılanma yoktu, ama olmayacağını kimse garanti edemezdi. İktidar partisi, her fırsatta “Muhafazakar” olduğunu öne sürüyordu, ama İstanbul’u muhafaza etmiyordu. Eskilerin güzel bir sözü vardır. “Leşi, öldürene sürütürler.” diye. İstanbul’u kurtarmak ve imrenilen eski haline getirmek için de, o heyula/gudubet binaları yıktırıp, enkazını yapanlarına taşıtmaktan ibaret olmalıdır. Sizce, olur mu acaba?
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız.
Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Çerez Politikası
Tamam
google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4