Ben, her gün okurum ve çok beğenirim. Çünkü, “Yandaş” olmayan ve her satırı ile gerçekleri yazan bir gazetedir. O sebeple, sürekli iktidarın zulmüne uğramıştır, uğramaktadır. O da, o sebeple her gün kendini savunuyor, ama nafile. Şunu bilsin ki, onun gibi nice mağdurlar var, ancak onların kendini savunacak böyle gazeteleri yok!
Değerli okurlarım; Bundan önceki bir yazımda, tarafsız olmayan ve iktidardan yana yazılar yazdıkları, haberler yaptıkları için kendilerine “Yandaş” denilen Gazete ve TV’lerden söz etmiş, onların adlarını da vermiştim.
Onlar ki, taraflı davrandıkları için doğru haber yerine, iktidarın hoşuna gidecek haberleri yalan-yanlış veriyorlardı. Köşe yazılarına baktığımızda da, iktidara karşı “vıcık, vıcık” yağ akıtıyor ve gerçekleri bilerek ve isteyerek saptırıyorlardı.
Bu durumu, iki-üç TV kanalı hariç, diğer TV kanallarında da görüyorduk, görüyoruz. Araştırıp, soruyorum. Onlar nasıl iktidarı destekliyorlarsa, iktidar da her bakıma onları destekliyor, hem maddi hem manevi yönden koruyup kolluyordu.
Bu gazetelerden biri var ki, iktidarın sunduğu bütün imkanları kabullenmiyor, “Ben, halkıma doğru bilgi ve haber vererek gazetecilik yapacağım.” diyerek, bu çizgisinden sapmıyordu. Onun adı SÖZCÜ GAZETESİ’ydi.
Salt bu sebeple daha önce kapatılmış, Gözcü iken adı Sözcü olmuştu. Ancak, prensipleri hiç değişmemişti.
Kurucusu eski bir Gazeteci olan merhum Ertuğrul Akbay’ın oğlu Burak Akbay’dı. Burak, yanlış olan düzeni kendisi gibi benimsemeyen eski ve tecrübeli yazarları toplayarak, cesaretle bu işi yürütüyordu.
Ne var ki, çıkardığı gazetenin bu tutumuna daha fazla dayanamayan iktidar, onu ve kimi yazarlarını durduk yere ve hiçbir ilgileri olmadıkları halde FETÖCÜ ilan etmiş ve yargının kapısına göndermişti.
SÖZCÜ MAHKEMEDE
Başta, gazetenin sahibi Burak Akbay, yazarları Necati Doğru, Emin Çölaşan ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz olmak üzere, kimi öteki yazarları “Fetö’ye üye olmamakla birlikte, destek verdikleri” savıyla yargılanmaya başladılar.
Bütün çırpınmalarına rağmen, ortalama 3,5 yıl hapis cezası almaktan kurtulamadılar. Gazetenin sahibi ise, aynı suçtan ötürü yakalamaya muhatap olunca, yurt dışına kaçmış ve şimdilik cezadan kurtulmuştu.
GAZETE, HER GÜN SAVUNMADA
Gazetenin, tecrübeli Avukatları var. Esasen, suçlananlar hakkında inandırıcı hiçbir delil olmadığı için, onları savunmak çok kolay. Üstelik onlar, kendilerini savunabilecek bilgi ve yetenekte olan yazarlar. Ancak, yargının bakışı ve uygulaması öyle değil.
Davaya bakan hakim ya da hakimler, nasıl yapıp edip onları suçlu göstermek ve cezalandırmak için gayret gösteriyor ve cezayı da veriyorlar.
Her gün alıp okuduğum gazetede ilk gözüme çarpan yazılar, gazetenin ve mahkum olan yazarların kendilerini savunan yazıları. Çünkü haklılar.
Ne var ki, sadece onlar FETÖ’nün mağduru değiller. Bu gün FETÖ ile hiçbir ilgileri olmadıkları halde, tutuklanan ya da ceza alıp hapis yatan nice masum insanlar var.
Onların hiç birinin, böyle çok okunan gazeteleri yok. Onların mağduriyetleri çok kısa haber yapıldığı halde, şimdi unutulmuşlar bile. Hiçbirinin uğradığı haksızlığı yazacak gazeteleri ya da anlatacak TV kanalları da yok.
Öyle ki, kurulduğu söylenen FETÖ BORSASI’ na parayı bastıranın hapisten tahliye olduğu anlatıldığına göre, bu kişilerin bu Borsaya girip para verecek güçleri de yok.
BUNDAN SONRA NE OLUR?
Kanaatim o ki, Sözcü mensuplarına verilen ve denetime gönderilen kararlar aynen tasdik edilecektir. Bunu, yalnız ben değil, cezayı alan yazarlar bile söylüyor, yazıyor. Üstelik, “Bu haksiz cezayı çekmeye hazırız.” Deyip, korkmadıklarını da yazıyor ve söylüyorlar.
Türkiye’de adaletin bittiğini, bu küçük köşede defalarca yazdım. Vaktiyle Adaletin zulmüne uğrayan bir kişi olarak, özellikle bu iktidar döneminde bu zulmün bitmeyeceğini ısrarla söyleyebilirim.
Sözcü Gazetesi’nin, bütün sıkıntı ve baskılara rağmen çizgisinden sapmamış olması, her türlü takdirin üstündedir. Gazetecilik, işte budur.
Onu her gün okuyan ve destekleyen bir okuyucusu olarak, okuyucuyu bıktırmadan bu konuyu her gün haber yapmaması ve artık savunma durumuna bir nokta koyması, okuyucuların arzusudur.
Gazete ve yazarları biliyor ki, bu memlekette bu şekilde haksızlığa ve zulme uğrayanlar, sadece kendileri değildir.
Ve onlar çok iyi biliyor ki; “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” Canları sağ olsun!
|